Hava Durumu

‘Cehennem boş; bütün şeytanlar burada!’

Yazının Giriş Tarihi: 05.08.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.08.2025 00:05

Söze nereden başlamam gerektiğine karar veremiyorum.

İzne çıkarken gelenekselleşmiş bir veda cümlem var:

“Umarım döndüğümde güzel şeylerden bahsedebiliriz” diye.

Nedense her defasında daha da kötü gelişmelerle dönüş yapıyorum!
Malum geçtiğimiz hafta Bursa tarihinin en büyük yangınını yaşadı.

3 milyon ağacın yanışını nefesimiz kesilerek izledik.

Öncelikle sahada yangınları söndürmek için gece-gündüz mücadele eden herkese minnetlerimi sunuyorum.

Ve elbette son durumu bildirmek için canını dişine katan tüm muhabir arkadaşlarıma ve sosyal medyada ‘harmanciktv’ hesabından devamlı canlı yayın yaparak manipülasyonların da önünü kesen Gökhan Batbay’a teşekkür ediyorum.

Çok zor bir süreçti.

Şimdi o bölgelerin yeniden ağaçlandırılması için kamuoyu baskısını sürdürme görevi hepimizin!
İlerleyen günlerde alanında uzman isimlerle yeniden ‘Yeşil Bursa’ya dönüşebilmek için neler yapılması gerektiğini konuşacak ve sizlere aktaracağım.

Şimdilik konuyu; ‘Hepimize geçmiş olsun ve bu son olsun’ temennisiyle kapatıyorum.

Zira başka bir yangın daha var:

Ahlakla, vicdanla, namusla ilgili.

Artık bu kavramlar bizlere gökyüzündeki yıldızlar kadar uzak!

400 sahte akademisyen skandalı ülkemizin başına gelebilecek en büyük felaketlerden.

Ne sayısı ne hangi üniversitelerde oldukları ne de bölümleri önemli.

Zaten rezillik her alana sıçramış; ehliyetler, sağlık raporları ve aklımıza gelmeyen pek çok şeyin sahteciliği yapılmış.

Yumak yumak çeteler para karşılığı milletin emeğini yıllarca çalmış.

Çalışıp çabalayarak bir yerlere gelmeye uğraşanlar sistemin dışına atılmış, hayata küsmüş.

Çalınan gelecek bir iki vatandaşın değil ki hepimizin, çocuklarımızın…

Peki, şimdi ne olacak?

***

Akademisyen olabilmek basit bir şey değil, değildi.

En azından öyle biliyorduk.

Yıllarca akademik okuma yapmak, tez ileri sürmek ve onu yazmak, jüriye sunmak, İngilizce sınavından geçmek, mülakatları ve branş sınavlarını başarıyla atlatmak her babayiğidin harcı değildi.

Bu uğurda emek vermek ancak hayata öğrenmek ve öğretmek için geldiğine inananların verebileceği bir karardı.

Sonra…

İçi boşaltılan her kavram ve kurum gibi bu da çöktü.

Önce 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra FETÖ terör örgütünün sisteme dahil ettiği akademisyenlerden kurtulabilmek için ÖYP -Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı- kaldırıldı.

Bir kuşağın diplomasında imzası olan profesör, doçent, bölüm başkanı, dekan, rektör görevden alındı, hapse mahkûm edildi.

Öyle ya yabancı dil bilmeden sınavdan 90-95 alanlar, bununla böbürlenenler vardı.

Hatta ben üniversitede öğrenciyken bazı kurs merkezlerinin adı zikredilir; yol gösterilirdi.

Bir anormallik olduğu belliydi de vatandaş olarak adını koyamıyorduk.

Geçen zamanda hepsinin ayıklandığına inanmak istedik.

Ama ahlaksızlık, adaletsizlik, emek hırsızlığı hiç bitmedi.

Adı, şekli, uygulayıcısı değişti de tükenmedi.

Geldiğimiz noktada şunu düşünüyor ve konuşuyoruz:

Ya doktor da avukat, hâkim, savcı da öğretmen de sahteyse!

Güvenimizi de geleceğimizle birlikte kaybettik…

***

Bazıları ifadelerimi sert bulacak, umutsuzluğum için bana kızacak ve ‘biz güçlü bir ülkeyiz, bizi yıkamayacaklar’ sözleriyle beni kınayacaklar.

Elbette, yıkılmayız.

Ancak güçlü olduğumuzu kanıtlamak için böyle bir sınavı da hak etmedik!

Milyonlarca genç okuduğu halde branşlarında iş bulamıyor; kasiyerlik yapıyor.

Bazen kameralara mühendislik diplomasını sergileyen pazarcılar takılıyor.

Hiçbiri çalışmaktan ya da yaptıkları işten gocunmuyor.

Yalnızca başka şekilde yaşayabileceklerini düşündükleri için hayal kırıklığıyla boğuşuyorlar.

Onların hayalini kurduğu hayatları ‘sahte akademisyenler’ yaşıyor.

***

Çete üyelerinden birinin itirafı şöyle:

“Lisans diploması 50 bin lira, ön lisans 40 bin lira, lise diploması 15 bin lira.

7 yıldır bu işin içindeyiz.

Sadece diploma değil; sahte hâkim, savcı, asker ve polis kimlikleri, basın kartı, hamilelik belgesi, ultrason raporları ve engelli sağlık raporları hazırlıyoruz.

Başvurulardan bazıları terfi etmek istiyor, kimi statü için, kimisi ise ego tatmini için bu yola başvuruyor.

En çok Anadolu Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi tercih ediliyor.

Bizden belge alacak kişinin kontrollerimizden geçmesi gerekiyor. Polis, asker, hâkim olması durumunda işlem yapmıyoruz…”

İşte bu kadar ucuz bu kadar basit!
Kaç kişinin herhangi bir sahte belgesi var?

Nasıl bileceğiz, kime inanacağız?

***

Hepimiz 400 kişinin isimleri açıklansın diye bekliyoruz.

Bir yandan da sayının artmasından ve bugüne kadar tanıştığımız uzmanların sahte çıkmasından korkuyoruz.

Vah hâlimize…

William Shakespeare ne güzel söylemiş:

“Cehennem boş. Bütün şeytanlar burada!”

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.