Hava Durumu

‘Ne istersem onu yaparım!’ terörü

Yazının Giriş Tarihi: 12.12.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.12.2025 00:05

Belki ‘konudan sıkılmış’ olabilirsiniz ama çığırından çıkan şeyler üzerinde ne kadar durursak o kadar etkili olur.

Konuşalım, tartışalım, uzmanlardan görüş alalım ki; yönlendirici, bilgilendirici olsun. Aileler de ona göre harekete geçsin!

Bu nedenle ‘zorbalık’ başlığı altında örnek olay üzerinden ilerlemeye devam ediyoruz.

-Her ne kadar bir önceki yazımda bahsettiğim Ankara’daki olayda öğretmen şikâyetçi olmadıysa da buna benzer şeylerin yaşandığına dair başka yerlerden de ihbarlar geliyor.-

Yalnızca öğrenci-öğretmen-aile üçgenindeki sorun olarak algılanmamalı; toplumsal çürümenin bir ayağı olarak düşünülmeli ve ona göre hareket edilmeli.

Bu defa görüşüne başvurduğum kişi Mavi Ağaç Psikoloji ve Danışmanlık kurucusu Uzman Psikolojik Danışman Ömer Aktürk.

***

‘Öğrenciden-öğretmene zorbalık: Neydik, ne olduk?’ diyerek tepkisini ortaya koyan Aktürk açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Son günlerde Ankara’da bir lisede çekilen görüntüler Türkiye’nin gündemine düştü. Öğrencilerin sınıfta ders anlatımını sabote ettiği, öğretmene karşı saygısız tutumlar sergilediği anlar, hepimizi derin bir ‘Nereye gidiyoruz?’ sorusuyla baş başa bıraktı. Okul yönetiminin disiplin süreci başlatması elbette önemli; fakat büyük haritaya baktığımızda bu görüntüler sadece o okulun sorunu değil!

Bu durum kartopu misali yıllardır büyüyen bir toplumsal dönüşümün yansıması. Yani öncesinde bir işlem var ve bu işlemin sonucu bu olay. Bizim sonuçtan ziyade işlemdeki hatalara ve yanlışlıklara bakarak problemin kaynağına yönelmemiz gerekiyor.

Öğretmen, toplumun gözünde kutsallığını yitirdiğinde; sınıf, sınıf olma niteliğini kaybettiğinde ortaya çıkan tablo tam da budur.”

Soru-cevap kısmı ile sizi baş başa bırakıyorum…

***

Sahada çalışan bir psikolojik danışman olarak gerek öğrenciler arası gerekse öğrenci öğretmen arası zorbalıkları konusunda problemler her geçen yıl artmakta peki neden?

Bunun nedenini 5 maddede özetleyebiliriz:

Evde Otoritenin Çöküşü

Eskiden aile, çocuğun davranışlarının ilk sınandığı, hatanın sonuç gördüğü bir yerdi. Bugün ise birçok eve ‘çocuğu incitmeyelim, üzmeyelim’ kaygısı hâkim. Çocuk sınırla, otoriteyle ve sorumlulukla tanışmadan büyüyor. Çocuk merkezli aile yapısının artması bu durumu pekiştirdi diyebiliriz. Aman biz zor zamanlar yaşadık çocuğum yaşamasın, biz yaşayamadık o yaşasın derken kendi travmalarımızı farklı şekilde çocuklarımıza yansıttık. Belki iyi niyetliydik ama yöntemimiz yanlıştı. Sınır, kural, hayır tanımayan çocuklar arttı.

Sonuç olarak sınır görmeyen çocuk, okulda da sınır tanımıyor.

‘Ben ne istersem onu yaparım’ kültürü evin salonundan sınıfın sıralarına taşınıyor.

Dijital Dünyanın Götürdükleri

Telefon ekranı, gencin yeni otoritesi oldu.

Eskiden gerçek sıcak dostluklar vardı şimdi ise sosyal medya yeni ‘akran grubu’ oldu.

Öğrenciler artık davranışlarını öğretmenlerine göre değil, sosyal medyada alacakları etkileşime göre düzenliyor. Kaç beğeni alabilirim diye düşündükçe laubali ve cesurca tutumlarda sınır tanımıyor.

Gösteri kültürü içinde büyüyen bir nesil için ‘saygı’ değil ‘gülmek’, ‘rezil etmek’, ‘video çekmek’ daha değerli hâle geliyor. Kısacası değer yargılarımız değişti.

Dijital ortamda ‘sonuçsuz’ davranmaya alışan genç, gerçek dünyada da sonuç olacağını düşünmüyor.

Dijital dünya deyip geçmemek lazım; ‘ne kadar etki edebilir ki?’ diyenler olabilir.

Öğretmenin Toplumsal İtibar Kaybı

Bir toplumda öğretmen, saygı görmüyorsa sorun sadece eğitim sistemi değildir; toplumun değer sistemidir.

“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. Öğretmenden, eğiticiden mahrum bir millet henüz bir millet adını alma yeteneğini kazanamamıştır.”

Atatürk'ün bu sözleri öğretmenlik mesleğinin önemini ve millet olma üzerindeki etkin rolünü açıkça ortaya koysa da uygulamada ve öğretmene gelen zarara karşı yaptırımda bu sözün ruhuna fazla sadık kalınmadığı şüphesiz ortada.

Öğretmeni aşağılayan ebeveyn dili, sosyal medyada alay konusu yapılan eğitimciler, öğretmenin otoritesini sürekli sorgulayan politik tartışmalar… Bütün bunlar öğrencinin zihninde tek bir mesaj oluşturuyor: “Öğretmen senin üzerinde bir otorite değil.”

O otorite yıkıldığında; düzen, sınır, öğrenme de yıkılıyor.

Duygusal Regülasyon Sorunları ve Artan Öfke

Yeni nesilde duygusal regülasyon becerisinin belirgin şekilde düştüğünü gösteren birçok araştırma var.

Çünkü: Çocuklar sabırsız yetişiyor. Hemen haz almaya alışıyorlar. Kendi duygusuyla baş etme pratiği çok az.

Öfkesini, sıkıntısını, sıkılmasını yönetemeyen bir genç, otorite figürüne saldırmayı bir çözüm sanabiliyor. Bu da zorbalığın zeminini besliyor. Yine burada ailelere büyük görev düşüyor.

Okulların Kriz Yönetimi ve Disiplin Zafiyeti

Bazı okullarda disiplin süreçleri oldukça zayıf; yaptırımların caydırıcılığı yok.

Disiplin, cezalandırmak değil; davranışı değiştiren sınırlar koymaktır.

Sınırı olmayan yerde zorbalık çoğalır.

***

Peki, çözüm nerede?

Bu sorunun çözümü öğretmeni yalnız bırakmayan üç ayaklı bir sistemle mümkündür:

Aile Eğitimi; ebeveyne sınır koyma, otorite kurma ve ergenle iletişim eğitimleri verilmeden hiçbir iyileşme olmaz.

Öğretmenin İtibarının Yeniden İnşası; toplumsal dil değişmeden okul iklimi değişmez. Öğretmeni koruyan, destekleyen ve güçlendiren sistemler oluşturulmalı.

Okulda Duygusal ve Sosyal Becerilerin Öğretilmesi; ders notu kadar önemli bir ders daha var; empati, öfke kontrolü, iletişim, sorumluluk.

Bu beceriler müfredata entegre edilmediği sürece zorbalık asla bitmez.

Kısacası özetleyecek olursak Ankara’daki görüntüler sadece bir olay değil, aynı zamanda bir uyarıdır. Bu sadece sınıfların, kişilerin ya da bireylerin değil, toplumun geleceğinin alarmıdır.

Öğretmenine saygı göstermeyen bir genç aslında geleceğine saygı göstermiyordur.

Eğer bugün bu konuya güçlü bir şekilde eğilmezsek, yarın sınıflar değil, toplumun tüm yapısı sarsılır!

***

Bu tespitlerin üzerine sanıyorum yorum yapmama gerek yok.

Unutmayalım; görmezden gelmek çözüm değil…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.