Hava Durumu

Hükümranlık ne zaman yıkılacak?

Yazının Giriş Tarihi: 12.02.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.02.2025 00:05

Kadınların iş hayatında maruz kaldığı mobbing konusu yeni değil.

Toplantılarda, seminer ya da eğitimlerde ne zaman bahsi açılsa; ‘of, sıkıldık’ diyenler oluyor.

Madem bu kadar iyi anlaşıldı, neden hâlâ devam ediyor?

En acınası olan da kullanılan bazı ifadeler için uyarılarda bulunulduğunda:

‘İyi de bu cinsiyetçi bir yaklaşım değil, bu toplumsal alışkanlığımız, kalıplaşmış deyimimiz’ savunması yapılması.

Bulunduğu ortama uyum sağlamak zorunda kalarak yavaş yavaş aslını unutan kadınlar bu sefer de ‘dişil enerjini kaybetmişsin!’ ihtarıyla karşılaşıyor.

O halde tüm dertli kadınlar adına ben bir çıkış yapayım:

Yeter!

***

Geçen gün İzmir’de tanıdıklarımla sohbet ederken bir şekilde mevzu yine çalışma hayatına geldi.

Bursa ile maaş kıyaslamasına başladık.

Kendisi de bir işveren olan tanıdığım, Bursa piyasası hakkında duyduklarına inanamadı.

Ben her şeyi zihnimde normalleştirdiğim için Türkiye genelinde durum aynı zannediyordum ama asgari ücretin- yaygın ücrete dönüştüğü gerçeği henüz Ege’nin İncisi’ne yayılmamış.

İşte İzmirli bir işverenden durum analizi:

“Benim pek çok sektörde tanıdığım var. Hiç senin anlattığın gibi ‘on yıl tecrübesi de olsa asgari ücret veririm’ diyenine rastlamadım. Kendi çalışanım yemek ücretini de hesaba katarsak asgarinin iki katı maaş alıyor.

Üstelik o da şikâyetçi, daha iyi şartlar bekliyor:

‘Ben değerliyim, yaşam standartlarıma göre ücret bekliyorum’ ifadesini kullanıyor. Üniversitede iki yıllık bölüm okumuş, yeni mezun sayılır.

Acaba Bursa’daki bu ücret dengesizliği sizin eseriniz olabilir mi?

İstemeyi bilmiyor, değerinizi kollamıyor, kendinize saygı mı duymuyorsunuz?”

Bazı provokatörler hemen konuyu çarpıtarak;

‘Beğenmiyorsan, İzmir’e yerleş’ çıkışında bulunacak, eminim.

Tıpkı ‘Türkiye’deki şartları beğenmiyorsan yurt dışına git’ diyenler gibi…

***

İş görüşmelerinin beylik sorusu maaş beklentisidir.

Tutar belirtmez de karşı tarafın inisiyatifine bırakırsanız, bol süslü cümlelerle en düşük miktara ikna edilirsiniz.

Aklınızdan geçen bir miktarı belirtince de ‘Senin amacın mesleğinde ilerlemek mi? Yoksa sadece para kazanmak mı?’ kınamasıyla karşılaşırsınız.

Hele bir de kadınsanız akıl da verilir:

‘Zengin bir koca bul’ diye!

Çünkü bu toplum tarafından doğallaştırılmış durumda.

Hiç ‘mobbing’ kapsamına gireceği akıllara gelmiyor.

Ne yazık ki kadınların da bir kısmı böyle düşünüyor.

Sonra da peşi sıra cam tavan ve cam uçurum geliyor.

Kendimize saygı duymadığımızı ben de yeni yeni idrak ediyorum.

Birileri piyasayı ‘sen bir işe başla da, para sonradan kazanılır’ algısıyla kırmış.

Hepimiz bedelini ödüyoruz.

Sırası gelmişken cam tavan ve cam uçurumu da bir kez daha tanımlayarak, hatırlatmak istiyorum…

***

Cam tavan sendromu;

Toplumda kadınların ve/veya azınlık grubu oluşturan kişilerin maruz kaldıkları ve mevcut hiyerarşik düzende belli bir seviyenin üstüne yükselmelerine engel olan soyut ayrımcılığı ifade eden bir metafordur.

Bugün şirketler kendi kurumsal kimliklerini oluştururken, kadın yönetici kotası belirleyerek, bu sendromla baş etmeye çalışıyor.

Cam uçurum ise biraz daha farklı:

Kadın çalışanların, iş yerinin başarısız olma ihtimali yüksek riskli dönemlerinde erkek çalışanlardan daha çok yöneticilik konumuna getirilmeleridir.

Bu tutum; muhtemel bir başarısızlık durumunda suçun kadına yüklenmesini içerir ve aynı zorlu dönemde bir erkek yöneticinin de aynı başarısızlığa uğrayabileceği ihtimalini göz ardı eder.

Böylece kriz yönetilemez boyuta gelince kadınlar; aşırı duygusal olduğu için yöneticilik yapamıyor, aile ve iş yaşamını bir arada idare edemiyor, kariyerleri için yeterince mücadele etmiyorlar gibi yaftalamalarla karşılaşıyor.

***

Bu bozuk, çarpık zihniyetin ürünü olarak çok iş-az ücret politikasından en çok etkilenenler de kadınlar oluyor.

Bakalım, ne zaman yıkılacak bu hükümranlık?

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.