Hava Durumu

Bu ülkenin kime ihtiyacı var?

Yazının Giriş Tarihi: 21.06.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.06.2025 00:05

Bu hafta sonu öğrencilerin stresli günleri son buluyor.

Sınavların şahı ‘Üniversite Giriş Sınavı’ bittikten sonra tatil başlıyor.

Tüm seneyi ders, kurs, ödev sarmalında geçirenler artık nefes alabilecek.

Liseliler gibi üniversiteye gidecekler de bu rahatlığı puanlar açıklanıp, tercihler yapılana kadar yaşayabilecek.

Çoğunluk stresi sınav zannediyor ama asıl çile tercih döneminde başlıyor.

Bir okulu kazanmak kadar; kazanılan bölümün geleceği nasıl şekillendireceği de iyi bilinmeli.

Değişen dünya ve ülke şartlarında ayakta kalabilmek için ‘iyi bir üniversite mezunu olmak’ şartı tarih oldu.

Şu anda çevrenizden de gözlemleyebileceğiniz gibi mavi yaka-beyaz yakaya ücret anlamında ciddi şekilde fark attı!
O nedenle ailelere ve öğrencilere bir çağrıda bulunayım:

Boşuna stres yapmayın!
***

Uzmanlar her sene ‘doğru tercihin’ altın kurallarını paylaşıyor.

Açıkta kalmamak için kontenjan ve ek yerleştirmelerin takibi hakkında açıklamalar yapılıyor.

Öyle ya da böyle herkes eğitimine devam ediyor.

Ancak geleceğin meslekleri için yönlendirici olunmasında fayda var.

İşlerin çoğunu yapay zekaya devretmeye hazırlandığımız bugünlerde; bundan belki beş sene sonra insan tarafından yapılmayacak meslekler için okumanın bir anlamı yok.

Tabii amaç yalnızca diploma alıp, kenara çekilmek değilse.

***

Öğrenciler doğru tercihler yaparak gelecek için adım atarken, sistem kurucularına da ciddi görevler düşüyor.

Örneğin; bazı bölümlerin kapatılması, kontenjan düşürülmesi vb.

Tekerlemeye dönen ve kişilerin birbirlerinin önünü kesmek için kullandığı şu ifadeye bir bakalım:

“Sen de mi ‘İşletme’ mezunusun. Türkiye’de elimizi sallasak İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi mezunlarına çarpıyor.”

Açıkta kalmama telaşıyla İktisat, İşletme, Maliye gibi bölümlere yerleşenlerin hiçbir kabahati yok.

Sınav-puan sisteminde, toplum tarafından ‘kazanamamış’ damgası yememek için mecburen okunuyor!
Bir parantez açayım; kapatılması gereken bölümler daha da çeşitlendirilebilir.

Ve sanmayın ki bu alanlar değersizdir.

Bilimlerin en önemlisi bana göre; iktisat!

Ancak şaşırtıcı olan; ülkemizde bu kadar İktisat-İşletme mezunu varken kurumsal firma sayısı az, ekonomi batık, girişimcilik düşük…

Demek ki fayda sağlamıyor.

***

Yetkili bir isimden duymadan bu görüşe katılmayız derseniz; İktisat Uzmanı ve Yazar Mahfi Eğilmez’e kulak verelim.

Eğilmez; “Türkiye’nin bu kadar işletmeciye, bu kadar finansçıya, bu kadar iktisatçıya, ekonometriste, sosyoloğa, psikoloğa ihtiyacı yok. Bir sürü insan yetiştiremiyoruz da. Yani çok nitelikli iktisatçılar, finansçılar, sosyologlar yetiştirebilsek; birbirleriyle yarışabilecek nitelikte. Olur. Ama biz ‘iyiler’ yetiştiriyoruz diyoruz; bir yandan da onlar ‘sözde’ okuyor.

Sistemde eleme de yok, okula giren mezun oluyor.

Elbette bölümleri kapatamayız ama sayıları azaltmamız lazım.

Bir okula bir senede bin tane işletme okuyacak öğrenci almanın anlamı yok!”

Ayrıca şu soruyu da ciddi ciddi düşünme zamanı geldi:

Herkes üniversite mezunu olmak zorunda mı?

Eğer algı kırılabilirse; toplumun gençler üzerindeki ‘diploma’ eziyeti de son bulur.

Alınmayın, gücenmeyin; ülkenin gerçeği bu!
Bir planlama yapılmalı ve Türkiye’nin geleceği için kime ihtiyaç var tespit edilmeli.

Yazılımcı, robotik kodlama uzmanı, cerrah, mühendis belki asansör teknikeri, işçi, inşaat ustası…

Malum okumanın maddi-manevi maliyeti yüksek.

Yeter ki emek boşa gitmesin.

***

Hayallerini gerçekleştirebilmek için sınavda ter dökecek tüm öğrencilere başarılar diliyorum.

Umarım çabalarınız karşılıksız kalmaz…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.