Hava Durumu

Başkan Yıldız: Deprem değil, korku öldürüyor!

Yazının Giriş Tarihi: 06.02.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.02.2025 00:05

6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin yıl dönümünde yine Bursa’nın afetlere hazırlık süreci tartışılıyor. ‘Korku iklimi’ yaratıldığına dikkat çeken TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız; “Bizim buna ihtiyacımız yok, depremle yaşamayı öğretme görevimiz var” dedi.

6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin yıl dönümünde yaşadığımız acı dün gibi. Geçen iki yılda hâlâ sarılmayı bekleyen yaralar var. Bölgenin yeniden ayağa kaldırılması için çalışmalar yürütülürken bir yandan da olası depremlere karşı risk altındaki şehirler için yapılması gerekenler tartışılıyor.

Ancak her gün ‘öleceksiniz’ mesajını taşıyan açıklamalar yapan uzmanlar nedeniyle, toplum zaten psikolojik bir enkazın altında kalmış durumda.

Farkındalık oluşturalım derken, herkesi daha deprem olmadan öldüren bu zihniyeti, Bursa’da yapılan ve yapılması gereken çalışmaları, olası büyük depremin adresinin İstanbul değil Marmara olduğunu TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız ile konuştuk. İlk kez konuya ılımlı yaklaşan bir uzmanla görüşmüş oldum.

Ve ben bu röportajdan farklı bakış açısı edindim:

Korkmak yerine öğrenirsek hayatta kalabiliriz!

DEPREMLE YAŞAMAK

Her gün haberlerde ya da sosyal medyada ‘büyük depreme az kaldı’ vb. söylemler paylaşılıyor. Sizce bu doğru mu? Asıl verilmesi gereken mesaj nedir?

Son yıllarda depremle ilgili en büyük problem korku iklimi üzerinden gündem oluşturulması. Bazen basın bazen akademisyenler ya da uzmanlık alanı olmayan diğer meslek temsilcileri korku iklimi yaratıyor.

Bir örnek verebilirim:

2024 yılında deprem Bursa’da bir can aldı!

Balıkesir’de bir deprem oluyor, burada da sadece hissediliyor; en kötü yapıya bile zarar vermiyor. Ama genç bir arkadaşımız korkudan camdan atlayarak hayatını kaybetti. Ne öldürdü? Deprem değil, korku öldürdü. İşte anlatmak istediğim bu! Bizim depremi bir korku ögesi olarak anlatmaya ihtiyacımız yok. Bizim depremle yaşamayı öğretme görevimiz var.

HASSAS OLUNMALI

Peki, konuya dikkat çekebilmek için doğru yöntem nedir?

Popülist söylemler çok farklı sonuçlara yol açıyor. 6 Şubat Depremi’nde 3 hafta Hatay’da kaldım. 2 hafta da Kahramanmaraş’ta kaldım. Akşama kadar saha çalışması sonra da raporlama yapıyorduk. 6,5 büyüklüğünde Defne’de olan depremi de bizzat yaşadım. Deprem sonrası nasıl bir kaos olduğunu da gördük. Hiçbir ışık yok, sadece sirenler çalışıyor. Tek yapılabilecek olan ‘yardım’ diye bağırmak. Toplumda travma oluştu. Vatandaş nezdinde şunu diyorum; insanlar zaten geçim derdiyle boğuşurken bir de ‘depremde öleceksiniz’ diye her gün söylemek ne işe yarar? Biz durumun vahametini yöneticilere anlatabiliriz ama evindeki vatandaşa hassas olmamız gerekiyor!

Biraz bilinci öncelememiz lazım. Mesela Kocayayla’da depremle ilgili çocuklara bilgilendirme yaptık. Düdük, fener, broşür verdik. Çarpan etkisiyle daha da artacak bu bilinç. Bu sayede çocuklar depremden korkmamaları gerektiğini öğrendi.

DİRENÇLİ KENT PROJESİ

Depreme hazırlık konusunda belediyelerin çalışmaları sizce yeterli mi? Durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şu ana kadar çalışmalar iyi gidiyor. Bursa’nın 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı yoktu. Bu dönemde Bursa Planlama Ajansı kuruldu. Bizim odamız Danışma Kurulu’nda. Toplantılara katılarak hem üniversitedeki hocalarımızla hem diğer paydaşlarla beraber görüşlerimizi, çekincelerimizi dile getiriyoruz. Bu iyi bir şey. Ancak 15-16 aylık bir periyot. Uzun sürecek bir çalışma. Bursa’da mikrobölgeleme çalışmaları yapılıyor. Yıldırım’daki bitti. Osmangazi devam ediyor. Nilüfer var sırada. Detaylı sondajlar yapılarak, nüfusun yoğun olduğu bölgedeki riskler ortaya konuluyor. Planda bunlar da kullanılacak. Çarşamba kentsel dönüşümünde de katkı olacak. Ayrıca bir önceki dönemde protokolde Jeoloji Mühendisleri Odası yoktu, bu yanlıştı. Artık biz de varız bu olumlu bir gelişme.

Bir parantez açmak istiyorum:

Geç kalmıyor muyuz? Toplantılar, protokoller düzenleniyor ancak deprem her an olabilir!

Tabii bu çalışma Bursa’nın 50 yılını planlayacak. Afetlere karşı dirençli Bursa’nın oluşturulması planın amacı. Kentsel dönüşümün başlayabilmesi için bu plana ihtiyacımız var. Zemin için jeolojik açıdan en riskli bölgeler nereler? Yapısal olarak en zayıf bölgeler nereler? Nüfus yoğunluğu nerede? Bunların hepsini ortaya koyduğunuz zaman kentsel dönüşümün nereden başlayacağı da bilimsel olarak belirlenmiş olacak. En riskliden daha az riskliye doğru hareket edilecek.

DÖNÜŞÜM ŞART!

Kentsel dönüşüm imkânsız mı?

İmkânsız demek doğru değil, doğru planlama ile çözülebilir. Ancak iyi niyetle başlanıyor sonra mülkiyet haklarıyla içinden çıkılmaz bir hâl alıyor.

6 Şubat Depremi sonrası zengin olanların da tek bir çadır için saatlerce kuyrukta beklediğini gördük. Bunları yeniden yaşamadan çözmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşüm şart. Bundan sonraki süreçte de tekrar dönüşüme muhtaç alanlar yaratılmamalı.

OVAYA YAYILMAK HATAYDI

Şehrimizin depreme karşı en riskli bölgeleri hakkında bilgi verir misiniz?

Bursa ovası. Ovadaki yerleşim bizim için sıkıntı. Teknoloji gelişmemişken en sağlam yerlere yapılan yapılar ayakta kalıyordu. Tarihi yapılara bakarsanız eski Bursa için yamaçlara doğru çıkmak zorundasınız. Var mı ovada tarihi yapı? Yapılmışsa bile depremlerle yok olmuş. Sonraki süreçte ovaya yayılmak bir hataydı. Tarihin ayak izlerini takip edersek bize bazı şifreleri veriyor. Ovadaki kaçak yapılara imar affı vb. uygulamalar getiriliyor. Belki bunları kepçeler yıkmayacak ama deprem zaten hepsini yıkacak.

İSTANBUL DEĞİL, MARMARA!

Şuna bir açıklık getirelim:

Olası büyük deprem; İstanbul depremi mi, Bursa depremi mi olacak?

Bursa çok özel bir yerde. Biz Ankara’da ya da bölgesel toplantılarda şunu dile getiriyoruz: ‘İstanbul Depremi’ diye basında kullanılan bir ifade var, akademisyenler de bunu kullanıyor maalesef. İstanbul’dan geçen aktif bir fay hattı yok.

Bizim korktuğumuz depremin adı: Marmara Depremi.

Marmara’da denizin içinden geçen Kuzeydoğu Anadolu fay zonunun kuzey kolu var. İkinci kol; Geyve-Mekece-İznik ve Gemlik’ten geçip Mudanya sahilinden devam ediyor. Bir bölümünde de Kumyaka’da yaşadığımız küçük depremler oluyor. Güney kol dediğimiz ise Bursa’nın merkezinden geçiyor. Yeni bulunan fay hattı, olmayan bir şey değildi. Üzeri alüvyon tabaka ile örtülmüş eski bir fay hattı. Bilim çerçevesinde ortalama bu faylarda 250 ile 300 yıl arasında deprem tekrar periyodu mevcut. Ana parçanın tamamı kırılırsa 7.3, 7.5 şiddetinde deprem olabilir, parça parça olursa 6-6.5 olabilir.

Kuzey kol İstanbul’a çok yakın. Antakya ve Bursa zemin olarak birbirine çok benziyor. Hangi fay kırılırsa kırılsın Bursa etkilenecek bunu göz önünde bulundurmalıyız.

SU YÜRÜMESİ GÖRÜLEBİLİR

Tsunami oluşma ihtimali var mı?

Tsunami deyince filmlerden yola çıkarak herkesin aklına binaları deviren dev dalgalar geliyor. O boyutta olmaz. Bizdeki fay hatları o yapıda değil. Okyanusa kıyısı olan yerlerde oluşuyor devasa su kütleleri. Biz de su yürümesi şeklinde oluşabilir. Hatay’da da bunu gördük. Sıvılaşma dediğimiz zeminlerde yeraltı suyunun yükselmesiyle yer, likit hale dönüşüyor. Bu da binaların yan yatmasına neden oluyor.

ZEMİN, ŞİDDETİ ETKİLER

Bursa’nın yapısı Kahramanmaraş’a benzetilmişti. Sizden de bilgi alabilir miyiz?

Kahramanmaraş ve Bursa çok benziyor. Hatay da aynı şekilde. Her iki şehirde de dağ var ve insanlar ovaya yerleşmiş. ‘Ovaya yerleşilmemeli’ demiyoruz tabii ki. Dubai’de Burj Khalifa'yı düşünün. Zeminin doğru tanımlanması ve yapıların ona göre yapılması lazım. Şunu gördüm Maraş’ta; yığma duvar düşünün 3 metre yüksekliğinde, 15-20 metre uzunluğunda. Böyle bir duvar görseniz, kendi kendine devrilir dersiniz. İki büyük depremde o duvar hasar almamıştı. Sebebi; yamaç bir bölgedeydi. Ama yapılalı 2 yıl geçmiş, yeni yönetmeliğe göre yapılmış binaların yıkıldığına da şahit olduk. Zeminin depremi büyütme etkisi oluyor. Bu nedenle Bursa’nın dikkatli olması gerek.

72 SAATİMİZ VAR

Evimizde başucumuza deprem çantası koyduk diyelim. Depreme nerede yakalanacağımız belli değil. Nasıl her an hazırlıklı olabiliriz?

Deprem olduktan sonra diyelim ki binaların çoğunluğu yıkıldı. 72 saatimiz var. 3 gün susuz yaşanabiliyor. Sonra iç organlar iflas ediyor.

Ne yapmalıyız?

Birincisi hayatta kalmamız sonra da süreyi uzatmanın yolunu bulmamız lazım. Göçme olsa bile hayat üçgenleri oluşuyor. Bu yaşam üçgenlerinin nerede oluşacağını öğrenmeliyiz. Enkazlarda gördüm. Bazada annenin vefat ettiğine, bazanın yanında çocuğun hayatta kaldığına şahit olduk. Yatak yanlarına kitaplar konulduğunda, sıkışma payı var. Bir noktadan sonra üçgen oluşmasına vesile olabilir. Bu yerlere yakın noktalarda su bulundurulmalı. Birkaç gün daha hayatta kalabilirsiniz su içebilirseniz. Şoka girerek yanlış hareket edilmemeli. Deprem anında merdivenlerden, asansörlerden uzak durulmalı.

UNUTTURMUYORUZ!

6 Şubat Depremi’nin yıl dönümü. İletmek istediğiniz bir mesaj var mı?

17 Ağustos depremin afete dönüştüğü gündü. O günü anarak, aynı hatalar tekrarlanmasın diye hassasiyet göstermiştik. Peşinden 6 Şubat yaşandı yine anıyoruz. Unutturmuyoruz!

Bir kez daha başımız sağ olsun, bir daha böyle felaketler yaşamamamız dileğiyle…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.