Sevimli, güzel ya da albenisi olduğuna asla inanmadığım ancak satış rekorları kıran ve aylardır sosyal medyada zihnimizi işgal etmesi için devamlı reklamı döndürülen bir oyuncak var.
Adını ne yazık ki paylaşamayacağım ama ilk cümleden ne olduğunu anladınız sanırım.
Ürün, açılım videoları çekenlerin de gözdesi.
Sanki o anahtarlık kılıklı mini oyuncakları alsak; hayatımız kurtulacak, dünya çiçek açacak.
Nasıl bir pazarlama stratejiyse tam bir zehirli ok!
Bir kere izlemeniz yeterli.
Merak duygunuza yenilip peşine düşmeniz an meselesi.
Tabii çocuğunuz varsa çoktan almış da olabilirsiniz…
Farkındaysanız bu olayda asıl oyuncak biz olduk!

***
Çinli üretici tarafından bir canavar olarak dünyaya getirilen oyuncak bebekler viral ürün olarak tanıtılıyor.
‘Yaramaz ama sevimli’ karakter şeklinde lanse edilen tasarım için değişik bilgiler mevcut.
Önce bunları paylaşacak sonra da durumu eleştirenlere yer vereceğim.
Zira onlar da pazarlama stratejisi hakkında önemli bilgiler aktarıyor.
Markanın kökeni İskandinav Mitolojisi’ne dayanıyor ve bir elf olan tasarım her biri farklı renklere, boyutlara ve temalara sahip 300'den fazla varyasyonda piyasaya sürüldü.
Koleksiyoncuları her yeni sürümde ilgi ve heyecan içinde tuttu.
Sivri kulaklara, keskin dişlere, büyük ve anlamlı gözlere -her biri bakışlarıyla duygu durumunu yüzüne yansıtıyor-, kompakt boyuta –her yere götürülebilecek boyutta- sahip.
Ayrıca her pakette farklı bir versiyonu mevcut.
Zamansız klasiklerden, temalı kostümlere kadar uzanan çeşitlerinde sınırlı sayıda üretilmiş olmaları ayrı bir merak uyandırıyor.
Koleksiyoncular da peşinden ayrılamıyor.
***
Hayranlarının onu bu kadar sevmesinin altında yatan nedenler internette yapılan analizlerde maddelenmiş.
Bazıları şöyle:
O yalnızca bir oyuncak değil; kültürel bir simge.
İlham veriyor, aidiyet oluşturuyor, yetişkinlerin içindeki çocuğu açığa çıkarıyor, güzel anılar biriktiriliyor.
Gizlilik cazibe yaratıyor.
Bu da ‘kör kutu’ olarak adlandırılıyor.
Alıcı ürünü eve götürüp, paketi açana kadar içinde hangi versiyonunun olduğunu bilmiyor.
Ve tabii ki ünlü isimlerin etkisi tüm maddelerden daha fazla.
Bu yıl 1 milyar dolarlık satışa ulaşan marka, Rihanna ve Dua Lipa gibi dünyaca ünlü isimlerin çantalarında aksesuar olmaya başlayınca daha da ilgi çekti.
Böylece lüks moda haline geldi.
***
Bir sosyal medyada dijital içerik yöneticisi durumu: 80/20 kuralıyla açıklıyor:
“Etkinin yüzde 80’ini insanların yüzde 20’si yapar.”
Pareto İlkesi olarak tanıdığımız bu açıklamaya ayrıntı ekleyeyim:
İş dünyasında yaygın bir kuraldır; satışların yüzde 80'i müşterilerin yüzde 20'sinden gelir.
Bu nedenle hedef kitle iyi belirlenmeli ve herkese ulaşma gayreti yerine seçili kesime odaklanılmalıdır.
Doğru strateji her şeydir!
Diğer bir görüş ise Fütürist Ufuk Tarhan’a ait.
“Sevimli değil, sevilmek zorundalar” diyen Tarhan, ‘Duygusal Koleksiyonculuk’u işaret ediyor.
Blind Box ‘kör kutu’ ile beyinde dopamin yani ödül mekanizması devreye giriyor.
Tekrar alma isteği tetiklenirken; deneyim bağımlılığı oluşuyor.
Sınırlı sürümlerle ‘şimdi almazsan bir daha asla’ paniğine neden oluyor.
Buna da psikolojide kıtlık etkisi deniyor.
Instagram gibi platformlarda kutu açma videoları kıskanma-özenme döngüsüyle yayılma sağlıyor.
Tüketiciler yalnızca bir karakteri değil, tüm evrenine sahip olmak istiyor. ‘Tamamlanmamış koleksiyon’ hissi huzursuz ediyor.
Böylece sonsuz bir talep oluşuyor, bitmeyen hedef satın alınıyor.
Çirkin sevimlilik ugly cute ise dışlanmışlık duygusu yaşayanlarla duygusal rezonans kuruyor.
Sahip çıkma, kurtarma çabası gibi duygular sonucu empati başlıyor.
Sonuç olarak alındıkça alınıyor.
Türkiye’de fiyatları versiyonuna göre farklılık gösterebiliyor ancak çoğu bin liraya yakın.
Ve o bir pazarlama ikonu!
Bizler ise tüketilen asıl nesneyiz…