Siz de ben gibi güne sosyal medyaya bakarak başlayanlardan mısınız?
Bağımlılığın bir çeşidi, kabul ediyorum.
Ama vazgeçmeye niyetim yok.
Zira pek çok haber ve bilgi Instagram’da paylaşılıyor, özet sunuyor.
Beni eleştirenlere, ‘Neden bu imkândan mahrum kalayım?’ sorusunu yönelterek asıl konuma geçmek istiyorum.
Dün sabah yine gönderilere bakarken şu cümleleri gördüm:
“Memleketin esas, en önemli, ilk gündemi açlık ve yoksulluk. Ama düzen siyasetinin gündeminin bununla uzaktan yakından alakası yok. Ortak ihanet tam olarak burada başlıyor!”
Bu ifadeler kime ait bilmiyorum ama fazlasıyla beğeni ve destek almış durumda.
Belli ki her gün gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi kalmamıza neden olan haberler sadece anlık etki yaratıyor, cepteki yangının önüne geçemiyor.
***
2018 yılında hayatını kaybeden duayen Gazeteci ve Ekonomi Yazarı Güngör Uras’ı hatırlar mısınız?
Ekonomiden bahsederken Ayşe Teyze ile örnekler verir, işin vehametinin daha kolay anlaşılmasını sağlardı.
Ayşe Teyze bizden biriydi.
60 yaşlarında bir Türk kadınıydı. Bir yerde üç beş kuruş parası vardı, geçim zorluğu içindeydi. Torununu, damadını düşünür. Faizi nereden alacağım, altını ne yapacağım diye dertlenir ve devamlı kazık yerdi.
Güngör Uras’ın ölümünden sonra da nice enflasyon, deflasyon, kriz gördük.
Şimdi hayatta olsaydı Ayşe Teyze bize cepteki yangını çok güzel anlatırdı.
Ve yıl bitmeye yüz tutmuşken, belirlenecek asgari ücret için de bir şeyler fısıldardı…
Maalesef yerini toplumdan ve gerçeklerden uzak kişilere bıraktı.
Tevekkeli 2025 için öngörülen asgari ücret 21-24 bin lira bandında.
Hatta bunu dile getirenler; ‘çok bile’ imasında bulunuyor!
***
Bunları konuşmak için daha çok erken ama malum ortalığı bulandırmak için güçlü bir başlık. Tıpkı emekli maaşı gibi.
Madem öyle kim ne demiş bir bakalım…
TCMB Başkanı Fatih Karahan, 4 Haziran’da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda para politikası ve enflasyon konusunda sunum yaparak milletvekillerinin sorularını yanıtlamış, ‘Asgari ücret enflasyon konusunda bir numaralı risk değil’ ifadesini vurgulamıştı.
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) Türkiye misyonu başkanı Jim Walsh ise Türkiye'nin 1 Ocak'ta yapacağı asgari ücret artışında, geçen yıl olduğu gibi enflasyonun ciddi şekilde yükselmesine yol açacak bir artış yapmaması gerektiğini ve en yoksul kesime destek önlemlerine odaklanması gerektiğini söyledi.
Dün Bloomberg kaynaklarının aktardığına göre TCMB Başkanı Karahan da ABD'de yatırımcılara yüzde 25'lik asgari ücret artışının enflasyon görünümüyle tutarlı olduğu mesajını verdi.
İktisatçı Mahfi Eğilmez IMF'nin enflasyonu körükleyen zamlardan kaçınılması gerektiğine yönelik açıklamasına katılmadığını belirterek, “Kaybedilmiş bir gelir var, 100 liralık satın alma gücü 50'ye indi. Kaybolan satın alma gücünün verilmesi lazım” değerlendirmesini yaptı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, iktidarın hatalı politikaları nedeniyle Türkiye’nin tarımda kendi kendisine yeten bir ülke olma unvanını kaybettiğini vurgulayarak; “Türkiye’de dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması, Türk-İş’in deyimiyle yeni açlık sınırı, 19 bin 830 lira. Bugün asgari ücret 17 bin lira, açlık sınırı 19 bin 830 lira. Bir kişi çalışıyorsa, o evde tek başına bile olsa zaten maaşı kiraya verse aç kalır, karnını doyursa sokakta kalır. Dört kişilik bir ailede dördü birden aç kalıyor. İki kişi çalışmıyorsa, açlık sınırının altındalar, kira ödemiyor olsalar bile” dedi.
Asgari ücrete ilişkin bir soru üzerine Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek ise; “Asgari ücret sendikaların, işverenlerin ve hükümetin müzakereleri sonucu belli oluyor, şu aşamada benim yorum yapmam uygun olmaz. Sendikaların, işverenlerin ve hükümetin rekabet gücünü belirli bir düzeyde koruma konusunda duyarlı olacaklarına eminim. Bu nedenle herhangi bir rakam hakkında konuşarak süreci önceden yorumlamak doğru olmaz” diye konuştu.
***
Ne kişileri, ne de söylemleri eleştirme girişiminde bulunmayacağım.
Ancak bir önerim var:
Sadece bir ay boyunca herkes asgari ücret alsın ve ev geçindirmeyi denesin.
Enflasyonun sebebi olarak gösterilen emekçilerin çilesine ortak olsunlar, ondan sonra ilgili kesimler müzakere masasına otursun!