Eskiden okula giderken ağır sırt çantası altında ezilirdim.
Taşıdığım kitap, defter, sözlük küçücük bedenime ciddi yük olurdu.
Bana özel miydi bu durum?
Anne ve babamın sürekli “Bu çanta ağır, kitapların hepsi okulda lazım mı?” diye kızdıklarını çok net hatırlıyorum.
Kusurlu hareketler arasında tek yaptığım bu değildi.
Ders çalışırken eğik durmam ‘kambur olacaksın!” uyarılarını almama sebep olurdu.
Tanıdık geliyor mu saydıklarım sizlere?
Sanıyorum iş hayatıyla devam eden süreçte, masa başı çalışmalarda da aynı hataları sürdürdüm.
Sonra ne mi oldu?
Boyun şişliği ve buna bağlı ağrılar…
Yatınca uyutmayan, otururken can acıtan büyük bir dert.
Halbuki ergonomi şartlarına uysaydım ilerleyen yaşlarda boyun fıtığı olma ihtimalim bu kadar güçlenmezdi!
Belki gündelik hayatta önemsemiyor, ‘aman geçer’ diyoruz ama istatistikler böyle söylemiyor.
15 yaş ve üstü bireylerde görülen hastalık türleri incelendiğinde TÜİK 2000 yılı verilerine göre; bel bölgesi problemleri yüzde 29,7 ile ilk sırada yer alıyor.
Bunu yüzde 20,5 ile boyun bölgesi problemleri izliyor.
Toplum olarak ağrılarla boğuşurken aynı anda iş yerlerinde devamsızlık, rapor kullanımı artıyor ve iş gücü kaybı yaşanıyor.
Önüne geçmek için ise ihtiyacımız olan şey: Ergonomi!
Öncelikle tanımını paylaşacağım.
İnsanın davranışsal ve biyolojik özelliklerini inceleyerek bunlara uygun yaşama ve çalışma ortamları yaratmayı amaçlayan bilim dalı!
Bedenin ölçüleri, insanın iç ve dış uyaranlara yanıtı (biyomekanik), iş ve çevre fizyolojisi, kullanıma uygun araç gereç tasarımı bu bilimin ilgi alanına girmektedir.
Amaç ise; kaza ve yaralanmaları önlemek, yorgunluğu ve vücudun aşırı kullanımını, işe devamsızlığı, zaman kaybını, kaza ve rahatsızlıklara bağlı tazminatları en alt düzeye indirmek; verimliliği, kaliteyi, güvenliği, konforu ve üretkenliği en üst düzeye çıkarmaktır.
Günümüzde çalışanların meslek hastalıklarından korunabilmesi ergonomi ilkeleri ışığında olabilmektedir.
Lüks değil, gerekliliktir!
Bu bilgileri pekiştirebilmek adına, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Levent Yazmalar ile görüştüm.
Öğrendiklerimi sizlerle soru-cevap şeklinde paylaşmak istiyorum. Çünkü yorum katarak, önemli noktaları kaçırma endişesi yaşıyorum!
Ergonomi ne demektir? Neden önemlidir?
Kitabi bilgi dışında sizden de bir tanım almak istiyorum.
Günlük hayatta ve özellikle iş ortamında çevresel faktörler ve kişisel özellikler önemsenmeyince sorunlar çıkar.
Ergonomi:
Bir koruyucu hekimliktir.
Hastalık oluşmadan engellemektir.
Kişinin fiziksel özellikleri göz önüne alınarak, çevre ve ortam düzenlenmesi ile; oluşabilecek bel, boyun ağrıları ve birtakım hastalıkların önüne geçilmesidir. Sakatlayıcı durumları düzeltmek için tasarımları yapan bilimin adıdır. Son dönemde dünya çapında dernekler bu alanda çalışmalar yapıyor.
Kötü çalışma koşullardan uzak durmak gerekir.
Uygun olmayan çalışma ortamlarında karşımıza çıkabilecek rahatsızlıklar ve bunların sebepleri nelerdir? Nasıl önlem alınabilir?
Boyun, bel, el ve dirsek ağrıları, tenisçi dirseği, karpal tünel sendromu, tetik parmak gibi durumlarla karşılaşılabilir. Her ağrı farklı olabilir. Muayene ile neyin, ne olduğu uzman tarafından belirlenmelidir.
İş ortamında en büyük sıkıntı genellikle fazla yüke maruz kalmaktır. Tekrarlayıcı hareketler, soğuk ortam, kötü duruş pozisyonları, titreşim ve yanlış ışıklandırma da karşılaşılan diğer sorunlar.
Yapılan iş, bu saydığımız maddeleri içeriyorsa, sonucunda ağrılar tetiklenir ve meslek hastalığı olur.
Eğitim çok önemli.
Herkes yapısal olarak farklı. Hem kişiyi hem işvereni eğitmek gerek.
Uygun çevre düzenlemesi şart. Ağır yükler taşınırken işveren bir araç sağlayabilir, paketler vücuda yakın bir şekilde, parça parça taşınabilir.
Ağır işlerde çalışanlar kadar masa başı çalışanlarda da bu tarz meslek hastalıkları oluşuyor. Bu konu hakkında bilgi verir misiniz? Nelere dikkat edilmeli?
Masa başı çalışmanın sonucu meslek hastalığı, boyun ağrısıdır. Bele binen yükü hafifletmek ve ağrıları en aza indirebilmek için en önemlisi sandalye seçimidir. Beş ayaklı, rahat hareket eden, bel desteği ve kolçakları olan sandalyeler tercih edilmeli. Otururken ayak kesinlikle arkaya gitmemeli yoksa bacak damarları eziliyor ve ciddi sonuçlara yol açıyor. Masa geniş olmalı. Mouse ve klavye bize yakın, aralarındaki mesafe ise az olmalı. Eller sert yere gelmemeli, o zaman sinir sıkışması oluyor. Bilgisayarla aramızda en az 50 cm olması gerekli.
Işıklandırma da gözümüzü yormamalı. Ne çok aydınlık ne çok loş olmamalı. Kısacası, masanın içinde rahatça hareket edebilmeliyiz!
Boyun ve bel fıtığı tedavisinde çare ameliyat mıdır?
En son çare ameliyattır.
Fizik tedavi, ilaç ve enjeksiyon ile fayda görülemezse cerrahi müdahale yapılıyor.
Kas sistemi ağrılarında, ergonomiye dikkat edilmediği takdirde uzun süreli ilaç tedavisi kullanmak zorunda kalıyoruz. Bu da böbreğe, mideye zarar verebiliyor.
Konunun ne kadar önemli olduğu burada ortaya çıkıyor.
Ameliyattan sonra da ergonomiye uymak zorundasınız.
‘İyileştim, dikkat etmeme gerek kalmadı’ gibi bir şey yok.
Uyum ve devamlılık şart!
Son bir uzman tavsiyesi:
En iyi koltukta bile uzun süre oturmak, bele çok yük bindirir.
Sabit pozisyonu engellemek adına saatte bir kalkıp tur atın.
Seyahatlerde de molalar verin.
***
Kendinizi gözlemleyin.
Nasıl duruyorsanız, vücut ona göre şekilleniyor, eğriliyor.
Görmezden gelebileceğimiz bir şey değil.
Günün harareti, çalışmanın stresi belki hissettirmiyor ama ağrılar başlayınca durmak bilmiyor.
Araştırın ve gerekiyorsa işverenden 'ergonomi’ talep edin!