Sistem bozukluklarını tek tek ele almaya kalksak; sorunlar dağ olur üstümüze yıkılır.
Eğitim, sağlık gibi bariz başlıkların dışında toplumun her kesimini yakından ilgilendiren fakat bazılarının dikkatinden kaçan konular da var.
2025’e peşimizden dertlerimizi de getirdik.
Asgari ücret açıklandı; ‘geçim derdi, kiralar, faturalar…’ diye hep bir ağızdan bağırdık.
Ocak ayını ortalamışken, aybaşındaki çıkan seslerin yok olduğuna da şahidiz.
Aynı şekilde emekliler de dertli.
Tüketim kalemlerine gelen zam, gelirdeki artıştan fazla olunca herhalde ‘ben mağdur olmadım’ diyebilen yoktur aramızda.
Ama bugün alışılmışın dışında bir görüş sunacağım; bazı istatistiklerle sistem bozukluğunun boyutlarına birlikte hayret edeceğiz!
***
EYT desem, bir dokunup bin ah işitirim.
EYT, yani ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’, Türkiye'de sosyal güvenlik reformları sonucunda ortaya çıkan ve belirli bir yaşa gelmiş olmalarına rağmen emeklilik şartlarından biri olan yaş haddini dolduramadıkları için emeklilik haklarından yararlanamayan vatandaşları ifade eden bir kavram.
Ve bu durumda olan milyonlarca insan var.
Gerçi emekli olmak; geçinmenin teminatı değil, çoğunluk çalışmaya devam ediyor, gelirlerine ek kaynak oluşturuyor.
Onların açısından bakarsak, yaş sınırında takılıp kalmak çileden çıkarıcı.
Çünkü ortada hak edilmiş bir gelir var ama belirlenen kriterler nedeniyle erişilemiyor.
Ancak bu uğurda sıraya girenler arasında 38 yaşında olanlar mevcut.
Bu nedir?
Çalışabilecek, hatta kariyerinin zirvesinde olunacak bir çağda devletin sırtına yük olmak değil mi?
İşte bozuk bir sistem daha!
Ülkeler hakkında bize bilgi sunan bir takım değerler kullanılır ekonomide.
Bunlardan biri işgücüne katılım oranı.
İstihdam edilenlerle, işsizlerin toplamının oluşturduğu işgücünün aktif nüfusa oranıdır.
Şu anda Türkiye’nin İKO oranı yüzde 54,3 ve yaklaşık 36 milyon kişi çalışıyor.
85 milyon nüfuslu bir ülkede sadece 36 milyon çalışıyor!
Çocuklar, eğitimi devam eden gençler, işsizler, emekliler, yaşlılar…
Yükümüz çok ağır.
***
Belki de yaş kriteri, listenin başına çekilmeli.
Önceki gün ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT)’ hakkında canlı yayında açıklamalarda bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan Türkiye'de 2,5 milyon kişinin emeklilik başvurusunda bulunduğunu, bekledikleri rakamın ise 5 milyon olduğunu belirtti.
Bakan Işıkhan, 38 yaşında emekli olan 1200 kişi için de “Gerçekten açıklamak çok zor, bize tuhaf geliyor” diye de ekledi.
Açıklanabilir olup-olmadığını bir kenara bıraktık, öfke duyuyoruz artık.
Bu şekilde emekli olan bazı kişilere denk geliyorum; ‘Aman zaten 10 bin lira alıyorum, onu da gezmek için harcıyorum’ diyorlar.
Elbette 70, 80 yaşında olup evini geçindirmek için bu gelire muhtaç olan tüm emeklileri tenzih ediyorum.
Sözümüz gençlere!
Adalet duygusu sarsılıyor; vicdan muhasebesi eksi bakiye veriyor.
Işıkhan, bu durumun sürdürülebilir bir sosyal güvenlik sistemi açısından zorluklar oluşturduğunu da belirtti ve SGK bütçesinin yüzde 70’inin emekli aylıklarına ayrıldığını ve aktüeryal dengeyi korumak için istihdamı artırmaya yönelik programlar geliştirdiklerini söyledi.
-Aktüeryal denge, diğer bir ifadeyle aktif/pasif oranı, çalışan aktif nüfusun çalışmayan pasif nüfusu karşılama oranını vermektedir ve sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliğini ortaya koymaktadır.-
2,5 milyon EYT'liden yüzde 58'i de çalışmaya devam ediyor.
Hatırlarsanız Yeni Şafak Yazarı İsmail Kılıçarslan, tvnet ekranlarında yayınlanan ‘Siyaseten’ programında 4,8 milyon kişiyi kapsayan ve seçim şantajı haline gelen EYT meselesini eleştirmiş ve “Kendi çocuklarının geleceğini çalmış olabilirler” demiş, tepkileri üzerine toplamıştı.
Çıkmaza girilmiş gibi duruyor.
Kimsenin hakkında gözümüz yok ama bunu düzenleyecek olan yine devlet kurumları, iş onlara düşüyor.
***
Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiş bu dengesiz emeklilik sistemi hakkında siz ne düşünüyorsunuz?
Ülke ikiye ayrıldı yarısı; asgari ücretli, diğer yarısı da emekli!
‘Bir hakkım varsa tabii ki kullanacağım’ demeden önce lütfen biraz durumu analiz edin…