Geçim derdi gözümüzde büyüdükçe büyüyor; ‘ekonomi asla düzelmeyecek’ inancı hızla yayılıyor.
Göklerden gelen bir emir değil hâlbuki.
Yönetilmesi mümkün, doğru politikalarla zaman alsa bile illaki rayına girebilir.
Ama öyle bir algı oluşturuldu ki; işimiz Allah’a kaldı.
Fakirliği, enflasyonu, emeklilerin-asgari ücretlilerin durumunu kader zannedenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
İnanç, zor zamanlarda kuşandığımız en önemli silah.
Çünkü toplumun sesi olabilecek kişi -ya da kişiler- bulunamıyor.
Siyasilere duyulan güven de azalıyor.
Geriye kadere boyun eğmek kalıyor…
Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde muhalefet partilerinden çeşitli açıklamalar gelmişti.
“30 bin liranın altında maaşı kabul etmiyoruz” ifadesi kullanılmıştı.
O zaman ‘bu da unutulur, herkes köşesine çekilir, olan emekçiye olur’ demiştim.
Nitekim durağan bir döneme geçiş yaptık.
Ta ki pazar günü Bursa’da düzenlenen mitinge kadar…
***
Bursa Fomara Meydanı'nda binlerce kişi yaşam şartlarının ağırlaşmasına tepki göstermek adına bir araya geldi.
CHP Bursa İl Başkanlığı ve Bursa Halk Dayanışması'nın düzenlediği mitinge İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Hasan Öztürk, Kayıhan Pala, Orhan Sarıbal, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, sendikalar, sivil toplum kuruluşları, Bursa Barosu da katıldı.
Siyaset, toplumla güçlü iletişim temeline dayalı.
Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş her konuşmasında dikkat çekmeyi başarıyor; vatandaşlar da Yeşiltaş’ı iletişim gücü sayesinde kendilerine daha yakın görüyor.
Konuşmasından bazı kesitler ise şöyle:
“Türkiye, tarihindeki en büyük yoksullaştırma sürecinin içerisinden geçiyor. Resmi enflasyonunun yüzde 44, gerçek enflasyonun yüzde 84 olduğu ülkemizde, asgari ücretliye yüzde 30 zam reva görülmüş, insanlarımız açlığa mahkûm edilmiştir…
Arkadaşlar şunu hiçbir zaman unutmayın:
Patronlar sizlere ekmek vermiyor.
Sizler patronlara ekmek veriyorsunuz!
Onların zenginliklerini yaratanlar sizlersiniz.
Ancak, gece gündüz çalışıp üretim rekorları kıran, ağır vergiler altında ezilen halkımız her geçen gün daha da yoksullaşırken, sermaye sınıfı tek kuruş vergi ödemiyor ve zenginliğine zenginlik katıyor.
Türkiye, yoksullar için bir vergi cehennemi, yandaşlar için bir vergi cennetine dönüşmüştür.
Verginin yüzde 89’unun yoksul halktan, yüzde 11’inin zenginlerden toplandığı bir ortamda, şunu açıkça ortaya koymak gerekir.
Bu ülkenin gerçek vergi şampiyonu; vergi borçları silinen, teşvikler ile ihya edilen, kamu malları kendilerine peşkeş çekilen yandaşlar değil, bu ülkenin onurlu halkıdır. Bugün buraya taleplerimizi haykırmak için geldik.
Emekliye, işçiye ve memura insanca bir hayatı mümkün kılabilecek bir ücret verilsin, vergi yükü halkın sırtından alınsın demek için, adaletli bir düzen sağlansın demek için geldik…”
***
Her gün zam haberleri görmekten; ‘Bugün nasıl bir vergi ile karşılaşacağız?’ diye düşünmekten tükendik, doğru.
Ancak suçlu gösterilen iktidar partisine verilmesi gereken tepkiyi ana muhalefet partisinin genel merkezinden bekliyoruz.
Tabii ki yerelde güçlü bir CHP, taşların yeniden dağıtılmasını sağlar ama bireysel başarılar partilerin yanlış politikalarını telafi edemiyor.
“Mevcut siyasi iktidar, artık Türkiye’yi yönetme becerisini tamamen kaybetmiştir. Bu ülkede, kaynağını iktidardan alan hiçbir iyi gelişme yaşanmamaktadır. Bunun için, mevcut iktidarın görevde kaldığı her saniye, bu ülke için ziyandır” ifadelerini de kullanan Yeşiltaş;
“Biz bundan sonra bu kişilere rağmen, omuz omuza, yürek yüreğe mücadele verip, bu güzel vatanı layık olduğu yere getireceğiz. Çünkü bizler, hırsızlığın alıp başını gittiği, çocukları ve gençleri umutsuz, kadınları korku içinde yaşayan, emekçisi sömürülen, kentleri yoksullukla boğuşan bir düzeni asla hak etmiyoruz” dedi.
***
Hemen aklımıza ‘erken seçim’ geldi.
Olup, olmayacağı muamma ancak benim takıldığım nokta:
Amaç halkı feraha kavuşturmak olmayacaksa; bugün seçim olsa ne değişecek?
Ana fikir:
‘Ekonomi’ kelimesi adeta bir şiir…
Hatta dillerden düşmeyen bir şarkı…