Hava Durumu

Başbakan ‘hep’ Süleyman!

Yazının Giriş Tarihi: 08.11.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.11.2024 00:05

Donald Trump yeniden Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildi.

Toplum olarak siyasetle ilgili olduğumuz için sosyal medya bu bilgiyle çalkalanıyor.

Capsler, karikatürler harika; yaratıcılığın, zekânın sınırı yok.

Paylaşıyoruz, gülüyoruz, eğleniyoruz; çok güzel!

Peki, yakın dönem dünya siyasi tarihine bakınca neler görüyoruz?

Belki soruyu biraz daha farklı yöneltsem, varmak istediğim yeri hissettiririm:

Ülke yönetimleri sürekli aynı şahısların elinde, farkında mısınız?

Seçimler oluyor; adaylar da hep aynı isimler, kazananlar da…

Dünya konjonktürü yeni liderler yetiştiremiyor.

Buna sebep nedir?

Çoğunluk refah içinde, barış sağlanmış, krizler bitmiş olduğundan mı?

Muhakkak geçerli açıklaması vardır diyerek araştırmaya başladım.

Dilime de Fikret Kızılok’un şu şarkısı dolandı bu sırada:

“…Süleyman (hep) başbakan (hep)

Başbakan (hep) Süleyman

Sonra Ay'a gidildi

Evelallah dönüldü

Suya yazı yazıldı

İçimiz rahatladı

Süleyman (hep) başbakan (hep)

Başbakan (hep) Süleyman…”

***

Şarkı 1995’te çıkmış, ben 5 yaşındayım.

Dönemin nesli ‘hayatımızda başka başbakan görebilecek miyiz?’ diye sorguluyormuş, yorumlarda okudum.

Üniversitedeyken benzer bir sitemi İktisadi Doktrin Tarihi hocam da kurmuştu:

‘Bir Türk vatandaşı ömrüne kaç farklı başbakan sığdırabilir’ demişti.

-O zaman Başkanlık Sistemi olmadığı için, gündemimiz başbakandı.-

Krizleri anlatıyor; enflasyonla mücadele yöntemleri işleniyor ve hep laf Süleyman Demirel’e geliyordu.

Çünkü Demirel; 10 yıl 5 ay başbakanlık yaptıktan sonra 9. Cumhurbaşkanı olarak 7 yıl daha siyaset arenasında kaldı.

İsimlerle ilgili bir problemim yok.

Yalnızca ‘dünya yeni liderler yetiştiremiyor’ tezime kanıt sunmaya çalışıyorum.

Şimdi de durum değişmedi.

2002’den beri AK Parti ile yönetiliyor, muhalefette de bir değişim göremiyoruz.

Trump da, Putin de diğer ülke liderleri de zaten yıllardır bildiğimiz isimler.

Gelelim sebeplere…

***

İlk sırada siyasi partilere olan bağlılığın zayıflaması ve ‘lider odaklı’ egemenlik anlayışının yaygınlaşması var.

Siyasi partiler arasındaki farklar da silikleşiyor, tek bir isim sivriliyor ve geriye kalan herkes birbirine benzemeye başlıyor.

Bu durum seçmenin dikkatini parti yerine liderlerin belirleyici farklarına odaklamasına neden oluyor.

Böylece şahıslar karizmatik liderlik statüsüne kavuşurken, halkın gözünde kahramanlaşıyor.

Hâliyle kimse kahramanından vazgeçmek istemez; yıllarca süren iktidar anlamına geliyor bu!

Akademik literatürde geçen diğer bir sebep ise; toplum sorunlarının büyük kısmı ortak olduğu için aynı kulvarda yarışan siyasal partiler tek tek bireylere avantaj sağlayacak vaatler yerine, ortak çıkarlara vurgu yapıyor.

Bu da partilerin program ve söylemlerinin benzeşmesine yol açıyor.

Seçmen yine karar vermede sıkıntıya düşüyor, ‘benzeşen çözüm önerilerinden hangisi en gerçekçi ve vaatlerini yerine getirmede samimidir?’ diye sorguluyor.

Yine parti lideri devreye giriyor.

Zaten yıllarca tanınan bilinen bir ismi seçmek herkesin elini rahatlatıyor!

Partiler kurumsallaşamıyor, güven azalıyor, kısır döngü başlıyor.

Unutmadan, Türk siyasal hayatında yaşanan askeri darbeler ve ara dönemler de siyasi liderleri birer kurtarıcı olarak ön plana çıkarmıştır.

İletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelerle birlikte liderlerin kitle iletişim araçlarında daha fazla görünür olması seçmen tercihlerinin de giderek parti ve parti programları yerine lider ve lider imajlarına yönelmesini tetiklemiştir.

Bu çerçevede Türkiye siyasal hayatında tarihsel bir süreç içerisinde siyasi partilerin seçmen tercihindeki belirleyicilik özelliklerinin aşındığı, bu süreçte siyasi liderin giderek ağırlık kazandığı ve karar alma süreçlerinde lider odaklı bir siyaset yapma biçiminin siyasal sürece hâkim olmaya başladığı ifade edilebilmektedir!

***

Bu kadar mı?

Elbette sosyolojik, psikolojik pek çok unsur sıralamaya devam edebiliriz. Ekonomik gücü olmayan siyasete giremiyor mesela.

Ciddi bir yatırımdan bahsediyoruz.

Yola çıkarken parti yeni kurulacaksa ayrı maliyet, mevcuttaki için lider yarışına girilecekse ayrı bir maliyet.

Güvensizlik ortamının yaratmış olduğu çekinceyle, nitelikli kişilerin siyasetten uzak durmayı tercih etmeleri de diğer bir etken.

Bununla çok karşılaşıyor, ‘kurtlar sofrasında ne işim var?’ söylemlerini işitiyorum.

Onlar uzak durdukça, toplum var olanlar arasında tercih yapmak zorunda kalıyor.

Demek ki dünya aynı liderlerle yoluna devam edecek.

Madem öyle, o halde şaşırmamıza gerek yok:

‘Süleyman (hep) Başbakan…

Bu arada, (Süleyman Demirel'i rahmetle anıyoruz...)

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.