Hava Durumu

Her yolculuk ‘Merhaba’ ile başlar...

Yazının Giriş Tarihi: 18.02.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.02.2025 00:05

Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları en çok merak edilen şirketi BURULAŞ, dün 27. yaşını kutladı.

Ana bina bakım atölyesinde düzenlenen etkinliğe tabii ki ev sahibi olan BURULAŞ çalışanları yoğun ilgi gösterirken, protokolde hem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey hem de geçmiş dönem belediye başkanlarından Erdem Saker ve Recep Altepe de vardı.

Çalıştığın yere aidiyet duymak önemli; bunu sağlamak ise kurumların görevi.

BURULAŞ’ın havasında bu kokuyu aldık çünkü ilk sözler çalışanlara aitti.

Sonra elbette kürsüye BURULAŞ Genel Müdürü Fahrettin Beşli çıktı.

Yapılmış pek çok güzel iş olduğunu vurguladı ve Bursa’nın toplu taşımacılıktaki yolculuğundan bahsetti:

“27 yıl önce Bursa’daki dolmuş, minibüs ve otobüsten oluşan toplu taşımacılığın daha yüksek kapasiteye, daha nitelikli, güvenli ve verimli bir seviyeye taşınması amacıyla BURULAŞ kuruldu.

Kuruluşundan 4 yıl sonra BURSARAY’ın 17 kilometre hat üzerinde 17 istasyonda 48 araçla hizmete başladı. Bugün aynı Bursaray 40 kilometre hat üzerinde 40 istasyonda 138’i tren, 23’ü tramvay olmak üzere toplam 161 araçla hizmet veriyor. Yılda 330 milyon yolcu taşınıyor!”

***

330 milyon rakamı Bursa’nın gelmiş olduğu durum hakkında da bize ipucu veriyor.

Ne kadar fazla hat, araç, alternatif konursa konsun bitmeyen bir kalabalık, keşmekeş insanın ömrünü kısaltıyor.

Yolcular kadar sürücüler de bu kalabalıktan nasibini alıyor, stres altında sabahtan akşama kadar araç kullanıyor.

Tam bu noktada Beşli; Başkan Bozbey’in insan odaklı felsefesiyle tüm Bursa’yı gülümsetme iddiasına atıf yaparak; ‘Önce iş görenlerin gülümsemesini önemsedik, önceliği buna verdik’ dedi -Etkinliğe katılan çalışanların yoğun alkışları sanıyorum bu çalışmaların işe yaradığını gösteriyor.- ve ekledi:

“Biz Bursalıların güne başladığı ilk dakikada karşısına çıkan Büyükşehir Belediyesi temsilcileriyiz. Günün huzurlu geçmesine vesile olduğumuzun farkındayız. Her yolculuk ‘merhaba’ ile başlar.”

***

Bu arada şunu belirtmek isterim ki; trafik sorununun çözümü olarak gösterilen toplu taşımacılık için önyargı çok.

Tanıdığım çoğu kişi özel aracından feragat edip de otobüs ya da metro kullanmak istemiyor:

“Arabamda dakikalarca yolda beklerim ama insanların arasında ezilerek yolculuk edemem” diyor.

Keşke şehirlerin ‘kapasitesi doldu’ uyarı butonu olsa da kullansak!

*****************************************************************

Hizmet mi sömürü sektörü mü?

Türkiye’de GSYH’ye katkısı yüzde 70 olan hizmet sektörüne dair bir vaka aktarmak istiyorum.

Ülkenin alışkanlıkları popüler kültürle şekillenirken hafta sonu, kahve zincirlerinde yine bitmeyen kuyruklar oluştu.

Onlardan birini gözlemlerken ben, bir baba elinde biberonla çıkageldi.

Bebeğine süt hazırlamış ancak sıcak geldiği için biraz soğutulmasını talep etti.

Tezgâhın öteki yakasında tuhaf tavırlar sergileyen çalışanlar, ‘biz ne yapabiliriz?’ der gibi baktı.

Baba, ‘Karton bardakta soğuk su ya da buz alsam olur, gerisini ben hallederim’ dedi.

Çalışan, ‘Yok, olmaz’ tepkisini verince ben dahil birkaç kişi gayriihtiyari ‘neden?’ diye sorduk.

Ücretli olabileceği de aklımıza geldi; zaten baba da ‘ben ödeme yapayım hemen’ diye atıldı.

Yine de olmadı, olamadı.

Çünkü yasakmış, karton bardak verilemezmiş.

Çevreyi korumakla ilgili mi?

Anlayamadım.

Eskiden olsa eminim ki seferberlik ilan edilir, sorun çözülürdü.

Çareyi marketin donmuş ürünler dolabında bulmak üzere yola koyulan baba bağırarak gitti:

“Her şey bozuldu artık, dünya para ödüyor yine de hizmet alamıyoruz!”

***

Şüphesiz kaotik çalışma ortamlarında doğru düşünmek ve tepki vermek kolay olmuyor.

‘Yasak’ diyen çalışan, bu olaydan önce şefinden herkesin önünde azar işitmişti.

İşe yeni başlamış olsa gerek, eli ayağına dolanıyordu.

Hani şu cümleyi kolaylıkla kullanıyorlar ya:

‘Gençler iş beğenmiyor’ diye.

Maddi ihtiyacı olmayan hiç kimse bu şartlar altında çalışmaz eleştirisi az kalıyor, gençler aç kalma uğruna bu eziyete boyun eğmiyor.

İşte size hizmet sektörü.

Ya da sömürü sektörü mü demeliyim?

Bu eziyet altında bir de müşteriye güler yüz gösterme zorunluluğu kıvrak zekânın tamamen yok olmasına yol açıyor.

Bir karton bardağa bile ulaşamayan tüketiciler ise; bugün söyleniyor, yarın yine şikâyetçi oldukları markalardan alışverişe devam ediyor.

Çünkü kapitalizme bağlı popüler kültür böyle buyuruyor.

İyi ya da kötü, bozuk ya da çirkin…

Alacaksın, giyeceksin, yiyeceksin, yapacaksın…

Bu bir çılgınlık, çıldırmışlık hâli!

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.