Öyle şeyler gördük, yaşadık ki hiçbir şeye şaşıracak gücümüz kalmadı.
-Bu ifadeyi daha önce de kullandım, sanıyorum haklı da çıktım!-
Dolandırıcılık konusunda örnekler peşi sıra gelirken bugün size yeni bir vakadan bahsedeceğim.
Sosyal medya üzerinden link göndererek, hesaplara erişim sağlayanlar uzun süre gündemi meşgul etmişti.
Şimdi ise Instagram’dan birebir iletişime geçip, tüm hizmetleri sunup, tatlı dille paranızı alma yolunu seçiyorlar.
Peki, nasıl mı?
İşte ayrıntılar…
***
Instagram’da ‘Sapanca’da keyifli bir tatil’ başlığı ile bungalov pazarlıyor ve ilk ödemeyi alarak sırra kadem basıyorlar.
Ön ödeme olarak 2 bin lira talep eden bungalov yetkilisi, daha sonra hata yaptığını belirterek ek ödeme talep ediyor.
Hatasını telafi etmek için de öğlen yemeklerini hediye ettiklerini belirtip, gönülleri fethediyor.
Tabii bunu duyan müşteri halinden memnun, kaporayı gönderiyor.
Ertesi gün durum şu:
“Aradığınız kişiye ulaşılamıyor!”
Şaşırdık mı?
Hayır!
Sosyal medya hesaplarını kapatmıyor ya da müşteriyi de engellemiyorlar.
Durum daha da sinir bozucu bir hâl alıyor; asla yazılan mesajlara bakılmıyor.
Elbette kaybın küçüğü-büyüğü olmaz.
Bir kere böyle bir şeye inandığı için insan kendisine kızıyor.
Bilinçli olan ve nereye başvurması gerektiğini bilenler ‘Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü’nün yolunu tutuyor.
Maalesef sosyal medya üzerinden bu şekilde dolandırıcılıklarda şahıslar bulunamıyor.
Örneğin hesaplarını çaldıranlar yalnızca bu hesapları kapattırabiliyor, geri alamıyor.
Bungalov dolandırıcılığı yalnızca küçük bir vaka.
Ancak bu olayı önemli kılan dolandırıcıların yakalanmış olması.
Aldığım habere göre ocak ayı başında mahkeme var.
Gelişmeleri heyecanla takip ediyor olacağım.
Çünkü Siber Suçlarla Mücadele Müdürlüğü çalışanları da kişilere ulaşmanın mümkün olmadığını her vakada vurguluyor!
Bu bir başarıdır…
*****************************************************************
BİR STORY’E BAKAR…
Yazının girişinde aktarmış olduğum dolandırıcılık şekli ve günümüzde çoğu olay sosyal medya aracılığıyla gerçekleşiyor.
Ancak bir genelleme yapıp da kötüleme alışkanlığı uygun değil.
Çağımız hızlı iletişim, haberleşme ve bilgiye erişme çağı.
Hesaplarımızı kapatıp, dünyadan izole olacak değiliz.
Kötü örneklerle dolu olsa da çevremizin erişim kuvvetiyle sorunları çözdüğüne de şahit oluyoruz.
Toplumu ilgilendiren bir konuda oluşan kamuoyu baskısı sosyal medyadan gelirken; bu sayede bazı kararların Meclis’ten geçmesine engel olunabildiğini gördük.
Ya da bir ürünün tanıtımında amacı reklam olmayanların hiç bilmediğimiz yan etkileri aktarmasıyla aydınlandığımız anlar da oluyor.
Sıradaki örnek ise dolandırıcılığa ramak kala sosyal medya sayesinde geri ödemesini alabilen bir müşteri!
Arkadaşım İstanbul’da bulunan meşhur bir butikten elbise almış, özellikle değişim-iade olup olmadığını öğrenerek hareket etmişti.
Elbise kendisine olmayınca iade protokolünü başlattı ve kargonun karşı tarafa teslim edilmesiyle birlikte ödemesini beklemeye başladı.
Günler sonra arayarak iadenin ne zaman olacağını sordu.
Hesap kesim için ay sonunun beklendiği bilgisiyle, sabır çekerek 25 gün boyunca bekledi…
Sonra ödeme gelmedi!
Tekrar aradığında ise ödemenin yapıldığı ancak bankanın aktarmayı gerçekleştirmediği söylendi.
Böyle bir şey olduğunu hiç sanmıyorum!
Ben de gün geçtikçe meraklandığım için olaya dahil oldum.
Bir gün daha süre vermeye karar verdik.
Ve…
Ödeme gelmedi, telefonlar açılmadı, mesajlara dönülmedi.
En sonunda yazışmaları Instagram’da story yaparak firmayı etiketledik.
Şikâyet sayfalarına da aynı şekilde ekran görüntülerini ilettik.
Dakikalar içinde ödeme hesaba geçti!
Mesaj da gönderdiler:
“Lütfen, paylaşımlarınızı kaldırır mısınız?” diye.
Demek ki sosyal medya olmasaydı yeni bir dolandırıcılık ile karşı karşıyaydık.
***
Buna sebebiyet veren uygulamalar değil, insanların kötülüğü!
‘Ne kazansak kârdır’ algısı firmaların güvenilirliğini sarsıyor, adli makamların da iş yükünü artırıyor.
Siber güvenliğe çok ihtiyacımız var…