Her ay açıklanan enflasyon rakamları buna bağlı olarak değişen açlık ve yoksulluk sınırları, iğneden ipliğe gelen zamlar derken aklımız karışıyor. Fakat asgari ücretin durumu, aklımızı karıştırmaktan öte içimizi kanatıyor. Çok kısa bir örnek vermek gerekirse yaşanan ekonomik şartlar karşısında mevcut asgari ücret, dev bir boksörden her gün dayak yiyen 40 kiloluk cılız bir insana döndü. Temmuz ayının sonuna yaklaştık. 30 Haziran 2025 itibariyle Türk-İŞ 'in açıkladığı açlık ve yoksulluk sınırlarına bir bakalım.
Yoksulluk sınırı: Gıda ile birlikte tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı 85.066 TL.
Açlık sınırı: 4 kişilik ailenin, aylık gıda harcaması tutarı 26.115 TL.
Mutfak enflasyonu: Aylık yüzde 4,8 yıllık ortalaması yüzde 44,58.
Açlık sınırı belirlenirken baz alınan tek nokta, 4 kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması. Bu rakamın içerisinde elektrik, su, doğalgaz, cep telefonu, internet faturaları, çocukların okul masrafları, temizlik ürünleri gideri, herhangi bir sosyal faaliyet harcaması gibi hiçbir şey yok. Sadece mutfakta kaynayan tencerenin içine girecekler hesaplanıyor. Asgari ücretin 22.104 Lira olarak uygulandığı, açlık sınırının 26.000 Lira'nın üzerinde olduğu bir dönemde 85 bin Lira civarı gelir sahibi olan yoksul sayılıyor.
Ve birçok çalışan 85 bin lira gelire kesinlikle sahip değil. Bu geliri elde edenler yoksul ama açlık sınırı ve asgari ücret rakamlarına bakarsak aslında zengin de diyebiliriz. Türkiye'de yüzde 40-50'lik bir kesimin asgari ücret ve bir tık üstündeki maaş ile geçinmeye çalıştığını da unutmayalım. Avrupa ülkelerinde ise asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 2 ile 4 arasında değişmekte.
Bedelli askerliğe gelen zam, emekli ve memur maaşlarına getirilen artış, Bursa'yı baz alırsak toplu ulaşım zammı, gıda ürünlerindeki sürekli fiyat artışının yarattığı geçim zorluklarını yaşayan asgari ücretli aldığı maaşa ‘acaba bir ara zam yapılır mı’ umuduyla bugüne kadar geldi. Eskilerden bir şarkı var: "Ellerim havada, gözlerim yolda, bir hayat şartlarını bir de asgari ücretin azlığını sakın unutma" şeklinde sözlerini değiştirirsek asgari ücretlinin boşa çıkan beklentisini bir nebze de olsa dile getirmiş olabiliriz.
Haziran ayı enflasyon rakamının açıklanması ile memur ve emekli maaşlarına yapılacak zam da belirlenmiş idi. Ne kadar yeterli görülmese de, özel sektör emeklisine 6 aylık enflasyon sebebiyle yüzde 16,67, memur ve emeklisine de yüzde 15,57 maaş artışı gelmişti. Enflasyondan etkilenen memur ve emekliler bu zammı alırken, belli ki asgari ücrette bir artışa gidilmemesi, asgari ücretlinin enflasyondan etkilendiğinin düşünülmemesinden kaynaklanıyor.
Bu anlayışa göre, asgari ücretlinin başka bir ülkenin sınırları içerisinde yaşayıp farklı bir enflasyon etkisi altında hayatını rahat bir şekilde yaşadığı tespit edilmiş gibi. Yine bir dipnot olarak ileteyim, 1 Ocak 2025'te belirlenen asgari ücrete zam yapılması pas geçilirken, 5 Nisan'dan itibaren elektriğe yüzde 25, 2 Temmuz’dan geçerli olmak üzere de doğalgaza yüzde 24,6 oranında zam yapılmıştı.
Zam yağmuru asgari ücret ile çalışanın üzerine karabasan gibi çökerken, asgari ücrete beklenen zammın yapılmaması, bir önceki şarkı sözlerini geçersiz hale getirip onun yerine "Unuttun beni zalim" diye bildiğimiz meşhur şarkıyı geçerli kıldı. 1 Ocak 2025'ten bugüne asgari ücret 4.000 Lira civarı enflasyon karşısında erimiş bulunuyor. Bunu görmeyerek asgari ücrete zam yapmayanlar ile asgari ücret alıp yaşam mücadelesi verenlerin eski Türk filmlerinden ezberlediğimiz cümle ile "Ayrı dünyaların insanları" olduğunu söylemek hiç de yanlış olmaz.
SAĞLICAKLA KALIN…