Yeni bir çağa adım atmayı uzun zamandır bekliyoruz. Uçan arabalar, ışınlanarak ulaşım ya da hologram teknolojini evlerimize taşıma imkânına henüz erişemesek de teknolojinin yönetimi ele geçirme ayak seslerini duymaya başladık. Özellikle yapay zekâ kullanımının yaygınlaşması ve Çin başta olmak üzere bazı ülkelerden paylaşılan videolarda izlediğimiz kadarıyla robotlar hayatımıza iyiden iyiye yerleşiyor. Hep dahası olsun diye beklerken bir yandan da karanlık senaryoları ile ‘dünyanın robotlar nedeniyle yok olacağı’ fikrini yaymaya çalışanlar da boş durmuyor!
Buna benzer ifadeleri pek çok yazımda kullandım ısrarla ‘fütürist’ olduğumu -olmaya çalıştığımı- vurguladım. Çünkü gündelik konu ve telaşlarımız dışında başka bir dünya ve yaşam var! Tabii bu düşünce şeklimin gelişmesinde ve yeni bir vizyon elde etmemde katkısı olan kişi ‘T-İnsan’ ile ‘Yarının İşini Yarına Bırakma’ kitaplarının yazarı Fütürist Ufuk Tarhan.

Pandemi döneminde Tarhan’ın online eğitimlerine ve Zoom toplantılarına katıldım. Yazı yazmaya başladığımda vatandaşlık alarak dikkatleri üzerine toplayan ‘Robot Sophia’ ile ilgileniyordum. Ve ‘şeytan icadı’ algısına sahip olanlar tarafından eleştiriliyordum. Bu durumu da eğitimlerde Ufuk Tarhan’a iletme şansım olmuştu. Bana dediğini hiç unutmadım: “Gelecek bizi haklı çıkaracak, denilenlere aldırma!”
Türkiye’yi fütürist olmakla ve fütürist çalışmalarla tanıştıran kişi olduğu için Tarhan’a yazının bundan sonraki kısmında ‘Hocam’ diye hitap edeceğim. Kendisiyle tanışma fırsatını ise Tüm Kadın Mühendisler Derneği’nin (TÜMKAD) 23 Haziran Dünya Kadın Mühendisler Günü’nde düzenlediği görkemli zirvede yakaladım.
Haliyle bilgi dolu, aydınlatıcı ve fütürist bir röportaja imza attık!
Hocam Ufuk Tarhan’a zirvedeki yoğun kalabalığa ve ilgiye rağmen sorularımı yanıtladığı için teşekkür ediyor, sizlere de keyifli okumalar diliyorum…

BİLİNMEZE ODAKLANMAK
Öncelikle kavram kargaşasına bir son verelim istiyorum: ‘Fütürizm’ mi, ‘Fütürist’ mi?
Kavramın en doğru tanımını paylaşır mısınız?
‘Fütürist’ ve ‘Fütürist çalışmalar’ desek daha doğru olur. Fütürist çalışmalar yapmayı, tarihçilerle özdeşleştirebiliriz. Tarihçiler geriye doğru bakıp, yaşamadıkları bir dönemi akıl ve teknoloji ile birleştirip bilgi hâline dönüştürüyorlar. Olanlar neden ve nasıl olmuştu; tarih bilgisi bunları sunuyor. Her şeyin geçmişini bilmek istiyoruz. Dersler çıkarıyor ve ileriye daha doğru adımlar atabiliyoruz.
Fütüristler ise bunu tamamen gelecek için yapıyor. Fütürist çalışmalar henüz yaşanmamış bir döneme odaklanıyor.
Neler olabilir? Neler olsa daha iyi olur? sorularının yanıtlarını yine akıl bilim ve teknoloji kullanarak gelecek bilgisine çevirmeye çalışıyor. Yani; ‘geçmişte şunlar olmuştu, sakının’ kısmı tarih; ‘gelecekte şunların olması yüksek ihtimal, teknoloji böyle olursa sonuçları şöyle olur’ demek gelecekçi çalışma!
Bir parantez açalım:
Gelecek yalnızca teknolojiden ibaret değil. Bu alan da multidisipliner. Her alanda gelecek bilgisine ihtiyaç var!
KÂHİN MİSİNİZ YA DA FALCI?
Peki, sizce Türkiye bu alanda başarılı mı? -Malum gündelik olaylarla çok vakit kaybediyoruz, geleceği düşünecek hâl kalmıyor.-
Türkiye’deki fütüristler çok aktif. İlk fütürist iş, kurs, ders vb. bunları ilk benimseyen ülkelerden biriyiz.
-Hocam burada ‘sayemde’ diyerek güldü.
‘Espri yapıyorum’ açıklamasıyla konuya devam etse de bu doğru bir ifadeydi.
Ufuk Tarhan’la birlikte bu kavramlarla tanıştık.
Bir zamanlar çok hafife almaya ve dalga geçmeye çalıştılar. ‘Geleceği mi okuyorsunuz? Kâhin misiniz, falcı mısınız?’ dediler. ‘Vahiy mi geliyor?’ diyen de oldu. Hâlbuki istatistiğe, derin matematikle senaryo üretmeye dayanan, olasılıklar geliştirmeye yarayan ciddi bir alan. Dirence rağmen 1 Mart Dünya Gelecek Günü’nü de ilk kutlayan ülkelerden biriyiz!
KATİL İNSAN YOK MU?
O halde biraz teknolojideki gelişmelere bakalım. Dizilerde robotların eve hizmetçi olarak gelip ardından ev halkını öldürmeye başlaması işleniyor. Öngörü gerçekten bu mu? Canımız tehlikede mi?
Değil tabii ki. Dizilere bakınca insanların da hepsi ahlaksız, katil, mafya babası.
Gerçek dünyanın böyle olmadığını biliyoruz. Fantastik kalıyor diziler.
Ama şuna bakılmalı: Dünya ciddi bir dönüşüm sürecinde ve o dönüşüm sürecinde de yepyeni yaşamsal koşullar gelecek.
Yapay zekâ nedir, neler değiştirir, neler yapılabilir? İnsanlar kendi yeteneklerini, yetkinliklerini neye dönüştürmeli? Herkes bunlara odaklanmalı!
Katil robot da çıkabilir ama hepsi mi katil olacak? Hayır!
Daha işe yarar şeylere kanalize olunmalı.
*Ben bir soru sorayım: Kölelik nedir?
Kimse çalışma koşullarından mutlu değil. Üstelik ne kadar çalışılırsa çalışılsın dünya kalabalıklaştığı ve problemler arttığı için asla yeterli para kazanılamıyor. Eski kölelik sisteminde; yaşayamayacağını anlayanlar sistemi yıkmış. Aletler üretilmiş, sanayiye geçilmiş. Herkes fabrikada çalışmaya başlamış. Zamanla bundan da vazgeçip, kurumsala geçilmiş. Şimdi masa başından da sıkılıyoruz. O zaman bundan da kurtulacağız!
‘Robotlar nedeniyle işsiz kalacağız’ diyorlar. Kölelikten kurtulup ‘Dünya çalışma koşulları nasıl iyileşebilir?’ sorusuna odaklanılmalı. Başka işler türeyecek ve daha kısa sürelerde daha verimli şekilde yapılacak. Kendimize, ailemize zaman ayırabilir olacağız.

YENİ SİSTEM KURMA ÇABASI
Bu şekilde düşününce korkulacak bir şey yok. Ancak endişeli olanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Olumsuz yaklaşımları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanlar bundan neden korkuyorlar anlamıyorum. Olumsuzluk daha dikkat çekici herhalde!
Biz bilim, teknoloji konuşunca reytingler düşüyor ama kötü başka şeylerden bahsedilince uçuyor. Dünya çok daha varlıklı bolluk içinde nasıl olur? Buna yanıt aranıyor ve bu kadar kalabalık insan topluluğuna daha iyi bir sistem kurulmaya çalışılıyor. Her şeyi reddeden gençler sistemi bütünüyle değiştirme mücadelesinde ve bunun için teknolojiyi kullanıyorlar.
10 SENE İÇİNDE OLACAK!
Benimle yaşıt arkadaşlarım gelişmeler ışığında olacakları ‘biz görmeyiz’ diyor. Büyük değişim için sizce kaç yılımız kaldı?
10 sene içinde dünya tepetaklak olacak. Tüm iş ve yaşam biçimleri değişecek. Bir sürü iş, iş olmaktan çıkacak. İlk 3-5 senesinde kim kendisini geliştirirse o kazanacak. Epeyce bir süre bilgi süzen mekanizmalara ihtiyacımız olacak. Sonraki 5 yılda daha kısa çalışma sürelerinde modellerinde ve alanlarında olacağız.
Durum şu:
Tabii ki korkacak çok şey var ama korkacak bir şey yok!
ENERJİ GEREKİYOR!
Ben sürecin daha hızlı olmasını bekliyorum. Neden bu kadar uzun sürüyor?
Bunun için enerji gerek. Tüketimi karşılamak gerek. Güçlü internet, veri bankaları, makine ve teçhizat lazım. Bu ‘internetim çekmiyor’ sözü de tarih olacak. 15-20 sene sonra yapılanları hayal edememiş olacağız. Bunları anlatmaya başladığımızda; ‘Bu deliler ne anlatıyor?’ deniyordu. ‘Ne olacak?’ diye düşünmek yerine, çalışmaya bakılmalı. Bunu yapamayanlar çalışma hayatının dışında kalacak.
*Sırası gelmişken: geleceğin mesleklerine de değinir misiniz?
Geleceğin bir tane mesleği yok. Herkesin kendisini iyice anlaması, ne yapmak istediğine karar vermesi, onun için çalışması şart. Herkesin mesleği kendisine ait olacak. En iyi neyi yapmak istiyorsak; neyde heyecanlanıyorsak; kişi için ne dünya meselesi ise o iş geleceğin mesleğidir!

AGENTIC YAPAY ZEKÂ
Toplum olarak ChatGPT’yi kullanım alanlarımız çeşitlendi. Mesela psikolog olarak kullanımı yaygınlaştı. Bu da şu soruyu aklıma getiriyor: Acaba toplum olarak yapay zekâyı yanlış mı kullanıyoruz?
Hayır, böyle böyle öğreniyoruz!
ChatGPT psikolog, terapist ya da müşteri hizmetleri temsilcisi değil.
O çok daha ötesinde ve herkesin yapay zekâ asistanı oluşturuyor ve iş yapabiliyor olması gerekiyor. Dertleşmek ayrı ama eğer bundan yararlanmak, hayatımızı daha iyi hale getirsin diye kullanmak istiyorsak agentic -yalnızca tepki vermeyen veya önceden belirlenmiş kurallara uymayan yapay zekâ sistemlerini ifade eder. Hedeflere ulaşmak için özerklik, inisiyatif ve uyum yeteneğiyle hareket eder- sisteme geçmeliyiz. Dijital ikiz yaratmak zorundayız!

T-İNSAN OLUNMALI!
Robotlarla ya da gelecekle ilgili iletmek istediğiniz mesaj var mı?
Dünya önemli bir değişim döneminde.
10-15 sene içinde kuantumla ilgili sıçrama yaşayacağız ve yaygın kullanım olacak. Onun içinde hepsi birbirini takip edecek ve yeni bir faza geçeceğiz. İnsanların kafasını adaptasyon ve -ben iş fütüristi olduğum için direkt bunu düşünüyorum- iş hayatında sürdürülebilirlik için yormaları lazım.
T-insan olmalarını, adaptasyon kabiliyetlerini diri ve aktif tutmalarını öneriyorum. Kariyer planı yapmalarını ve bunun farkındalığının oluşmasını çok isterim!