Hava Durumu

İnan: Üniversite tercihi geleceğin yol haritasıdır!

Yazının Giriş Tarihi: 08.08.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.08.2025 00:05

Doğru üniversite tercihi için önemli bilgiler paylaşan Rehberlik Öğretmeni ve Tercih Danışmanı Berfin İnan; “Tercih süreci ‘kazanılacak yarış’ değil, bir ‘yol haritası’dır. Bu nedenle öğrencileri dinlemek, birlikte araştırmak ve yargılamadan desteklemek sağlıklı bir tercih süreci yaşanmasına katkı sağlar!” dedi.

Üniversite adayları için heyecan dorukta! Tercih dönemi belki de sınava hazırlıktan çok daha zor çok daha yıpratıcı. Çünkü kazanılacak bölüm ve okul ülkemizdeki sistem nedeniyle geleceğin en önemli belirleyicisi. Üstelik tercih dönemi tek kişilik değil. Aileler, arkadaşlar hatta komşular bile söz sahibi. Haliyle akıl karışıklığı üst seviyede. Hele bir de tecrübelerini paylaşmak için can atanlar, yeni kılavuzdan bihaber hataya sevk ediyorlar. Bu nedenle asıl başvurulması gereken işin uzmanları; rehberlik öğretmenleri, danışmanlar, eğitim koçları vb. Ben de merak edilenleri ve sıkça sorulan soruları Rehberlik Öğretmeni ve Tercih Danışmanı Berfin İnan’a yönelttim.

Paylaştığı bilgilerin öğrenciler ve aileleri için faydalı olacağına inanıyorum.

13 Ağustos saat 23.59’a kadar devam edecek üniversite tercihleri için kritik noktalar mevcut. Bazı bölümlerde kontenjanların azaltılmış; geleceğin meslekleri doğrultusunda yeni bölümlerin açılmış olması gibi. Bir kesede bunlar diğer kesede ise ekonomik şartlar var. Elbette aileler çocuklarını iyi yerlerde görmek ister. Ancak anne-babalardaki genel eğilim, öğrencinin yaşadığı ildeki üniversitede okuması doğrultusunda. Yurtlara yerleşemeyenler evlere yöneliyor. ‘Öğrenci kenti’ diye nitelendirilen yerlerde bile kiraların 15 bin-25 bin bandında olduğu belirtiliyor.

Tüm etkenleri düşününce herkese kolaylık ve sabır diliyorum…

Ve sözü Rehberlik Öğretmeni ve Tercih Danışmanı Berfin İnan’a bırakıyorum.

İnan’ın bir çağrısı var:

Tercihinizi son güne bırakmayın!

*****************************************************************

PİŞMAN OLMAYIN!

Tercih süreci için ilk kritik uyarınız nedir?

İlk ve en kritik uyarım şu:

Tercih süreci ‘kazanılacak yarış’ değil, bir ‘yol haritası’dır. Öğrenciler sınavdan aldıkları sonuca göre değil, yaşamlarına nasıl bir yön çizmek istediklerine göre karar vermeliler. Yanlış tercih, yıllar sürecek pişmanlıklar doğurabilir o yüzden ilk adımda ‘ben kimim, ne istiyorum ve nereye varmak istiyorum?’ soruları mutlaka kendilerine sorulmalı.

SIRALAMAYA ODAKLANIN!

Eski sisteme alışkın olanlar en çok şu soruyu yöneltiyor:

Doğru bir tercih için puana mı, sıralamaya mı bakılmalı?

Bu sorunun her yıl geçerli net bir cevabı var: Sıralama!
Aynı puanı alan binlerce kişi olabilir ama sıralama sizin gerçek konumunuzu gösterir. ÖSYM'de tüm resmi açıklamalarında tercihlerde esas alınması gereken kriterin puan değil sıralama olduğunu vurguluyor. Puanlar her yıl sınavın zorluk derecesine göre değişir ama sıralama doğrudan yerleştirmeye götürür.

ZAMAN KAYBI

Üniversite okumak adına herhangi bir bölümü kazanma amacıyla tercih listesini doldurmak doğru mu?

Öğrencinin bir bölüme sadece ‘üniversiteli olmak’ adına gitmesi kısa vadede kazanılmış bir zafer gibi görünse de uzun vadede mutsuzluk ve hedef kaybı yaratır!
Öğrencinin ilgi alanı, yeteneği ve motivasyonuyla uyumsuz bir bölümde okuması; zaman, emek israfı ve psikolojik yıpranmaya dönüşebilir. Elbette günümüz şartlarında bazı öğrenciler için ‘bir yer kazanıp, hayata atılmak’ bir zorunluluk olabilir ama bu durumda bile en azından alanla ilgili bir bağ kurulması şart.

GERÇEKÇİ YAKLAŞIM

Tercihte bulunacak yaş grubu aslında doğru kararlar vermek adına henüz yetkin olunamayacak bir yaş grubu. Bu nedenle sorumu yinelemek istiyorum: Bireysel yatkınlık ve istek tek başına doğruya götürür mü?

İyi bir gelecek bireysel yatkınlık ve istekle başlar. Sadece bir yeri kazanmak için yapılan tercihler, çoğu zaman yarım kalan eğitimler, yeniden hazırlanılan sınavlar ve motivasyon kayıpları ile sonuçlanıyor. Öte yandan idealist olmakla gerçekçi olmak arasında da bir denge kurulmalı. Yani birey isteklerini tanımalı ama sistemin sınırlarını da bilerek hareket etmeli. Bazen bir yıl daha hazırlanmak dört yıl boyunca mutsuz olmaktan daha mantıklıdır.

Bir parantez açmak istiyorum:

Bazıları aile baskısıyla doktor ya da mühendis olmak istiyor, istediğini iddia ediyor. Halbuki gönlünde yatan başka bir bölüm. Böyle durumlarda stres daha da artıyor. İstemedikleri bir alanı kazanmak zorunda kalmak olabilecek en kötü tercih!

KONTENJANLAR DEĞİŞTİ

Peki, geçen seneye göre sıralamalarda, kontenjanlarda ne gibi değişiklikler var?

Geçen seneye göre 2025 kılavuzunda bazı alanlarda ciddi kontenjan düşüşü oldu. Hukuk, uluslararası ilişkiler, işletme gibi eşit ağırlık alanlarında yarıya düşürülen kontenjanların yanı sıra sayısal alanda sağlık, yapay zekâ mühendisliği, veri bilimi gibi bölümlerde kontenjan artışı oldu. Öğrencilerin yalnızca kendi sıralamasına değil kontenjan sayısına ve bölümlerin geçen yılki sıralama aralıklarına da mutlaka bakmaları gerekiyor.

DİKKAT, PUANINIZ DÜŞMESİN!

Kılavuzda yer alan bilgilere göre istediği bölümü üniversiteyi kazanamayacağını tespit edenler yine de tercih yapmalı mı? Bir şans olur mu?

Kesinlikle. Ama bu ‘şans’ hamlesi planlı yapılmalı. Tercih listesinin ilk sıralarına ulaşmak istenilen yerler yazılmalı ama son sıralara gelirken gerçekçi tercihlere yer verilmeli. Özellikle sıralama değişikliklerinin yaşandığı bu yıllarda bazı bölümler beklenmedik boşluklar verebilir. Ancak yerleştirme sonucu ekranı açıldığında hayal kırıklığına uğranılacak herhangi bir programı kesinlikle tercih listesine almamalılar. Çünkü yaptıkları tercihler arasından bir programa yerleştiklerinde, üniversiteye kayıt yaptırmasalar dahi gelecek yıl sınava girmeyi düşünenlerin OBP puanı yarıya düşecektir!

MULTİDİSİPLİNER BECERİ

Geleceğin meslekleri için önerileriniz neler?

2025 ve sonrası için disiplinler arası beceriye sahip olmak artık bir zorunluluk. Yapay zekâ, veri analitik, sürdürülebilir enerji, siber güvenlik, biyoteknoloji, dijital sağlık, psikolojik danışmanlık ve eğitim teknolojileri gibi alanlar yükselişte. Ama sadece meslek ismine odaklanmak yeterli değil, önemli olan öğrenmeyi öğrenmek, problem çözmek ve değişen dünyaya uyum sağlayabilmek. Gelecekte tek bir meslek değil, birçok beceri kazandıran yollar daha kıymetli olacak.

KENDİNİ GELİŞTİREN KAZANIR

Kazanılan üniversite muhakkak önemli ama günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay olduğu için bu ayrım ortadan kalkıyor gibi. Siz ne düşünüyorsunuz?

Evet, bilgiye ulaşmak kolaylaştı ama doğru bilgiye süzmek uygulamak ve derinleşmek hâlâ ciddi bir beceri gerektiriyor. Bugün kullandığımız yapay zekâ modellerinde bile, sorulara doğru yanıt vereceğine dair garanti verilemez. Üniversite hâlâ bir sosyal ağ, entelektüel ortam ve profesyonel gelişim platformudur.

Ancak ‘hangi üniversite’den çok, üniversite hayatını nasıl geçirdiğiniz artık daha belirleyici. Kendini geliştiren, projelere katılan, dil bilen, staj yapan biri hangi üniversiteden mezun olursa olsun sahada fark yaratacaktır.

Yani evet, üniversite önemlidir fakat tek başına belirleyici değildir!

SEÇENEKLER DARALIYOR

‘Şehir dışında okuyamazsın’ ifadesi çocukları strese sokuyor. Ve hem aileler hem de öğrenciler Bursa üniversitelerini kazanabilmek için en düşük sıralamayı merak ediyor.

Bu ifade öğrencide hem öz güven kaybı yaratıyor hem de seçenekleri daraltıyor. Oysa şehir dışında okumak bireyselleşme, gelişim ve sorumluluk alma açısından kıymetli bir deneyim. Tabii öte yandan maddiyat kaynaklı durumlarda bunlar doğal olarak ikinci planda kalabiliyor.

Bursa için konuşursak, 2025 kılavuzunda Uludağ Üniversitesi'nin bazı bölümleri 15-20 bin bandında öğrenci alırken, bazı sosyal bölümler 300 bin ve üzerine kadar çıkabiliyor. Ayrıca Bursa Teknik Üniversitesi gibi yeni gelişen kurumlarda bazı alanlarda daha ulaşılabilir sıralamalarda öğrenci alıyor.

*****************************************************************

BELİRSİZLİK YÜKÜ

Tercih listesini doldurmak pek çok öğrenciye sınavdan daha zor geliyor. Durumu bu kadar zorlaştıran nedir?

Çünkü sınavda sadece performansınızı ölçersiniz ama tercihte yaşamanıza yön verirsiniz!

Yerleştiğiniz bölüm 4-5 yıl ve hatta kariyeriniz boyunca etkisini sürdürecektir. Bunun farkına varan öğrencilerden tercih esnasında bu cümleyi çok sık duyarız:

‘Tercih yapmak sınava girmekten daha zormuş.’

Ayrıca Türkiye'deki sistem karmaşıklığı, kontenjan değişiklikleri, kılavuz yorumlama zorlukları ve geleceğe dair belirsizlikler öğrencilerin karar verme süreçlerini fazlasıyla yük haline getiriyor.

DİNLEYİN, DESTEKLEYİN!

Tercih sürecinde ailelerin tutumu ne olmalı?

Ailelerin görevi kesinlikle baskı kurmak değil, yol göstermek olmalı.

Ebeveynler duygusal, ekonomik veya coğrafi sebeplerle müdahil olmak isteseler de en sağlıklı tercih öğrencinin kendi yaşam vizyonuna uygun olandır. Dinlemek, birlikte araştırmak ve yargılamadan desteklemek çocukları hem rahatlatır hem de sağlıklı bir tercih süreci yaşanmasına katkı sağlar!

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.