Her yaz mevsimi aynı stres, aynı felaket aynı üzüntü, fakat bu sefer yanan sadece ormanlarımız değil, orman yangınını söndürmek için kendini feda eden gencecik canlarımız. Aynı anda yurdun dört bir yanında devam eden orman yangınları ile mücadele eden orman müdürlüklerine bağlı ekipler, belediyelerin itfaiye görevlileri, sivil toplum kuruluşlarından koşarak gelen gönüllüler, traktörünü binip elinden geleni yapmaya çalışan yerel halk aynı amaç ile birleşip gecelerini gündüzlerine katıyorlar.
Gördüğümüz manzaralar içimizi acıtırken diğer taraftan da böylesi zor durumlarda birlik ve beraberliğin önemini bize gösteriyor. Bir yandan yanan bölgeye havadan su atan uçaklar, helikopterler diğer yandan elindeki 5 litrelik su kapları ve traktörünün arkasına bağladığı su deposu ile yangının ilerlemesini önlemeye çalışan fedakâr insanlar.
Son yaşadığımız orman yangınlarında hayatını kaybeden on şehidimizi Öncelikle rahmetle analım. Onlar ki kendilerini ateşin ortasına atarak yanmayı göze alıp yeşil vatan uğruna canlarını kaybettiler. Devam eden orman yangını esnasında bir anda yön değiştiren, rüzgâr ekiplerin etrafını ateş çemberi ile sarıp onları hayattan koparta biliyor ve bunun olması toplamda 5 saniye alıyor.
Ülkemizin bulunduğu coğrafi konum, yaz mevsiminde yaşadığımız iklim itibariyle orman yangınları için birinci derecede tehlikeli bir noktada. Özellikle son yıllarda yaşanan yağışsız geçen yaz mevsimlerinin getirdiği kuraklık, orman yangınlarının fitilini ateşliyor. Kimi yangın anız yakılması sebebiyle başlarken, diğerleri ormanlar içerisinde bulunan cam kırıklarından, orman içinden geçen enerji nakil hatlarından, atılan bir izmaritten, yakılıp söndürülmeyen ateşten ya da benzer birçok sebepten kaynaklanabiliyor.
Avrupa Birliği'ne ait Copernicus uydu izleme sistemi verilerine göre bugünlerde Türkiye'nin tamamı orman yangınları için en riskli durumda. Bazı noktalar kritik olarak belirlenirken, bazı noktalarda aşırı tehlikeli olarak nitelendiriliyor. Temmuz ayının sonuna doğru yaklaşırken orman yangınları riski hız kesmeden sürüyor.
Önce orman zemininde, örtü olarak adlandırılan kesimde başlayan yangın çok kısa bir sürede yükselerek önce birkaç ağacı ardından da tepe yaparak büyük bir orman yangınına sebep oluyor. Elimizdeki bazı verilere göre, 2023 yılı 1 Ocak-19 Ağustos döneminde Türkiye genelinde, 1419 orman yangına çıkarken bu rakam, 2024 yılının aynı döneminde 2.529'a çıktı yani yüzde 78 arttı.
2025 verileri henüz belirlenmedi fakat yaşadığımız orman yangını felaketleri bu şekilde devam ederse sayının 2024 yılını geride bırakacağı şimdiden belli. Yaşanan her orman yangınında oksijen deposu olan başta çam ağaçları olmak üzere on binlerce ağacımız yok olurken, ormanlarda yaşayan binlerce hayvan da telef oluyor.
Sosyal medyada yayınlanan bazı orman yangını videolarında, yangın esnasında ormanın gerçek sahibi olan hayvanların yanarken adeta nasıl feryat ettiğini duymuş olanlarınız vardır. Yangının meydana çıkardı duman, ozon tabakasına zarar verirken Bursa'da yaşadığımız kül olup şehirlerin üzerine yağıyor. Bu türden her felaket sonrasında, yangınlara müdahale eden uçak sayımız yetersiz, helikopterimiz az diye eleştirilerde tavan yapıyor. Fakat bunlar bir yana asıl alınması gereken tedbirler daha farklı. Bunu deprem olduktan sonra yıkılan şehirlerimizi tekrar inşa etmeye çalışmamıza benzetebiliriz. Bu misalde olduğu gibi tedbir baştan alınsaydı binlerce bina yıkılmaz, on binlerce insan hayatını kaybetmedi.
Bundan dolayı, yangına müdahale etmekten önce ormanlarımızın yanmasını ya da çıkan yangının büyümesini nasıl engelleyebiliriz, buna yoğunlaşmamız gerekli. Her şeyin başında A'dan Z'ye tüm vatandaşların bu konuda eğitilmesi en üst bilinç düzeyine ulaştırılması alınması gereken ilk tedbir.
Milli bir sorun haline gelen orman yangınları ile ilgili ilköğretimden itibaren müfredata dersler eklenmesi, askerlik döneminde konuyla ilgili özel eğitimler verilmesi, metro istasyonları gibi kapalı devre ses sisteminin olduğu alanlarda bilgi ve uyarı anlamında anonsların yayınlanması, camilerden yine anons şeklinde her gün tekrar eden bilinçlendirme duyurularının yapılması ve meselenin dini yönden de ele alınması, yaz mevsiminde satışı daha çok olan kola, dondurma gibi ürünlerin üzerine orman yangınlarını önleyici mesajlar ilave edilip piyasaya sürülmesi halkın bilinçlendirilmesi açısından değerlendirilmesi gereken maddeler. Unutmayalım ki hiçbir orman kendi kendine yanmaz, eğer yanan bir nokta varsa burada kesinlikle insanların parmak izi vardır.
SAĞLICAKLA KALIN