Hava Durumu

Bu da oldu!

Yazının Giriş Tarihi: 06.08.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.08.2025 00:05

Çürümüşlüğün, ahlaksızlığın, yozlaşmanın, üçkağıtçılığın, sahtekarlığın zirve noktasına ulaştık. Keşke bunlar yerine bilimde, teknolojide çığır açıyoruz ülkemizden her gün yeni icatlar çıkıyor diyebilseydik. Fakat ne yazık ki, ahlaksızlığı toplumun her kitlesine yayan çetelerin adını sayabiliyoruz. Mahalle esnafından haraç isteyen çeteler, bahis çeteleri, yenidoğan çetesi derken kelime dağarcığımıza bir yenisi daha eklendi, "Diploma Çetesi".

Alışkın olduklarımız sahte altın, sahte Türk Lirası, sahte Amerikan Doları, sahte bal, sahte zeytinyağı... Bundan böyle yeni normalimiz de, sahte diplomalı avukatlar, psikiyatristler, mimarlar, mühendisler, eczacılar ve daha neler neler... Yıllardan beri ülkemizde olanları eleştirirken, burası muz cumhuriyeti mi? Neden böyle oluyor derken meğer muz cumhuriyeti benzetmesi yaptığımız yerleri haksız yere eleştirmişiz. Yaşadıklarımız, dünyanın herhangi bir yerinde olmasının mümkün olmadığı benzersiz hadiseler.

Sahte lise, üniversite diplomaları, üniversitelerde sisteme girilerek yapılan haksız puan artışları, okuma yazma bile bilmeden sınava girmeden alınan ehliyetler. Bunları yapan bir çete ve bu çetenin müşterisi olup, yüzbinlerce hatta milyonlarca Lira para verip, sahte unvanlar elde eden, mevki kazanan yüzsüzler ordusuyla karşı karşıyayız.

Bu skandal patlamadan önce sosyal medyada karşımıza çıkan bazı ilanlar dikkatimizi çekmişti. Bunlardan en revaçta olan da "Sınavsız Ehliyet" reklamlarıydı. Sosyal medya üzerinden yapılan bu reklamlarda parayı gönderin, ehliyetinizi alın sınava girmenize gerek yok açıklamaları vardı. Sıradan vatandaşın dikkatini çeken bu ehliyet reklamları, mutlaka ki devletin gerekli birimlerinin de dikkatini çekmiştir diye düşünüyoruz. Bu konuya kaldığımız yerden devam edeceğiz fakat mutlaka ve mutlaka soruşturulması araştırılması gereken birkaç önemli nokta daha var.

YÖK olarak adlandırdığımız, Yüksek Öğretim Kurumu'nun sistemine, E-Devlet'e, çok sayıda üniversitenin veri sistemlerine ve devletin birçok yetkili isminin ıslak imza örneklerine ulaşan bu çete acaba yurt dışı istihbarat örgütlerinden para alarak ve aynı yöntemle, Cumhurbaşkanlığı’nın, MİT'in, Genelkurmay’ın, İçişleri ve Dışişleri Bakanlığı'nın özel bilgilerini de ele geçirmiş olabilir mi?

Bu ihtimalin de kesinlikle göz ardı edilmeyip tüm ihtimallerin didik didik edilmesi Türkiye için oldukça önemli. Sahte diplomacılar bu tezgahı nasıl kurmuş inceleyelim. Öncelikle, Milli Eğitim Bakanlığı, Yüksek Öğretim Kurumu ve Öğrenci Seçme Ve Yerleştirme Merkezi gibi devletin kritik kurumlarının sistemlerine sızıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olan okul veri tabanlarına erişim sağlayıp özel bir uygulama kullanarak geçmiş dönem kayıtlarını inceliyorlar, mezuniyet kaydı olmayan kişiler için boş kayıt alanlarını tespit ediyorlar. Sonrasında okulların öğrenci mezuniyet verilerini genellikle tasdikname üzerinden işliyorlar.

Bu belgeyi kişinin okuldan mezun olmuş sayılabilmesi için dijital sisteme tanıtıyorlar, burada kişinin adı, soyadı, T.C kimlik numarası, okul kodu, mezuniyet tarihi ve diploma notlarını kendileri giriyorlar. Bunlar hazırlandıktan sonra bu bilgileri Milli Eğitim Bakanlığı arşivine e- diploma olarak aktarıyorlar. Son noktada ise hazırladıkları belgeyi, otomatik olarak "Doğrulanabilir Diploma" olarak tanıtıyorlar. Sahte ehliyetler içinde yine aynı sistemi kullanan çete, sahte üniversite diplomaları, üniversite puanlarının yükseltilmesi, yüksek lisans ve doktora belgeleri için de ÖSYM'den başlayıp, YÖK ve sahte diplomanın verileceği üniversitenin sistemine kadar tek tek aynı uygulamayı yapıp kişiye özel sahte üniversite diplomalarını hazırlıyorlar.

İşin en önemli püf noktası da, sahte diploma temin eden kişiler E-Devlet'ten ya da devlete ait başka sistemlerden sorgulandığında gerçek mezun gibi görünüyorlar. Bir çete üyesinin söylediklerine göre, YÖK bilgi işlem sistemine giriş yapıldığında sahte diploma alanlar mezuniyet tarihi, diploma numarası, diploma derecesine kadar sisteme işleniyor ve aktif mezun olarak görülüyorlar. Acaba bir sahtekârlık var mıdır diye yediğimizden, içtiğimizden şüphe duyarken, bundan sonra ne yazık ki, çocuğumuzun okulundaki öğretmenden, hastanedeki doktordan, oturduğumuz binayı denetleyen inşaat mühendisinden de acaba sahte midir diye şüphe duyacağız.

Turist Ömer lakabı ile tanıdığımız rahmetli sinema oyuncusu Sadri Alışık'ın bir sinema filminde hakim karşısında sarf ettiği sözler bir neslin hafızasında yer edinmiştir. "Bu da mı gol değil, hakim bey?" der Sadri Alışık. Son yaşadığımız sahte diploma skandalı ile bizde diyoruz ki; "Bu da mı gerçek değil, bu da mı sahte?".

SAĞLICAKLA KALIN…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.