1 Temmuz 2024 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere evimizde kullandığımız elektriğe gelen yüzde 38'lik zamla bütçemizde yeni bir delik açıldı. Artış oranının yüksek olması adeta bizi çarptı. EPDK bu artışa giderken, enerji üretim maliyetlerindeki yükselişi sebep gösterdi. Evinde ortalama aylık olarak 100 kilowatt elektrik tüketimi olan bir mesken abonesi için fatura 207 lirayı bulurken birçok meskenlere aylık tüketim 100 kilowatt'ın oldukça üzerinde.
Özellikle sıcak yaz günlerini yaşadığımız bu mevsimde klima kullananlar bu cihazları açarken bir kere değil iki kere düşünecek. Tarımsal faaliyetler abone grubuna girenler için de artış yüzde 30 olarak belirlendi. Çiftçinin üretiminde maliyeti arttıran bu zam belli bir oranda sebzeye, meyveye de yansıyacak. Tabii ki bununla kalmıyor. Sanayi üretiminde yoğun olarak kullanılan elektrik, yapılan zamla birlikte iğneden ipliğe yeni fiyat artışlarını da birlikte getirecek.
Hükümet bir taraftan enflasyonu düşürmeye çalışırken, diğer taraftan gelen elektrik zammı, enflasyon miktarında aylık olarak artı yüzde 0.5'lik artışa sebep olacak. Evimizin elektrik faturası 1 Temmuz’dan itibaren yüzde 38 yükselirken enflasyona yansıması ile sırtımıza yeni bir yük olarak binecek. Üstesinden gelebilmek için yine başka şeylerden tasarruf etmeye çalışacağız. Elektrik vazgeçilmezimiz, hayatımızın her aşamasında olmazsa olmazımız. Peki ülkemizde elektrik üretimi nasıl yapılıyor? Artan maliyetler bize neyi anlatıyor bir bakalım.
2023 yılı rakamlarına göre Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 36,3'ü kömürden, yüzde 21,4'ü doğalgazdan, yüzde 19,6'sı hidrolik enerjiden, yüzde 10,4'ü rüzgardan, yüzde 5,7'si güneşten, yüzde 3,4'ü jeotermal enerjiden, yüzde 3,2'si diğer kaynaklardan gerçekleşmiş. Yıldan yıla nüfus artıp, sanayi üretimi çoğaldıkça elektriğe olan ihtiyacımız da artıyor. Su gücüne dayanan yani barajlardan elde ettiğimiz hidroelektrik miktarımız tatmin edici. Bunun yanında önümüzdeki yıllarda dünyada beklenen su kıtlığından da haberdarız. İlerleyen dönemlerde hidroelektrik üretiminde sıkıntı yaşama ihtimalimiz söz konusu.
Ülkemizin elektrik ihtiyacını karşılayan ve artan maliyetler kaleminin zirvesine yerleşen kaynaklardan biri de doğalgaz. Dünya çapında doğalgaz fiyatları yükseldikçe ve TL, Dolar karşısında değer kaybettikçe ödediğimiz elektrik faturaları da yükseliyor. Doğalgazı ağırlıklı olarak Rusya, İran, Azerbaycan'dan ithal ediyor ve her yıl karşılığında milyarlarca Amerikan Doları ödeme yapıyoruz. Dışarıya muhtaç olmadan en düşük maliyetlerle elektriğimizi üretmeli, maliyet artışlarından etkilenmeden ihtiyaçlarımızı karşılayabilmemiz önemli. Bununla alakalı atılan güzel adımlar da mevcut. Halihazırda Mersin'de Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin inşaatı devam ediyor. Bu santral faaliyete başladığında iç üretim olarak Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yüzde 10'unu tek başına karşılayacak. Diğer yandan da Sinop'ta bir nükleer enerji santrali kurulması planı var. Henüz somut bir adım olmasa da ülkemizin ikinci bir nükleer enerji santrali olarak programa dahil edilmiş durumda.
YENİLENEBİLİR ENERJİ
Enerji üretiminde son yılların gözdesi yenilenebilir enerji, dünyada üretilen enerjinin yüzde 22'si yenilenebilir enerji iken Türkiye'de bu oran her yıl dünya ortalamasının üzerinde artış gösteriyor. Ülkemizde ağırlıklı olarak rüzgar ve güneşten faydalanarak üretilen yenilenebilir enerji, ekonomimize de büyük fayda sağlamakta. Bursa'mızda Gündoğdu tepesine doğru baktığımızda sürekli dönen rüzgar tribünlerini görebiliyoruz.
1 MB kapasitesine sahip bir rüzgar tribünü yıllık olarak yaklaşık 3 milyon kilowatt saat elektrik üretebiliyor. Rüzgardan üretilen elektrik bir taraftan çevreci olurken diğer bir taraftan da bizi elektrik üretimi için doğalgaza muhtaç olmaktan kurtarıyor. Ülkemizde rüzgar tribünü imalatı yapan büyük şirketler olduğunu yani bu konuda ithalatçı olmadığımızı da hesaba katarsak bu üretim bize artı üzerine artı getiriyor.
Merak edenler için belirtelim, bir rüzgar tribünün maliyeti ortalama 1.2 milyon Euro. Yıllık bakım masrafı da ortalama 48.000 Dolar civarı. Rüzgar enerjisi yatırımı uzun vadede düşünüldüğü takdirde karlı ve enerji üretimi de verimli. Rüzgar tribünün ortalama ömrü 20 yıl fakat bakımları iyi yapıldığı takdirde üzerine en az bir 10 yıl daha ilave etmek mümkün. Rüzgardan elektrik üretimi bu şekilde iken, yılın büyük bir bölümü güneş gören ülkemizin en büyük kozlarından bir tanesi de güneş enerjisinden elektrik üretme imkanı.
Türkiye'de güneş enerjisinden elektrik üretiminde Konya başı çekerken bu ilimizi Ankara, Şanlıurfa ve Kayseri takip ediyor. Son yıllarda özel sektör ve şahıslar tarafından da güneş enerjisinden elektrik üretimine ilgi artıyor. 2023 rakamlarına göre bir dönüm araziye kurulan güneş panelleri ile yapılan enerji üretiminin aylık getirisi 1500 dolar civarı. Buna müteakip ülkemize göre çok daha az güneş gören Almanya'nın güneş enerjisi ile ürettiği elektrik bizden 5 kat daha fazla. Konuya ilaveten Türkiye güneş paneli üretiminde Avrupa'da 1. dünyada 4. sırada. Genele bakarsak yenilenebilir enerji kaynakları ile elektrik üretiminde iyiyiz ama daha iyi olmalıyız. Elektrik faturalarımızı azaltmak ve üretim maliyetlerimizi düşürmek için en başta elektrik üretimi konusunda ithal ettiğimiz doğalgazı saf dışı bırakarak özkaynaklarımız ile ihtiyaçlarımızı karşılayabildiğimiz takdirde ekonomik özgürlüğümüz artacak ve yenilenebilir enerji ile doğanın korunmasına büyük katkı sağlayacağız.
SAĞLICAKLA KALIN