Aralık ayı demek BursaFotoFest demek!
12’sinde kapılarını Tayyare Kültür Merkezi’nde açan festivalin teması:
Kırılma Zamanı.
Daha önce de bahsetmiştim ama bir kez daha değinmek istiyorum.
Küratörleri Gülbin Özdamar Akarçay ve Özcan Yurdalan temayı şöyle açıklıyor:
“Bugün içinde yaşadığımız dünyada tanıklık ettiğimiz şey, değişimin ve dönüşümün tam ortasında bir kırılma durumunu işaret ediyor.
Zaman yalnızca düz biçimde ilerlemiyor; çatlıyor, sarsılıyor, kesintiye uğruyor. Tüm canlı ve cansızlar âlemi, bireyler, toplumlar, imgeler, hakikat ve adalet bu kırılganlıkta savrulurken bazı sesler kısılıyor, bazı yüzler silikleşiyor, bazı hikâyeler unutuluyor…
İşte tam da bu anda fotoğraf beliriyor!”
***
Bu kişiler sanatçı oldukları için böyle hissediyor ve aktarıyor olabilir.
Belki de ‘bizi ilgilendirmiyor’ da diyebilirsiniz.
Ancak hepimiz birer tüketiciyiz; sanatı da tüketen taraftayız.
Ve ben festivalin her bir karesini keyifle tüketiyorum; anlamlandırıyor, hayal dünyamda konumlandırıyorum…
Gariptir ki açılışından itibaren fotoğraf meraklıları sergilere akın ederken etkinliklerden hiç haberi olmayanlar da var.
İlgi alanıyla bağlantılı olduğunu kabul etmekle birlikte yanından gelip geçerken göz ucuyla dahi olsa bakmayanlar bana ilginç geliyor.
Sanki görmemek için özel bir çaba sarf ediliyor.
Zira FotoFest sokağa taşmış durumda; ister istemez bir sanatçının eseriyle karşılaşabilirsiniz.
Cumhuriyet Caddesi’nde, Tayyare Kültür Merkezi’nin yanında açık alanda saat sınırlaması olmadan pek çok kare sergileniyor.
Beğeneceğinize dair söz veremem ama muhakkak içinde sizi çeken, ruhunuza dokunan fotoğraf olacaktır.
Yeter ki bakmayı, hissetmeyi bilin!

Bu mottoyla önce Tayyare Kültür Merkezi’ndeki sergileri sonra da açık alandakileri ziyaret ettim.
Durmuş Bahar’ın, ‘Sıfır Noktası: Zamansız Yolculuk’ isimli eserleri için açıklama şöyle:
“İzleyici algının büküldüğü, mantığın askıya alındığı bir evrene davet ediliyor. Sanatçının gerçek ve gerçeküstü arasındaki o ince çizgiyi yırtıp attığı, zamansal ve mekânsal normların kalıcı olarak bozulduğu bir başlangıç anıdır sıfır noktası.
Bahar, dijital kolaj tekniği ve hibrit sanat süreçlerine entegre ettiği yapay zekâ ile katmanlı, sürreal kurgular inşa ediyor…
Bu yalnızca bir sergi değil; dijital sanatın geleceğine ve hayal gücünün sınırsızlığına dair güçlü bir manifestodur!”
Hepsini tek tek inceledim; bazıları kabul etmese de yapay zekâ ve dijital dünya başka bir kapı araladı, çok beğendim.
Bir diğeri ise Forough Alei’nin ‘Kadınlar Lider Olduğunda; Çürümüş Bir Toplumun Dökülüşü’.
Dünyanın yaşadığı siyasi çalkantılara değinilerek hazırlanmış sergide yine etkileyici kareler mevcut.
Görmenizi tavsiye ederim.
***
Açık alanda ise takılı kaldığım bir kare vardı.
Fotoğraf Sanatçısı Salih Kuş’a ait bu fotoğrafı sosyal medya hesaplarımda da paylaştım.
Az önce vurguladığım ‘bir kare sizi çeker’ ifadesi tam da böyle bir şey.
Elbette kendi anlam dünyamda eğip büktüm ama aktarmak istediğini sanatçıya sormazsam olmazdı.
Mudanya sahilinde çekilen fotoğraf için Kuş:
“Kuşları net yakalayabilmek için birkaç çekim denemesi yaptım; onun dışında bir kurgu yok.
‘Seren’ -karenin başrolü- fırsat buldukça annesiyle deniz kenarına gidip, denizi izliyor. Bununla ilgili birkaç seri fotoğraf da mevcut. Bana hissettirdiği ise insanın her ne kadar fiziksel engeli olsa da ruhunun özgür olduğu! Bu özgürlüğü kuşlar vesilesiyle görsel olarak yansıtmak istedim. Seren’in hayata dair umutlarını benim gibi sizin de görmeniz temennisiyle…”

12 Ocak’a kadar vaktiniz var.
Festival kapsamında organize edilen etkinlikleri buradan aktarmam mümkün değil; bir kitapçık edinebilir ya da internet sayfasından takip edebilirsiniz.
Kapanışında da görüş bildirmekten mutluluk duyacağım.
Fotoğrafların kıymetini bilmeniz umuduyla…