Aynı bugünkü gibi bir deprem yıl dönümünde şu cümleleri yazmıştım:
“Bir uğultu, bir panik…
Ne olduğunu anlayacak zaman bile olmuyor.
İnsanın aklından o an ne geçiyor?
Hiç bitmeyecek gibi yaşarken hayatı, bir sallantıyla son buluyor.
Başımıza gelmeyecek gibi, öylesine, haberlerden takip ediyoruz olanları.
Üzülüyoruz, yardım toplamak için uğraşıyoruz.
Her enkazda kalanla nefesimiz kesiliyor.
Bize ne zaman hatırlatıyor birer ölümlü olduğumuzu doğa?
Oturduğumuz ev ayaklarımızın altından kayınca…”
Yine bir 17 Ağustos!
Duymaya alıştığımız ve hatta duyarsızlaştığımız:
“Depreme karşı hazırlıklı olmalıyız,
Unutmadık, unutmayacağız…
Kaybedecek vakit yok!”
Artık ciddiye alamıyorum maalesef.
Ders bir değil, iki değil.
6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin yaraları henüz sarılamadı bile.
Ama görüyorum ki herkes kendi yaşantısına döndü çoktan.
Siyasal bir tekerleme olarak dillerde:
“Kentsel dönüşüm, fay hatları haritası, afet toplanma alanları” var.
Söylemler güzel de peki icraat nerede?
Her konuyla ilgili yazımda vurguladığım gibi; zaman çoktan doldu, uzatmaları oynuyoruz.
Bu nedenle Bursa nazarında konuşacaksak eğer ‘Gemlik acilen taşınmalı, şu mahallede kentsel dönüşüm başlamalı, yüksek katlı binalar ovadan yükselmemeli’ açıklamaları yalnızca gündemi doldurmak için!
Özetle kabul edelim ki:
Unuttuk!
17 Ağustos’u, 6 Şubat’ı ve Türkiye’nin yaşadığı tüm yıkımları unuttuk…
Şimdi günü geldiği için pek çok kurum ve kuruluş aynı farkındalıkla açıklamalar yapıyor.
Bu adreslerden biri de dün TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi’ydi ve Yönetim Kurulu adına söz; Başkan Mehmet Yıldız’daydı.
Başkan sözlerine şöyle başladı:
“17 Ağustos 1999 tarihinde gerçekleşen Marmara Depremi’nin üzerinden 25 yıl geçti. Bu büyük felaket, ülkemizin deprem gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmesine neden oldu ve binlerce vatandaşımızı kaybettik…
Bu acı olayın yıl dönümünde bir kez daha hatırlatmak isteriz ki; Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeği asla unutulmamalıdır.
Depreme karşı bilinçli, hazırlıklı ve dirençli bir toplum oluşturmak, en temel sorumluluğumuzdur!”
Elbette bugüne dek yapılmasını umduğumuz ama yapılmamış olanları da sıraladı Başkan.
Afet, Acil Durum ve İklim Değişikliği Bakanlığı kurulması, İmar Kanunu’nun hazırlanması, alan veya ada bazlı dönüşümün başlaması, master planlarla önlemlerin alınması gibi…
Yeter ki harekete geçilmek istensin, tüm uzmanlar işe el atacaktır zaten.
Aynı sitemini Yıldız da: “Tüm çalışmaların daha önce çok sayıda örnekte yaşandığı gibi, eyleme dönüşemeden tozlu raflarda kalma olasılığı büyüktür…” ifadeleriyle dile getirdi ve sözlerini şu şekilde sonlandırdı:
“Hemen her ağızdan duymaya alıştığımız ’17 Ağustos’u Unutmadık’ söylemi yerine Bursa Valisi, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve İlçe Belediye Başkanlarımız olmak üzere ilgili ve sorumlu tüm kurumlar ile vatandaşlarımıza şu soruyu yöneltiyoruz:
Gerçekten de unutmadık mı?”
*****************************************************************
MUHASEBECİLER DE BEZDİ!
Dün Jeoloji Mühendisleri Odası’nda gerçekleştirilen basın açıklamasının sonunda, gazetecilere ‘gündeminiz bol olsun’ temennisi sunuldu.
Güldük tabii.
Zira böyle bir temenniye ihtiyacımız yok gibi.
Toplumun her kesiminde ayrı bir yangın varken; yazılacaklar bitmez.
Nitekim perşembe günü akşamüstü BAOB Özgürlük ve Demokrasi Meydanı’ndaki kalabalık da konularımızdan biri.
Bursa Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası’nca (BSMMMO) enflasyon muhasebe uygulaması ve TÜRMOB yönetim anlayışına karşı açıklama ve tabutlu eylem gerçekleştirildi.
Ne zaman BSMMMO’da basın açıklaması düzenlense, oda üyeleri yoğun bir katılım sağlıyor.
Bunda mesleği icra edenlerin sayısının fazlalığı etkilidir muhakkak.
Ama farkındalığın yüksek olması ve belki çekilen dertlerin ortak olması da etkili!
Hiçbir zaman Başkan Hüseyin Halil’in yalnız bırakıldığını görmedim; meslek odalarına örnek teşkil ettiğine eminim.
Sorunları aktaran Başkan:
“Geçici vergi dönemlerinde yapılacak bilançolar, vergi mükelleflerinin finansman ve krediye ulaşma imkânlarını zorlaştıracaktır.
Mali idareye ve vergi mükelleflerine hiçbir faydası olmayacak olan bir uygulamanın angaryası, meslek mensuplarımıza yüklenemez!
Kurtuluş yok tek başına! Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Son geçici vergi uzatmasının ‘son kez ve vergi mükellefleri lehine’ yapılıyor olması, mesleğin ve meslektaşların yok sayılması asla kabul edilemez.
Enflasyon muhasebesi yıllık olarak uygulanmalı ve sonuçları yıllık olarak bilançoya yansıtılmalıdır.
Üst birliğimiz TÜRMOB’un tüm bu yaşananlar karşısında yeteri kadar tepki gösterememesinin ve meslek mensuplarını yanlış yönlendirmesinin sonucuna da meslektaşlar katlanmamalıdır” ifadelerini kullandı.
Hem yaşadıkları mesleki yük hem de üst kuruluşun takındığı tavra karşı Bursa’da yapılan tabutlu eylem oldukça ses getirdi.
Mali müşavir olmayan anlamaz çilesini.
-Ben de değilim ama aile mesleğimiz!-
Bu basın açıklaması ve eylem işe yarar mı, bilemem.
Ama hak arayışı için bu derece organize olunması takdirle karşılanmalı…