Kadınların toplum içinde uğraştığı sıkıntıları dile getirmekten bıktık!
Tahminim, sizler de okumaktan yıldınız.
Demek ki bu uğraş işe yaramıyor.
Her gün yeni bir cinsel saldırı, taciz, şiddet olayıyla karşılaşıyoruz.
Buna mecbur muyuz?
Kötü gidişata ses çıkarmak da ayrı sorun oluyor.
‘Feminist bu’ mırıldanmaları başlıyor.
Feminizm -Kadınların haklarını tanıyarak, bu hakların korunması amacıyla eşitsizliklerin ortadan kaldırılmasına yönelik çeşitli ideolojiler, toplumsal hareketler ve kitle örgütlerinden oluşan hareket- ile ilgisi yok.
Ne zaman bir ideoloji aşırıya kaçmaya başlıyor o zaman tatsızlaşıyor kabul ediyorum.
Ama öyle bir hale gelindi ki toplu ulaşımda, markette, iş yerinde, konserde, mağazada deneme kabinlerinde taciz vakaları görülüyor.
O zamanda haklı olarak feminist söylemler ayyuka çıkıyor.
Toplumdan bu çürük zihniyeti temizlemek, erkek-kadın hepimizin sorumluluğu!
Çünkü aslında hepimiz bir şekilde tehdit altındayız.
Bir bireyin kendi özel alanının ihlali dert edilmeli, konuşulmalı ve bu gidişata ‘dur!’ denilmeli.
***
Haberlerde izlerken, sosyal medyada paylaşılan görüntülere bakarken sinirimizi bozan bu vakalardan birine ben de şahit oldum.
Bursa’da popüler bir AVM’de kalabalık bir saatte yine meşhur bir markanın mağazasında oldu olay.
‘AVM ve mağaza ismini paylaşmıyorum çünkü biliyorum ki konunun içeriği ve rezaletinden çok marka konuşulur.’
Deneme kabinlerinden gelen sesler üzerine, güvenlik mağazanın giriş çıkışını kapattı. Video, fotoğraf çekimi yasak uyarıları arasında ayrıntı öğrenmek için uğraştım.
Hatalardan biri kabinlerde erkek-kadın bölüm ayrımı yapılmamış olması.
Bu asla bahane olmaz ama toplumun geldiği hâl buysa önlemleri ona göre almak gerekiyor.
Kıyafet denemek için kabinde bulunan bir kadın yan taraftan kendisini videoya alan bir adamı fark ediyor ve olay açığa çıkıyor!
Çığlık atan kadın hemen kabinden çıkıyor ve güvenliği çağırıyor.
Kendisini haklı sanma gafletindeki sapık beş güvenlik görevlisi tarafından mağazadan çıkarılırken hâlâ kurtulmaya çalışıyordu.
Hiç utanmadığı çok belliydi!
İyi ki fark edildi.
Öyle bir çağdayız ki bu görüntüler internete konuyor ve hızlıca yayılıyor.
İnsanın aklına gelmeyecek türlü kişilik bozukluğu, ruh hastalığıyla karşılaşıyoruz.
Mide bulandırıcı bu olay sırasında orada bulunanlar seslerini yükseltti, söylendi, kınadı.
Yetti mi?
O kişi serbest mi kaldı yoksa yargılanmak üzere adli kolluk gücüne mi teslim edildi?
Şimdi bunun hukuki sürecini merak ediyorum.
Bu kendi başımıza gelse ne yaparız ya da ne yapmalıyız?
***
Avukat Servet Sarıca’ya danıştım ve ayrıntılı bilgiyi ‘asla olmasını temenni etmem ama ihtiyaç olursa diye’ sizlerle paylaşmak istiyorum.
Olayı kendisine de aktardım ve özel hayatın gizliliğinin ihlal suçu olduğunu öğrendim!
Sarıca; “Normalde özel hayatın gizliliğini ihlal etmenin cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası iken bunun görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlal edilmesi halinde verilecek ceza bir kat daha artırılır” diyerek bir nebze rahatlattı.
Çünkü cezalar hafif kaldıkça kendisine bu canlılar -insan demek istemiyorum- ortam buluyor.
Bazen fark edildiğini görünce fotoğrafı, videoyu silenler de oluyor.
Bu durumda kişi haklılığını nasıl ispatlayacak diye de kaygılandım ve bunu da sordum.
Av. Servet Sarıca:
“Delillerin değerlendirmesi ile ilgili süreç ispat açısından irdelenebilir ancak günümüz teknolojisinde silinen bir görüntünün geri alınması mümkün olduğu gibi mahkemeler buna gerek de duymayabilir.
Zira Yargıtay birçok içtihadında "kadının onur ve şerefini" lekeleyebilecek bir isnatta bulunmasına önem atfetmekte ve kimsenin durduk yere başkasına ‘kendisinin onuruna zarar verecek şekilde ithamda bulunmayacağını’ değerlendirmektedir.
Kaldı ki, çevredeki kişilerin şahitliği veya güvenlik kamerası da kişinin cezalandırılması için yeterli olacaktır!”
O halde kadın tacize uğradığında yaşadığı travmaya ek olarak bir de kendisini anlatma derdine düşmek zorunda kalmayacak.
Şahit olursunuz değil mi?
O gün bence bu bilinçteydi herkes.
Yalnız bırakmayacak, destek olacak güçteydi.
Kadının destekçisi yine kadındı.
Özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkı, temel hak ve özgürlükler arasında önemli bir yer alır diyen Av. Servet Sarıca, “Özel hayatın gizliliğinin korunması, bu hayatın başkalarının gözleri önüne serilmemesi demektir. Kişinin özel hayatının, yalnız kendisi veya kendisinin bilmesini istediği kimseler tarafından bilinmesini isteme hakkı, kişinin temel haklarından biridir ve bu niteliği nedeniyle insan haklarına ilişkin beyanname, sözleşmelerde yer almış; demokratik ülkelerin mevzuatında açıkça belirlenen istisnalar dışında devlete, topluma ve diğer kişilere karşı korunmuştur. Kurul kararları da bu yöndedir. Son olarak kişi bu gizli çekimi cinsel amaçla yapmış olması halinde cinsel taciz suçundan da cezalandırılır” bilgisini de verdi.
***
Sokakta yürürken, kabinde elbise denerken, eğlenirken sürekli tedirgin olmak, arkamızı kollamak istemiyoruz!
Yine de mecburen:
Dikkat ‘sapık’ var!