Artık ‘deprem’ hakkında yazmayacağım demiştim.
Ancak son depremle birlikte yaşanan rezaleti satırlarıma taşımazsam çok şey kaçırmış olurum.
Tarihe not düşmek gerek!
Uzman görüşü alayım da farkındalık yaratalım derdim artık kalmadı.
Çünkü ülkemizde ‘uzman’ unvanına sahip olanlar da kıyasıya bir yarıştalar.
Sanki bir iddiaya tutuşmuşlar; haklı çıkma telaşındalar.
Sosyal medyayı, haberleri, televizyon kanallarını meşgul ederken; acaba toplum psikolojisini depremden önce sarstıklarını algılıyorlar mı?
Her kafadan bir ses çıkıyor; ayrı ayrı noktaları gösterip:
“İşte burası yıkılacak” denilerek, felaket tellallığı yapılıyor.
Yakında ‘yok mu artıran?’ diye bağıracağız.
Şu rezilliğe bir de yakından bakalım…
***
23 Nisan’da merkez üssü Silivri'ye 23 km uzaklıkta, Marmara Denizi'nde gerçekleşen 6.2 büyüklüğünde bir deprem yaşandı.
13 saniye süren deprem, yerin 13,1 km altında gerçekleşti.
Gözler İstanbul’a çevrilse de Bursa da çok sallandı.
Hatta İzmir’de yaşayan tanıdıklarım bunu beklenen ‘İzmir Depremi’ sandıklarını belirtti.
Etki alanı geniş, süresi uzun, şiddeti de yüksekti.
13 saniye.
Normalde saniyeleri takip etmeyiz, bahsini etmeyiz ancak o an insanın aklından onlarca şey geçiyor:
Yıkılan yerler var mı?
Hâlâ devam ediyor, neden bitmedi?
Bu yoksa Marmara’da beklenen o büyük felaket mi?
Sarsıntı biter bitmez herkes birbirini aradı.
Daha doğrusu ulaşmayı denedi; hatlar gitti.
-Ayrı bir tartışma konusu!-
Ve internet aracılığıyla haberler peş peşe düşmeye başladı.
Yeri, büyüklüğü ilan edilirken; panikle camdan atlayanlar dışında yaralı ve can kaybı olmadığı bilgisi geldi.
Belki sonucu itibariyle önemsemedik ama 6.2 Marmara için endişe verici, büyük bir deprem.
Bunu bu şekilde atlatmış olmamız, yapı stokunun hâlini düşününce mucize gibi.
6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ı, Hatay’ı bir düşünün.
6 Şubat 2023'te dokuz saat arayla meydana gelen, merkez üsleri sırasıyla Kahramanmaraş'ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 7.8 ve 7.5 büyüklüğündeydi ve 60 saniye sürmüştü!
***
23 Nisan’da depremin ardından tüm uzmanlar farklı açıklamalarıyla kafa karıştırmaya başladı.
Yer bilimci Prof. Naci Görür görüşlerini madde madde şöyle paylaştı:
“İstanbul depremi olacak (Marmara Depremi).
Bu son 23 Nisan depremleri, İstanbul Depremi’ni daha da öne çekti.
Millet olarak fay ve deprem olacak mı olmayacak mı? konuşmayalım.
Bizim için önemli olan 'DEPREM DİRENÇLİ' kentler yaratmaktır.
Depremleri minimum hasarla atlatalım. İnsanlarımız ölmesin.
Bilim insanlarına saygılı olalım ve bilimin tarafında duralım.
Bir bilim insanı evrensel nitelikli araştırma yapan, veri toplayan, veriye göre sonuca varan, vardığı sonuçları uluslararası konferanslarda sunan ve uluslararası dergilerde yayınlayan insandır. Sanıldığı gibi her titr taşıyan bilim adamı değildir.”
Prof. Dr. Ahmet Ercan, 6.2’lik depremin ardından gerçekleşen 4.3 büyüklüğündeki sarsıntının İstanbul kolunda olduğunu vurgulayarak; “Hoş karşılanacak artçı deprem değil. Konum olarak mide bulandırdı” dedi.
Cumartesi günü ise; “6.2 büyüklüğündeki deprem gerilimi doğuya doğru aktarırken, beklemediğim biçimde doğudaki sağlam İstanbul koluna da sıçradı” paylaşımı geldi.
Korkmaya takatimiz kalmamış olacak ki; ilk günün telaşı yerini kaderciliğe bıraktı.
‘Ne olacaksa olsun, gidip evimde uyuyayım’ diyenlerin sayısı arttı.
Tabii tartışmaların fitili de ateşlendi:
Kim doğru söylüyor, en iyi tahmini yapıyor ve insanlar kime güvenecek?
Bu çekişmeye başka isimler de dahil oldu.
Prof. Dr. Celal Şengör, “İstanbul’dan hemen taşının” dedi. Tarihçi ve Gazeteci Murat Bardakçı, Şener Üşümezsoy’un tezini desteklediğini açıkladı. Prof. Dr. İlber Ortaylı da “İstanbul’u terk etmeyeceğini” belirtti.
Böylece deprem magazinsel bir olaya dönüştü.
Hepimizin hoşuna giden, inanmayı tercih edeceği açıklama Prof. Dr. Üşümezsoy’dan geldi:
“Armutlu ile Mudanya arasında deprem fırtınası bekliyorum. Esenköy'den Armutlu'ya giden fay var. Sıcak sular gidiyor. Burası için daha önce simülasyon yaptım. 6.5 ile 7.0 dedim ama şimdiki fikrim, burada bir sürü depremler oluyor. Bir odak yaratmıyor. Küçük küçük faylar kırılıyor. Büyük deprem yaratması için düz büyük bir fay olmalı. Ters fay olarak korkmuştum ama İstanbul etkiyen yıkıcı bir deprem olmayacak!”
***
Tarafınızı seçin!
Birinin demesiyle deprem ne olacak ne de olmayacak!
Tek yapılması gereken ‘dirençli kentlerin’ sağlanmasıydı, o da yapılmadı.
Hepimize geçmiş olsun…