Öfkeli bir toplum haline dönüştük…
‘Şiddet’ hakkında konuşurken hakları olduğunu beyan edenler var aramızda.
Mesela “Eskiden doktorlar bizi azarlardı, şimdi biz onları dövebiliyoruz” cümlesinde saklı zihniyet gibi!
Nedeni, yeri ve zamanı önemli değil.
Ortamına göre, hedefinde kim varsa!
Eskinin ayıp, ahlak dışı, günah kabul edilenleri, yapma etme denilenleri artık ortalığa saçılmış durumda.
Nasıl da ayrıştık; görüşte, terbiyede, akılda, mantıkta…
Açıklamalar çileden çıkarıyor ama cehalet en güçlü haliyle karşımızda.
Saldırdıkça, saldırıyor…
Bugün başınıza gelmedi diye yüz çevirdiğiniz gerçekler ya sizin de kapınızdaysa?
Yüzleşmeliyiz!
Tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybeden hastanın yakınları tarafından tehdit edilen doktorlar, sağlık çalışanları olduğuyla.
Çözüm olarak sadece ‘buradan biraz uzaklaş’ denilmesiyle yüzleşmeliyiz!
Onca sorunun içinden bu sefer bunu seçiyorum.
Bugün konumuz: Sağlıkta şiddet!
***
Bursa’da da kısa bir süre önce kalp ve damar cerrahisi alanında yaptığı ameliyatla tıp literatürüne giren Prof. Dr. Murat Biçer, evine giderken iki hasta yakınının saldırısına uğradı.
Ve daha yeni, bir doktor tanıdığım, ölen hastasının ailesi tarafından tehdit edildi.
İnsan, üzüntüsüyle nasıl baş edeceğini bilemiyor olabilir.
Bazen, hele ki ölüm genç yaşta geldiyse… Ölen kişinin ailesi tarafından katlanılması güç bir durum, kabul!
Ama sağlık çalışanlarına saldırmanın, tehdit etmenin altında bu acının olması mümkün değil…
Bunun doğasında, bilinçaltına yerleşmiş ‘şiddet dili’ olmalı.
Günlük hayatta yaşamıyor, savaşıyoruz.
Birbirimizle, arkadaşlarımızla, iş paydaşlarımızla, anne babamızla, akrabalarımızla…
Kıyasıya rekabet, birbirini yok etmeye odaklanmış ilişkiler, kin ve nefret var.
Sokak röportajları sırasında bir kadının söylemleri çok kınandı, gündem oldu. ‘Şiddetin her türlüsüne karşıyız’ diye meydanları dolduran kadınlar arasındaydı belki de daha önce.
Ama ne söyledi: “Eskiden doktorlar bizi azarlardı, şimdi biz doktor dövüyoruz!
Siyasetçilerin davranışları bu düşüncelere yön verirken, geldiğimiz noktada gelişmişliği, sistemlerin doğru kurgulanışını, muasır medeniyetler seviyesine gelişimizi mi görüyoruz sizce?
Suçlu olan, övünerek bu cümleyi kuran vatandaş değil!
***
‘Daha önceki yıllarda bu kadar sağlıkta şiddet haberleri görüyor muyduk? Son durum nedir?’ vb. sorularımı Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş’a yönelttim.
BTO Başkanı Kumaş:
“Yakın zamanda Bursa’da da bir meslektaşımıza saldırı oldu. Değerli bir öğretim üyesi arkadaşımızdı. Hekimin görevi, amacı hastaları iyileştirmek, onları hastalıklardan korumaktır. Doktorlar bu işi layıkıyla yapan insanlar. Buna rağmen hastalıkların doğasında olan komplikasyonlar var. Ne yapılırsa yapılsın hastalar hayatlarını kaybedebiliyor. Hekimlerin bundan sorumlu tutulması söz konusu olamaz. Bir hastanın sorunun çözülmesi için tüm gayretler gösteriliyor.
Eskiden böyle değildi.
‘Sağlıkta dönüşüm politikası’ ya da adına ne derseniz deyin. Öldürülen hekimlerin çoğu son yıllarda oldu. Böyle bir anlayış yerleşti. Buna politika sebep oldu. YouTube kanalında yayınlanan videoda biri ‘doktor dövme özgürlüğümüz var’ diyor. Bu video hakkında Bursa Tabip Odası olarak suç duyurusunda bulunduk. Sağlıkta sorun çözmek yerine bu zihniyet yerleştirildi. İktidar tarafından hekim hedef gösterildi. Bu işin çözümü hekimi korumaktır!
Şiddetin yaptırımlarla caydırıcı hale getirilmesi lâzım. Sağlık çalışanına bırakın şiddeti, hakaret bile edemezsin. Artık tehditler yüzünden kimisi şehrini, kimisi mesleğini bırakıyor.
Çarpıcı bir gerçeği paylaşayım sizinle. Yurt dışına gitmek için doktorlar Tabip Odası’ndan ‘İyi Hal Belgesi’ alıyorlar. Türkiye’de 2022 yılında bu sayı 2 bin 685 iken 2023’ün ilk 4 ayında 800!
Branş seçiminde cerrahlık istemiyor artık öğrenciler. Başımıza dert olur düşüncesiyle hayati branşlardan kaçıyorlar. Yakında doktor bulmakta büyük sıkıntı yaşayacağız. Bu olay artık kansere dönüştü.
Daha iyi bir şey konuşamaz olduk!”
***
Evet!
Bunları konuşuyor olmak çok can sıkıcı ve bıkkınlık verici…
Ayrıca geleceğimiz için umutsuzluğa iten bir gündem.
Tüm bu sıkıntıların geçmesi ümidiyle…