Hava Durumu

Kadın isterse yapar!

Yazının Giriş Tarihi: 12.05.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.05.2025 00:05

Cumhuriyet Kadınları Derneği Osmangazi Şubesi cumartesi günü Mudanya Dernekler Yerleşkesi’nde ‘Kadın İsterse Yapar’ paneli düzenledi.

Konuşmacılar; Cumhuriyet Kadınları Derneği Şube Başkanı Sevim Erol, ‘Sen O Süleyman’sın’ kitabının yazarı Ayhan Demirhan ve bendim.

Benim için verimli, keyifli ve farklı bilgiler de edindiğim önemli bir deneyim oldu.

Yazımın başında beni de etkinliğe dahil ettiği için Başkan Sevim Erol’a teşekkür ediyorum.

Yazmanın, yazılı belge bırakmanın kıymetini konuşarak başladığımız panelde kadın yazar olmak, tarihe yön veren kadınlar, kapitalist sistemin getirdiği sömürü düzeninde kadınların yoksullaştırılması, mobbing, Cam Tavan, Kraliçe Arı Sendromu, Cam Uçurum gibi pek çok konu konuşuldu.

Ancak belirtmeliyim ki duymaya alışkın olduğumuz:

Kadınlara da yer açılmalı, kota verilmeli, öncelik tanınmalı gibi söylemler bu panelde yoktu.

Hep savunduğum görüş, salonu dolduran dinleyicilerin de ortak görüşüydü:

“Biz kadınlar kendimize ayrıcalık beklemiyoruz. Biz eşitler arasında önceliğin erkeklere verilmesine; kadınların iş hayatından uzaklaştırılarak eve hapsedilmesine, şiddete, ötekileştirilmeye, ‘sen kadınsın, yapamazsın’ söylemine, aynı işi yapan erkek ve kadın arasındaki ücret farkına” karşıyız!

Kadın isterse yapar!
Tabii önce bunu kadınların fark etmeleri, kendi değerlerini korumayı bilmeleri gerekiyor.

Hatırlarsanız genel ve yerel seçimler süresince ‘Neden kadın aday yok?’ sorusunu çokça irdelemiştik.

Kadınlar seçim çalışmalarının en etkin grubuydu; her mahalleye, eve, insana ulaştılar.

Ama kendileri seçilmedi, erkeklerin seçilmesini sağladılar.

Bir söylemde şuna denk gelmiştim:

“Bize de kota verildi, teşekkür ederiz.”

Bunu dile getiren bir kadın yöneticiydi.

Belki iyi bir şey olduğunu düşündüğü için bu ifadeyi kullanmıştı.

Görüyoruz ki ilk önce bilinçaltındaki değersizlikle mücadele etmemiz; ‘kadınların da insan olduğunu’ hatırlatmamız gerekiyor!

***

Konuşmalardan kesitler paylaşmak istiyorum.

Başkan Sevim Erol söze şöyle başladı;

“Biz cinsiyetçi bir dernek değiliz. Kadınıyla-erkeğiyle omuz omuza mücadele eden bir derneğiz. Ayrım yapmadan herkesi derneğimize bekliyoruz. Cumhuriyet değerleriyle bir çatı altındayız. Atatürk’ün ‘Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye lâyıksın’ sözünü şiar edinerek bugün ‘Kadın isterse yapar’ panelinde bir aradayız.”

Ve önemli bir tespit paylaştı:

“Kadınlar yazmıyor sadece konuşuyor. Hâlbuki bizim tarihe not bırakmamız gerek. ‘Ah, vah’ ederek değil, kadını yüceltecek şekilde yazmalıyız.

Son dönemde genel bir eğilim başladı: Şiddet. Yaptığımız çalışmalarda medyanın kadın ve çocuklara şiddeti özendirdiği sonucuna ulaştık. Özel mülkiyetin çıkışıyla kadının eline kepçe verilip, mutfağa gönderilmiş. Eşitsizlik böyle başladı.”

Dünya Bankası'nın ‘Gerçekleşmeyen Potansiyel: Gelirde Cinsiyet Eşitsizliğinin Yüksek Maliyeti’ raporunda yaşam boyu gelirlerdeki farktan kaynaklanan ekonomik kayıplar hesaplanıyor.

Rapora göre:

Kız çocukları ve kadınlara yönelik fırsat eşitsizliği yalnız kendileri için değil aileleri ve ülkeleri için de önemli kayıplara yol açıyor.

Dünya beşerî sermaye varlığının yalnızca yüzde 38’i kadınlardan kaynaklanıyor. Düşük ve orta-düşük gelir düzeyindeki ülkelerde bu oran üçte birin altında yer alıyor.

Kadın-erkek arasındaki gelir eşitsizliği dünya ölçeğinde kişi başı ortalama 23,6 bin dolar gelir kaybına yol açıyor.

Kişi başı kayıp tutarı ülkelerin gelirleri arttıkça artış gösteriyor, yani cinsiyet eşitsizliğin ülke ekonomisine maliyeti artıyor.

Gelirlerde cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınların gelir düzeyinin erkeklerinkine eşitlenmesi halinde dünya beşerî sermaye varlığının yüzde 21,7, ülkelerin toplam servetinin yüzde 14,7 artabileceği hesaplanıyor.

Matematik yanılmaz.

Kadınları iş sahasında tutmaya çalışır ‘-mış’ gibi üretilen projelerin temelinde yine onları eve gönderme var.

Vahim olan yine kadınların:

“Bize sigorta yapılsın, çocuklarımız büyüyene kadar maaş verilsin, işe gitmek istemiyoruz” demeleri.

‘Mobbing, Cam Tavan, Kraliçe Arı Sendromu’ vb. tanımlamaların kadınların önüne liberalizm tarafından çıkarıldığını ifade eden Başkan Erol; “Önce kadınlar şunun ayırdına varmalı; aile kurmak, çocukları büyütmek erkeklerin de görevidir.”

***

Medyanın şiddet dili hakkında bir parantez açalım.

Basılı medyadan internete evrilen süreçte en çok tıklama alan kazanıyor.

Bu nedenle haber başlıklarında hep şiddeti ön plana çıkaran ifadelerle dolu.

Çünkü toplum bunları merak ediyor!

Okur-medya ilişkisini çıkmaza sokan bu süreçte ‘şiddet dili’ yükseliyor, kazanan taraf oluyor.

Yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde böyle.

Amacı bilinçlendirmek, farkındalık sağlamak olanlar bu tarzı benimseme de ekonomik olarak ayakta kalabilmek için sanki bir mecburiyet var.

Eğitimlerle, panellerle sürecin sonu gelmese de mücadele edebiliyor olmak çok değerli…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.