Hava Durumu

Akıl verme, iş ver!

Yazının Giriş Tarihi: 11.07.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.07.2025 00:05

Tecrübeyi yaşla doğru orantılı düşünmek mantıklı geliyor olabilir.

Ancak doğru değil!

Bu çağın gençleri -genç tanımı insan ömrü uzadığı için değişti. Bu nedenle Y kuşağını da kapsama aldığımı belirtmek isterim.- o kadar çok şey deneyimledi ki yaşın bir önemi kalmadı.

Öyle pandemi, kriz, savaş, doğal afet başlıklarına sıkışıp kalmayacağım bu defa.

Çünkü hepsi birer bahane.

Sorun Türkiye’deki sistemin kendisi; insanların anlayışsızlığı ve bencilliği!
Bugün bir üniversite mezunu iş görüşmesinden hangi sebeplerle hüsranla ayrılıyor?

Yetersiz olduğundan ya da işi bilmezliğinden mi?

Daha da çileden çıkarıcı olan ise görüşme esnasında akıl verilmesi.

Akıl verme; iş, insan onuruna yakışan emeğin karşılığı ücret ve sosyal hakları ver!

***

Lisans, yüksek lisans ve hatta doktorasını bitirmiş, türlü çeşit seminere katılmış, sertifika almış, yabancı dil bilen birisine hâlâ daha ‘şu kursa git ondan sonra iş bulursun’ aklını vermek vicdansızlıktır.

Çünkü hepsi birer masraf kapısı; maddi-manevi yüktür.

Kabul edelim ki günümüzde ‘bilmenin, kendini geliştirmenin’ değeri kalmadı.

Bir zamanlar niteliksiz denilerek beğenilmeyen işler; şimdi en yüksek maaşların ödendiği mesleklere dönüştü.

Amacım küçümsemek değil, geldiğimiz durumun fotoğrafını çekmek.

Herkes bir şekilde aldığı ücretten şikâyetçi ancak yakınmaları dinledikçe anlıyorum ki en kötü şartlara sahip olanlar lisans ve üzeri diploması olanlar.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir ceza sistemi olduğunu sanmıyorum.

Politika gereği herkes üniversite mezunu olmaya zorlanırsa olacağı buydu.

Gelelim en sevdiğim kısma:

Verilerle söylemlerimi destekleme bölümüne…

Araştırmalara göre Avrupa’da en fazla üniversite mezunu işsize sahip ülke Türkiye oldu.

Her 3 işsizden biri üniversite mezunu.

Ve dahası bu gruptakiler dezavantajlı sayılıyor ve ibaresiyle iş ve işçi bulma sistemlerinde ‘nitelikli iş arayışında’ ibaresiyle yer alıyorlar.

Bu da demek oluyor ki yeni bir aksiyon almadıkları -alternatif üretmedikleri- sürece ebediyen işsiz kalacaklar.

Çünkü özel sektörde beyaz yaka için çoğunlukla ‘hâmil-i kart yakînimdir’ kanunu hüküm sürüyor.

Yani verilere de şaşırmamıza gerek yok!

***

Tabii adaletsizlik yalnızca iş arama süreçlerinde etkili değil.

Çalışanlar arasındaki gelir eşitsizliği de ayrı bir sorun.

Bazen aynı kurumda aynı işi yapanlar bile birbirinden habersizce farklı ücretler alırken; yüksek maaş beklentisinde olduğunuz sektörler hayal kırıklığına uğratıyor, ummadıklarınız da yüksek gelirlerle hayrete düşürüyor.

Geriye tek bir eleme kriteri kalıyor:

Şans.

Evet, yanlış duymadınız!

İyi bir gelir elde edebilmek için şansa ihtiyacınız var.
Elbette çalışırken hakkını verin, azimli olun, okuyun, çabalayın, girişimci olun ama ‘hepsini yapıyorum, yine de olmuyor’ diyorsanız Türkiye’de yaşadığınızı unutmayın!

***

Bu arada cinsiyet eşitsizliğini de es geçmeyelim.

İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,1 iken kadınlarda yüzde 11,8 olarak tahmin ediliyor.

İstihdam edilenlerin sayısı 2024 yılında bir önceki yıla göre 988 bin kişi artarak 32 milyon 620 bin kişi, istihdam oranı ise; 1,2 puan artarak yüzde 49,5 oldu.

Bu oran erkeklerde yüzde 66,9 iken kadınlarda yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.

***

Ana fikre gelirsek…

Bu sistemde bizden ne köy olur ne de kasaba.

Eğitimli gençlerimizi olmadık alanlarda harcar; sonra da neden ilerleyemiyoruz diye ah vah ederiz!

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.