Bir gün yaptığımız, uğraştığımız, dertlendiğimiz şeylerin ne kadar sıradan olduğunu fark edeceğiz.
Ama o gün iş işten geçmiş olacak.
Bu defa doğanın alacağı intikamdan bahsetmeyeceğim.
İnsanlığın kendi kendisini bitirme sanatından söz edeceğim.
Elbette teknolojiyi vurgulayacak, dilimden hiç düşmeyen ‘yapay zekâ’yı ele alacağım.
Elimi güçlendirmek için de pek çok referans sunacağım.
Hazırsak, başlayalım…
***
Özgür Demirtaş’ın attığı şu tweet günlerdir takipçileri tarafından paylaşılıyor:
“Yapay zekânın bir üst aşamaya geçmesine 4 yıl kaldı.
Ucuz iş gücüne güvenen birçok ülkeye gerek kalmayacak.
İnsandan yapılmış ordulara sahip olan ülkelerin çoğuna gerek kalmayacak.
İnsanların çoğuna gerek kalmayacak.
Yıllardır yazıyorum bunları artık son düzlüğe girdik…”
Biraz önce durumu ‘sanat’ olarak nitelendirmiştim.
Çünkü yaratılmışların en akıllısı, kendi ürettiği bir şeyden korkuyor; ‘işsizlik oluşacak, mesleklerimizi kaybedeceğiz, geçinemeyeceğiz, dünyayı robotlar işgal edecek’ diye veryansın ediyor.
Bu işte bir mantıksızlık olduğunu hiç mi kimse görmüyor?
Tek yapılması gereken yenilikleri takip edip, sisteme entegre olmaktı.
Ne yazık ki sanayicilerin çoğu göz göre göre gelen süreci yok saymayı seçti!
Şimdi, ah’lar vah’lar zamanı; Demirtaş’ın dediği gibi son dönemeç…
***
Türk Metal Sendikası Araştırma ve Eğitim Merkezi Yayınları’ndan İş’te Gelecek kitabında bir makale tam da bu konuyu ele alıyor.
2021 yılında hazırlanmış ama hızlanan zamanın aksine biz yerimizde saymışız. Haliyle MARELLİ MAKO Genel Müdürü Erol Bakan’ın ifadeleri hiç eskimemiş!
Erol Bakan, Sanayi 4.0 dönüşümü için kamu için de ayrı bir birim kurulabileceğini belirterek; “Her gün bir değişimle karşı karşıyayız ve sınavın tam göbeğindeyiz” ifadesini kullanmış.
‘Teknoloji insanları işsiz bırakır mı?’ sorusuna verdiği yanıtı doğrudan paylaşıyorum sizlerle:
“İş gücünün azalmasından söz etmek çok hatalı olur. 150-200 yıl öncesine bakalım. Dünya nüfusu belli bir sayıda, toplu üretim yok, iş sayısı çok daha az. Teknoloji insanları işsiz bıraktı mı? Hayır. Tam tersine, toplu tüketime yönelttiğinden iş imkânları çıktı. Küresel ekonomi oluştu, dünyanın her yerine fabrika kurup, orada ürünlerinizi satabiliyorsunuz.
Şunu görmek gerekir: Sanayi 4.0’la iş alanlarında değişiklik olacak. Pandemide bunun yansımasını gördük. ‘Entertainment’ dediğimiz elektronik ağırlıklı sektörde, oyun konsolları, bilgisayarlar, telefon rağbet görmeye başladı. Bu süreçte iyi eğitilmiş insana ihtiyaç arttı. Dijital kodlama eğitimleri çok ilgi çekiyor, gençler kendilerini bu alanda geliştirmeli…”
***
Bazıları bu uğurda ciddi mücadele veriyor; kabul ediyorum.
Ancak hepimizi kurtaracak o formül henüz geliştirilemedi.
Değişim, radikal olacak.
Bugün hissetmiyoruz ama bir sabah kalktığımızda bize ihtiyaç kalmadığını göreceğiz.
Daha kötüsü hâlâ endüstri Sanayi 4.0 gibi kavramlarla oynuyor, tam olarak idrak edemiyoruz. Ama dünya Sanayi 5.0, 6.0’ı konuşuyor.
Bunun için de uyarıda bulunan Bakan:
“Devlet, Sanayi 6.0’ı da düşünmeli. Buna hazırlık yapmalı. Sadece şirketlerin, kurumların hazırlıklı olması yeterli değil. Devletin inovatif bir bakış açısıyla hazır olması lazım ki, önderlik yapabilsin. Üniversitelerimiz biraz geriden geliyor, kaybedecek zamanımız yok!
Japonya örneğini verelim.
Japonya otomasyonun çok fazla olduğu, robot kullanımının yaygın olduğu bir ülke. Orada insan kaynağında bir azalma var mı? Hayır. 110 milyonun üzerinde nüfus, doludizgin devam ediyor. Hazırlıklarını nasıl yaptılar? Seçilmiş insanların yer aldığı teknoloji şehirleri kurdular. İnsana yatırım yaptılar!”
Burada bir es vermek istiyorum.
‘İnsana yatırım’ denilince yanlış bir algı oluşuyor.
Bu, diploma almak demek değil.
Türkiye’de herkes üniversite mezunu olmaya yönlendiriliyor; kişisel olarak da gelişim çabası olmayınca herkes yerinde sayıyor.
Kalifiye eleman bulunamıyor.
İki lafı bir araya getirebilen, günün şartlarını-dünyayı takip eden, yabancı dil bilen ya da öğrenebilmek için isteği bulunan kaç kişiyiz?
Yeni kuşağı tenzih ediyorum; muhakkak onların da arasından sistemin dışında kalarak yok olacaklar çıkacaktır ama çoğunluk olarak toplum ortalamasının üstündeler.
Biz eğitimde kaliteyi, ekonomide adil dağılımı ve alım gücünü yitirdik.
Teknoloji kentleri ülkemizde de olur mu bu şartlar altında?
Bakan; “Herkes kafasına göre bir şey yapıyor. Sanayi 4.0 adı altında para harcanıyor ama neye hizmet ediyor, ne kadar katma değeri var, kocaman bir soru işareti” ifadelerini kullanmış.
Ben de size bir soru sorayım:
Sınavın göbeğinde miyiz yoksa çoktan sınıfta mı kaldık?