Sırada neresi var?

Sene başında hem bireysel hem toplumsal büyük beklentilerimiz vardı.

Ülke ekonomisi güçlenecek, refahımız yükselecekti.

Mülteci sorunu çözülecek, şehirler rahatlayacaktı.

Şubat ayında depremle yıkıldıktan sonra bir daha kendimizi toparlayamadık.

Artık psikolojimiz ve maddi durumumuz her gün sallanıyor.

Bundan sonra olacakları hissetmeyecek gibiyiz.

‘Kurşun işlemez’ haldeyiz.

Farkında mısınız, yalnız değiliz!

Bitmeyen felaketler şiddetini gittikçe artırıyor.

Görüntüler gerçek değil, filmlerden alınmış sanki.

İzlerken ürperiyor, aklıma yatıramıyorum.

Sel, deprem ya da hortum olduğunda ufak çaplı bir yıkımla kalmıyor, tamamen yok ediyor.

İnsanlık yeryüzünden kademeli olarak siliniyor.

***

Ülkemizde de yüzümüz hiç gülmüyor. Yaz boyu orman yangınlarıyla mücadele ettik.

Kışın için de ‘dondurucu soğuklar gelecek’ tehdit cümlesi hiç dillerden düşmüyor.

Deprem mi?

O zaten bizim yol arkadaşımız gibi.

Belli isimler depremi sürekli tekrar ederek, farkındalık yerine alışkanlık yarattılar.

Prof. Dr. Ahmet Ercan kişisel sosyal medya hesabı üzerinden şehirlerdeki deprem büyüklüklerini alfabetik şekilde sıralamaya başladı.

Hiç üşenmeyeceğim şehir şehir yazacağım.

Adana, Adıyaman, Afyon, Ağrı, Aksaray, Amasya, Ankara, Ardahan, Artvin, Aydın ve Bartın’da 6,5-7 büyüklüğünde deprem öngören Ercan; Antalya için özellikle uyarıyor, “7 büyüklüğünde geliyor” diyor. Bu durumda zaten kaçabileceğimiz yer kalmamış.

Alfabetik olarak özenle hazırlanmış listesini görünce “Yok mu artıran?” diye bağırasım geldi.

Şehirler ve maruz kalacakları deprem tahminleri üzerinden sanki bir bahis dönüyor.

Haklı çıkabilmek için imkanları olsa, toprağı tutup kendileri sallayacaklar.

Türkiye’de durum böyleyken dünyanın başka noktalarından felaket haberleri gündeme düştü.

Önce, Afrika'nın kuzeybatısında bulunan Fas!

8 Eylül gecesi Fas'ın Marakeş kentinde meydana gelen 7 büyüklüğündeki deprem yıkıma neden oldu.

Fas Ulusal Jeofizik Enstitüsü, Marakeş kentinde meydana gelen depremin ülke tarihinde son yüzyıldaki en büyüğü olduğunu duyurdu.

Ölü sayısının 2 bin 12'ye, yaralı sayısının 1404'ü ağır olmak üzere 2 bin 59'a çıktığı belirtildi.

Can kaybı artar mı, bilmiyorum ama yıkım büyük.

Görüntülere göre binalar kum yığınına dönmüş.

Biz yabancı değiliz bu duruma.

Maalesef şubattan bu yana özellikle Hatay perişan halde.

***

Sonra kuzey Afrika’da bulunan Libya!

10 Eylül’de Libya’yı Daniel kasırgası vurdu.

Ülkenin Derne kentinde şiddetli yağışlar nedeniyle evler ve araçlar sular altında kaldı, elektrik ve iletişim hatları kesildi.

Sel suları, cadde ve sokaklarda metrelerce yüksekliğe ulaştı.

Kentte 2 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği, kayıp sayısının da 7 bine ulaştığı açıklandı.

Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe, zarar gören bölgeler için uluslararası yardım çağrısında bulundu. Libya Başkanlık Konseyi yazılı bir açıklama yaparak aynı çağrıyı tekrarladı. Derne Belediye Meclis Üyesi Ahmed Emdur da Facebook sayfasından yaptığı açıklamada, Derne’de çok sayıda bina ve konutun tamamen sular altında kaldığını, altyapının sel sularıyla sürüklendiğini, ana yolların yıkıldığını, kamu ve özel mülklerde önemli kayıpların olduğunu belirtti.

Sosyal medyada sel sonrası durumu paylaşanlar var.

Bir de hortum videosu.

İnanması çok güç görüntüler bunlar.

Daniel kasırganın Türkiye’de Akdeniz kıyılarını vuracağı, son anda yön değiştirdiği bilgisi de mevcut.

Yavaş yavaş kara parçalarını kaybediyoruz.

Bu dünyanın pek çok noktasında göç anlamına da geliyor.

“Kıyameti yaşayan biz değiliz” diyerek kenara çekilmek mantıklı mı?

Bu kadar insanı beslemek, barındırmak, ekonomik olarak yüklenebilmek mümkün gözükmüyor.

Başımıza daha neler gelecek?

Asıl soru:

Yaşanacak felaket için sırada neresi var?