Son günlerde sosyal medyada bir söz yeniden gündeme geldi.
“Köylü milletin efendisidir.” Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tarihi sözü, afetlerde, krizlerde ya da köylünün imeceyle yardıma koştuğu anlarda neredeyse herkesin diline dolanıyor. Paylaşımlar yapılıyor, altına övgü dolu cümleler ekleniyor.
Ama gelin şu soruyu samimiyetle soralım!
Gerçekten köylü milletin efendisi mi? Yoksa sadece zor zamanlarda aklımıza gelen sessiz kahramanlar mı?
Bana göre zor zamanlarda hatırladığımız kahramanlardır.
***
Yakın geçmişte yaşadığımız afetlerde köylünün nasıl cansiperane yardıma koştuğunu gördük. Tarlasındaki traktörünü, elindeki ürünleri, hayvanını hiç düşünmeden afet bölgelerine gönderen nice insanın haberleri sosyal medyayı doldurdu.
Hele Bursa’mızdaki yangınlarda sosyal medyada takip ettiğim tüm arkadaşlarımın “Köylü milletin efendisidir.” paylaşımlarını görünce hem duygulandım hem de bu soruyu sorma gereği duydum.
Biliyorum belki çoğu kişi bu düşünceme bozulacak veya karşı gelecek amaaaa…
Köylü ile ilgili veriler hiç de iç açıcı değil maalesef.
Sanal alemde herkes bir şekilde destek verdi, veriyor.
Ama iş günlük hayata gelince!
İşte orada büyük bir çelişki var. Köylü üretim yapmakta zorlanıyor, sesini duyuramıyor, çoğu zaman kaderine terk edildiğine çok net şahitlik ediyoruz.
KÖYLER BOŞALIYOR, ÜRETİM BİTİYOR
Son yıllarda tarımda yaşanan tablo endişe verici gerçekten. Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre tarımda çalışan nüfus son 20 yılda yüzde 50’ye yakın azaldı. Köyler hızla boşalıyor, gençler geçim derdi yüzünden şehirlere göç ediyor.
Bunun sebebi…
Artan mazot fiyatları köylünün traktörünü tarlaya sürememesi Girdi maliyetleri (tohum, gübre, ilaç) her yıl katlanarak artıyor. Ürün fiyatları ise çoğu zaman maliyetin altında kalıyor. Şeklinde özet olarak sıralayabiliriz.
Bu şartlarda köylü üretse bile kazanç sağlayamıyor. Toprak, emeğin karşılığını vermiyor.
***
Gerçek şu ki…
Atatürk, bu sözü söylediğinde aslında köylüye bir iltifat değil, bir vizyon veriyordu. Köylünün üretimde, ekonomide ve kalkınmada başrol oynaması gerektiğini söylüyordu. Köylünün efendi olabilmesi için devletin, toplumun ve sistemin ona destek olması gerekiyordu.
Bugün köylü çoğu zaman yalnız bırakılıyor. Sorunlarını anlatacak mecra bulamıyor. Ancak afet olduğunda ya da ihtiyaç duyulduğunda akla geliyor. Bu da ülkenin geleceği için büyük bir tehlike. Çünkü köylü üretmezse, şehirde yaşayan da doymaz.
***
Gerçekten “Köylü milletin efendisidir” diyorsak bunu sadece sosyal medyada paylaşmakla kalmamalıyız. Köylünün emeğinin karşılığını alacağı, üretimin cazip hale geleceği politikalar üretmeliyiz.
Evet!..
Her koşulda geri planda kalmadığını gösteren köylü, ülkemizin dört bir yanında aynı özveriyi sergiliyor. Zor anlarda tarlasını, traktörünü, elindekini avucundakini düşünmeden paylaşarak bize muazzam bir dayanışma dersi veriyor. Bizler ise o anları sosyal medyada paylaşıp duygulanıyoruz…
Ama iş burada bitmemeli. Köylü, bu ülkenin gerçek gücü; tarlasıyla, üretimiyle ve emeğiyle geleceğimizi ayakta tutuyor. Onu sadece zor günlerde alkışlamak değil, gerçek anlamda desteklemek, süper gücümüz olan bu kesime kalıcı katkılar sunmak zorundayız.
Bunun için…
Girdi maliyetleri düşürülmeli, üretim teşvik edilmeli. Ürün fiyatları köylünün emeğini karşılayacak seviyeye getirilmeli. Tarım gençler için cazip hale getirilmeli, köyler yeniden canlandırılmalı.
Aksi halde bu söz, her kriz döneminde hatırlanan bir nostalji cümlesi olmaktan öteye geçemeyecek.
Ve bir gün geldiğinde, hatırlayacağımız köylü de kalmayacak…