Sağlıkta şiddetin artışı, doktorların yurt dışına göçünü tetikliyor. Şiddeti tetikleyen unsurun hedef gösterilmeleri olduğunu ifade eden Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, “Hastanın hayal kırıklığı bizim suçumuz değil” dedi. Suçlamak yerine sistemin sorgulanması gerekliliğini vurgulayarak herkesi uyardı: “Geleceğimiz gidiyor…”

‘Sağlıkta Şiddete Hayır’ sloganı her geçen gün daha yüksek sesle söyleniyor. Buna gerek duyuluyor olması çok üzücü. En son bizim bildiğimiz, kamuya yansıyan olay, Bursa Şehri Hastanesi’nde yaşandı. Doktor hasta yakını tarafından darp edildi ve sağlık çalışanlarının birliği, sosyal medyanın gücü ile suçlu tutuklandı. Ancak bilmediğimiz çok sayıda buna benzer vaka olduğu söyleniyor. Hastanelerde bulunan “Sözel veya fiziksel şiddete uğrayan sağlık personelinin hizmetten çekilme hakkı vardır. Sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlar yargılanmak üzere emniyete ve savcılığa bildirilecektir”uyarı levhasına her seferinde gözüm takılıyor. Bu size de utanç verici gelmiyor mu?
Amacı insanları uyarmak olmakla birlikte acaba bu şiddet haberlerinin yayınlanması yanlış sonuçlar mı doğuruyor? Özellikle buna kalkışanların cezalandırılmaması, bazılarının, “Artık doktor dövebiliyoruz” demesine yol açıyor. Bu gelişmelerden yola çıkarak sağlık çalışanlarına gösterilen bu öfkenin sebebini, önleme yollarını, sistemdeki aksaklıkları Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş ile konuştuk. Yurt dışına gitmeyi tercih eden doktorlara, aylarca randevu bulamayan hastalara, uyuz salgınına ve 2024 yılının salgın hastalıklar yılı olacağı söylemine de değindik. Başkan L. Tufan Kumaş, “Hastanın hayal kırıklığı bizim suçumuz değil!” vurgusu yaptı!
VERİLERE ULAŞAMIYORUZ!
Sağlıkta şiddet olayları artıyor mu? Yoksa sosyal medyada ve haberlerde görünürlüğü arttığı için mi böyle algılıyoruz?
Şiddet vakalarının arttığını ‘Beyaz Kod’ olarak geçen ihbarlardan anlıyoruz. Tabii bu verilere ulaşabildiğimiz kadar yorum yapabiliyoruz. Türk Tabipleri Birliği, Sağlık Bakanlığı’ndan bu verileri istiyor ama alamıyor. Bunu gizlemenin ne anlamı var? Biz elimizdeki veriyi şeffaf bir şekilde paylaşıyoruz. Son yıllarda binlerce Beyaz Kod uyarısından bahsediliyor. Bunu da açılan davalar sonucu öğreniyoruz. 2022 yılı için 6 aylık dönemde 10 bin civarı bildirim mevcut. Veri dışında tanık olduğumuz olaylar da çoğaldı.

“Burada bir parantez açarak Başkan L. Tufan Kumaş’ın paylaştığı istatistiklere yer vermek istiyorum. 2002’den 2022’ye kadar hastanelerde yatak sayısı yüzde 47 artmış. Ancak 2002 yılında yatakların yüzde 94’ü kamu hastanelerinde, yüzde 6’sı özel hastanelerdeyken; 2022 yılında kamuda oran yüzde 79’a düşüyor, özelde yüzde 21’e yükseliyor. 2022’de hastaların yüzde 15’i özele başvurmuş. Yani yüzde 85 kamuda tedavi olabilmek için bekliyor. MR sayısı şu an kamuda 379, özelde 480. Diğer pek çok verinin dağılımı da bu şekilde. Sağlık hizmetlerinin özelleştiğini görüyoruz!”
HEDEF GÖSTERİLİYORUZ
Hastaneler yapılıyor, teknoloji gelişiyor ama insanlık mı kaybediliyor? Sağlık sisteminin bunlara bağlı olarak daha da iyi olması gerekirken, neden işler terse döndü?
Paylaştığım veriler ışığında ortada bir gerçek var. Hastalar kamudan hizmet almayı umuyor. Devlet buna göre hizmet vermeli. Bu cihazlar tek başına hastaya tanı koyup, tedavi edemez. Hekim gerekir. Kritik branşlarda özeldeki hekim sayısı kamudakinden daha fazla! Özellikle nitelikten bahsediyorum. Vatandaşın karşısında hizmet verecek donanım ve hekim kadrosu yok. Randevu bulabilmek için aylarca bekleniyor. Hekimin sizinle konuşmaya fırsatı yok. Hayal kırıklığına uğruyor, öfkenizi doktora yöneltiyorsunuz. Meslektaşımın yorgunluğu, tükenmişliği yüzüne yansıyor. Onun o tavrı da hastada haklılık yaratıyor. ‘Bana yan baktı, sert konuştu vb.’ bahane oluşuyor. Olay sadece bu da değil. Sağlığı yönetemeyenler, hekimleri hedef gösteriyor. Sonra da şiddet artıyor. Ama hastaların hayal kırıklığı bizim suçumuz değil!
İZİN Mİ VERİLİYOR?
Peki, yaptırımları yeterli buluyor musunuz? Cezaların yetersizliği nelere yol açıyor?
Şiddet, hiçbir yerde, hiçbir zaman, hiçbir bahaneyle kabul edilemez! Bunun bir yaptırımı olmalı. Şiddet uygulayan cezalandırılmalı. Var mı? Yok! Bireysel olgularda sosyal medyada tepki olunca tutuklamaları görüyoruz ama çoğu kişi serbest bırakılıyor. Hekime şiddet, bireysel husumet değildir. Şiddete uğrayan doktorun sadece fiziki değil psikolojik olarak da travması var. Bir süre iş yapamıyor. Hastalar bu hizmetten mahrum kalıyor. Sadece hekime değil, diğer tüm hastaların sağlık alma hakkına da şiddet uygulanmış oluyor. Bu kamusal suç. Bir engelleme yoksa o zaman doğal olarak buna izin verildiğini düşünüyoruz. Şiddet bunlardan ötürü var. Hekim hedef gösteriliyor!

CİDDİ CEZALAR GELMELİ
Haberlerde şiddeti dile getirdikçe acaba teşvik mi ediyoruz? Sonucuna bakıyorlar, cezası da yok. İnsanların aklına şiddeti medya mı işliyor?
Biz bir çağrı yaptık şiddet olayından sonra. Acil bakım ve yoğun bakım dışındaki branşlarda iş bırakıldı. Benim arkadaşıma saldıracaklar ben hasta bakmaya devam edeceğim. Nasıl olacak? Ama hastalar bizimle empati kurmuyor. ‘Doktorlar bizi ne hale getirdi?’ diyorlar. Her türlü biz suçlu oluyoruz. Şiddetin görünüyor olması sıradanlaşmaya neden oluyor olabilir. Özellikle yaptırım olmaması kötü örnek oluşturabilir. Bunu engellemenin yolu da tabii ki ciddi cezalar getirilmesi. Bunlar da haberleştirilirse o zaman işe yarar.

GELECEĞİMİZ GİDİYOR!
Hekimlerin yurt dışına gitmeleri hakkında ne düşünüyorsunuz? Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın durumu izah ederken yaptığı para sayma işareti, doktor camiasını ayağa kaldırmıştı. Siz neler söylemek istersiniz?
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın dediği gibi para nedeniyle gitmiyor hekimler. İşini yapamamaktan tükendikleri için gidiyorlar. Olanağını bulan kamudan özele geçiyor. Muayenehane açıyor ya da ülkesini terk ediyor. Vatandaş sisteme kızsın, hekime değil. Desinler ki, ‘İşleri düzeltin biz de hekimden gereken hizmeti alalım.’ Gidenler yetişmiş, nitelikli doktorlar. Ülke bunları kaybediyor ama vatandaş geleceğini kaybettiğini fark etmiyor. Doktorlar ülkeden gidebilmek için iyi hal belgesi istiyorlar. Bu belgelerden gidilen ülkelere ilişkin verilere ulaşabiliyoruz. Ve çok artış var. Çocuk cerrahisinde yüzde 60 boşalma var. Yarın bir gün kadın doğum uzmanı, genel cerrah bulunamayacak.

Sağlık sisteminde sorunlar yaşanırken, 2024 yılının salgınlarla anılacağı iddiası mevcut. Şu anda grip, nezle, soğuk algınlığı ve COVID-19 birbirine karışmış durumda. Ayrıca bu modern çağda ‘uyuz salgını başladı’ söylemi de tedirgin ediyor. Ayrıntıları Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş’tan öğrendim.
KEHANETE GEREK YOK
‘2024, hastalıklar yılı olacak’ deniyor? Öngörüleriniz neler ve pandeminin son durumu nedir?
Kehanette bulunmak doğru değil, gerek yok. Olabilir, olmayabilir. Dünya tarihinde çok büyük salgınlar olmuş; İspanyol gribi gibi… Salgın hastalıklar her zaman doğanın bir gerçeği. Pandemi bunu bize gösterdi. Buradan dersler çıkarılmalı. Sağlık alt yapısının güçlü olması lazım. Veri toplama, analiz etme ve önlem alma yeteneğinizin güçlü olması lazım. Pandemide kötü bir sınav verdiğimizi söyleyebilirim. Ders çıkarmak lazım. Aşı ile ilgili sıkıntılar var. Aşıya karşı oluşan önyargı nereden çıktı? Bağışıklığı güçlendiren tek şey aşı! Hepimizin kafasında sorular oluştu. Genç erişkin erkeklerde bazı kalp iltihapları görüldü ama ölümle sonuçlanmadığı tespit edildi. İlaçların da yan etkileri var. İçmemizi gerektiren bir hastalığımız varsa ne yapacağız? Mevsim, hastalıkları tetikliyor. Okullar açık, insanlar kapalı ortamlarda. Grip nezle vb. vardı. Şimdi buna Covid-19 eklendi. Test yapılmadığı için ne kadarı Covid ne kadarı grip bilmiyoruz. Test yapabilecek altyapımız var ama bunun da bir politika olduğunu düşünüyorum.

TEDAVİSİ ZORLUYOR
Uyuz hastalığı gerçekten bir salgına dönüştü mü? Vaka artışlarının sebebi nedir?
Çok arttı. Bize verileri verecek olan biraz önce de söylediğim gibi: Bakanlık. Biz veriler dışında, hekimlerin olguyla karşılaşma sıklığından anlıyoruz durumu. Kamuda ve özelde çalışan dermatologlara sordum. “Uyuz arttı, uyuz vakalarını hiç görmezdik” diyorlar. Hemen belirteyim, göçmenler gelmeden önce de uyuz vardı. Doğrudan bağlamamız doğru olmaz. Bir ayrıntı daha; hayvanlardan bulaşmıyor! Bu, ciltte yaşayan bir parazit, hareket ederek kaşıntıya neden oluyor. Sıcakta daha hareketleniyor. Bulaşması için uzun süreli temas gerekiyor. Ortak kullanılan malzemelerden bulaşabiliyor. Uyuz olan birisinin kıyafetlerini giyerseniz size bulaşır. Aynı aile içinde, belki okullarda çocuklar arasında temas bulaşmayı tetikleyebilir. Fabrikalarda ortak malzemeler kullanılabiliyor, tulum gibi. Tedavisi de kolay değil. Bir ilaç süreceksin, şu kadar saat kalacak, kıyafetlerini kaynatacaksın, ütüleyeceksin… Bunların hepsini uyguluyor olmanız lazım. Bunu sadece hasta olan değil tüm ailenin uyguluyor, tedaviye uyum gösteriyor olması gerekiyor!
