‘Serbest kıyafet’ devri bitti!

Sosyal devlet anlayışında; her vatandaşın belli başlı hizmetlere -barınma, sağlık vb.- eşit şekilde erişebilmesi söz konusudur.
Benim her fırsatta aksaklıklarını dile getirdiğim ve gençlerin yarını için en kısa sürede, en iyi iyileştirmelerin yapılması gerektiğine inandığım alan ise; eğitim!
Okulların yeni döneme hazırlık aşaması başladı; velileri ve öğrencileri de telaş sardı.

Sınav sonuçlarının açıklanması, tercihlerin bitmesi derken hemen hemen her şey tamamlanıyor.

Bunları stres kaynağı sanıyorduysanız yanılıyorsunuz çünkü asıl maraton şimdi başlıyor…

Kayıt ücretleri, okul kıyafetleri, ayakkabı, çanta, kalem, defter…

Tabii Bursa’dan türlü çeşit şikâyet kulağımıza çalınacak.

Veliler çocuklarının ‘daha iyi bir eğitim alacağına’ duydukları inançla kendi mahallelerinin dışındaki okullara koşacak.

Böylece kentin dört bir köşesinden ’50, 100, 150 bin kayıt tutarı istendi’ ifadelerini duyacağız.

Alışkın olduğumuz süreçler için her sene yazı kaleme alıyor ancak bir sonuca varamıyoruz.

Hep dediğimiz gibi:

Sistem olmadığı zaman işler yürümüyor…

***

Yeni eğitim-öğretim dönemine hazırlanırken bir gelişme daha yaşandı.

Türkiye’de 2012 yılından bu yana uygulanan serbest kıyafet dönemi sona erdi!
Açıkçası serbest kıyafet uygulamasının yürürlükte olduğuna da şaşırdım.

Çünkü çevremizdeki okulların öğrencileri hep üniformalıydı.

Bazı velilerle de bu konuyu konuşma fırsatım oldu.

Özel okul ve devlet okulu farkı burada da karşıma çıktı.

İstediği zaman kısa kollu, istediği zaman renkli kazaklı derslere gidebilenlerin çoğu özel okuldayken; devlettekiler standart giyiniyor ya da giyinebiliyor!

Sosyo-ekonomik farklılıkların yansıması bu.

Benim öğrencilik dönemimde de çokça tartışma konusu olan ‘serbest kıyafet’ için hep şu açıklama yapılırdı:

“Arkadaşların senin imkânlarına erişemiyor olabilir. Bu nedenle herkes önlük giyiyor.”

Çocuk aklımızla işimize gelmezdi ama öğretmenimiz sürpriz yaparak herkesin istediği şekilde giyinip gelebileceği bir gün geçireceğimizi müjdelemişti.

Yakası yırtık buluz ile gelen arkadaşımla dalga geçildiğini fark ettiğimde anladım bazı kuralların incelik içerdiğini…

***

Ve şimdi yeniden bana göre doğru bir yoldayız.

İşte haberin detayları:

“Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 6 Aralık 2024 tarihli ve 9216 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelik değişikliği ile öğrencilerin serbest kıyafetle okula gitmesi uygulamasını kaldırdı.

Yeni düzenleme, 2025 yılı itibarıyla tüm resmi ve özel okullarda yürürlüğe girdi.

Artık öğrenciler, okul yönetimi, öğretmenler ve okul-aile birliğinin ortak kararıyla belirlenen tek tip kıyafet giyecek.

Seçilecek okul kıyafeti sade, logosuz ve öğrenciler arasında eşitliği sağlayacak şekilde olacak.

Belirlenen okul kıyafeti, en az 4 eğitim-öğretim yılı boyunca değiştirilemeyecek.

Okul internet sitesinde paylaşılacak; kıyafetin modeli ve görseli, şeffaflık amacıyla okulun resmi web sitesinde yayınlanacak.

MEB, alınan kararın gerekçesini okullar arasında birlik sağlamak, öğrenciler arasındaki sosyo-ekonomik farklılıkların görünürlüğünü azaltmak ve disiplin kültürünü güçlendirmek olarak açıkladı.”

***

Neredeyse tepki gösterecektim ki; okul kıyafetlerinin sade, logosuz olacağı ve 4 yıl boyunca değiştirilmeyeceği ibaresini okudum.

Çünkü bunun da oluşturacağı yeni bir ticari ekosistem var.

Okulların anlaşma sağlayacağı mağazalar 3’ü 5 yapacak; aileler üzerinden kısa sürede yüklüce kâr sağlayacak.

Kabul edelim ki bir zamanlar böyleydi.

Maalesef aynı önlüğü bir başka mağazada bulamaz, tekelleşen satıcıya mahkûm edilirdik.

Elbette zamanla gerçekten istenilen sonuca ulaşılıp ulaşılmayacağını takip edeceğiz.

Umarım hedeflenildiği gibi olur; son dönemde yaratılan özenti üzerine kurulu pazarlama çağı en azından öğrencilerin yakasından elini çekebilir…