‘Taahhüd’e nasıl uyacağız?

Beklenen gün geldi; Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı 2025 Yılı Toplantısı başladı.

Biz de basın olarak Merinos AKKM’deydik.

Elbette sunulması gereken hizmetleri övmek mantıksız olur.

Ancak yine de değinmek istiyorum.

Simultane tercümanların varlığı konferansta olup biteni eksiksiz anlamımızı sağladığı için çok memnunum!

***

İlk konuşma için; Regional Adviser Kira Fortune kürsüye çıktı.

‘Bursa gülümseyen bir şehir’ diyerek organizasyonda emeği geçenlere ve sürece katkı sunanlara tek tek teşekkür etti.

İklim değişikliği, sosyal huzursuzluk ve artan halk sağlığı problemleriyle mücadele etmek için çalıştıklarını vurgulayarak; “Tarihi bir ana tanıklık ediyoruz. 7. Fazı bitirip, 8. Fazı başlatıyoruz. 35 yılda ne kadar çok mesafe kaydetmişiz. Biz burada hiç kimseyi geride bırakmama prensibiyle hareket ediyoruz. Sürdürülebilir kalkınma maddelerini yerele nasıl yayabiliriz, bunun için uğraş veriyoruz. Uluslar konuşur, kentler eyleme döker. Beraber çalışırsak, daha derine ulaşabiliriz” ifadelerini kullandı.

Bir parantez açayım:

DSÖ Avrupa Sağlıklı Şehirler Ağı'nın 7. Faz'daki çalışmaları; ‘Sağlık alanında liderlik ve katılımcı yönetişimin geliştirilmesi’ olarak tanımlanmıştı.

Bu yılki ana temanın ise; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, ‘Dirençli Sağlıklı Kentler: Herkes İçin Sürdürülebilir Kentsel Gelecekler’ olacağını belirtti.

Tabii ‘uluslar konuşur, kentler eyleme döker’ ifadesi çok önemli.

Çünkü bugüne kadar yerelde, ulusalda ve uluslararası olmak üzere hep konuşuldu.

Tespitte, analizde ve neler yapılabileceği hakkında süreçlerle ilgilenenlerin oldukça yetkin olduğuna inanıyorum.

Ancak tüm dert uygulama aşamasında başlıyor.

Temiz bir Bursa istemeyen var mıdır?

Ya da müsilajla mücadele için Nilüfer Çay’ına çözüm bulunmasını beklemeyen?

Kestel’in üzerini kaplayan, havayı mahveden kir katmanına ne demeli?

Kime sorsam; neden-sonuç ilişkisi içerisinde şehirde neler olduğunu ve neler yapılabileceğini üç aşağı beş yukarı cevaplandırır.

Peki, kim uygulayacak?

***

Başkan Bozbey ana temadan bahsettikten sonra konuşmasını şöyle sürdürdü:

“İklim krizinden toplumsal eşitsizliklere, sağlık politikalarından refah ekonomisine kadar pek çok başlığı, alanında uzman konuşmacılarla birlikte değerlendireceğiz. ‘Herkes için sağlık’ ilkesini kentlerimizin planlamasına dâhil ederek, yerel yönetimlerin daha kapsayıcı ve sürdürülebilir politikalar üretmesine katkı sunacağız” dedi.

Ve yeni bir çalışma hakkında bilgi verdi: Bursa Taahhüdü!

***

Pandemi, savaşlar ve iklim krizinin dünyayı dönüşüme sürüklediğini vurgulayan Başkan Bozbey: “Sağlıklı bir gelecek için riskleri önceden görebilen ve bu riskleri yönetebilen kentler olmak zorundayız. Bu toplantının sonunda hep birlikte önemli bir taahhütte de bulunacağız. Konferansın kapanışında imzalanacak olan ‘Bursa Taahhüdü’, geleceğimiz adına ortaya koyduğumuz ortak iradenin bir belgesi olacaktır. Bu taahhüt; eşitlikten taviz vermeyen, barışı önceleyen, gezegenimizi koruyan, kapsayıcı ve dirençli bir kent anlayışının yol haritasıdır. Bu vizyonun tam merkezinde insan vardır!”

Bursa Taahhüdü, şehir adına elbette kıymetli.

Ama halk sağlığı için yapılacaklar arasında önce ‘sanayi kirliliğine dur!’ demek var.

Raporlar hazırlamak kolay da maddelerine kim uyacak?

***

Unutmadan…

Başkan Bozbey, organizasyon boyunca oluşacak karbon salınımını telafi amacıyla 1200 ağaç fidanını toprakla buluşturacaklarını müjdeledi.

Bu uygulama dünyaya örnek olmalı; kendi adıma bu düşünce şekliyle gurur duydum.

Çünkü dünyanın dört bir yanından liderler ve delegeler, iklim krizine ilişkin sorunlar ve çözümlerin ele alındığı COP26 Zirvesi için İskoçya’ya özel jetleriyle gitmiş ve tartışma konusu olmuşlardı.

Keşke hiç zirve düzenlemeselerdi de, karbon salınımına katkı sunmamış olsalardı.

Bazı işler yapılırken, insanlar samimiyet bekliyor; sunulana inanç duymak istiyor.

Eylem-söylem tutmayınca güven sarsılıyor!

Bursa olarak bunu başarmayı ümit ediyorum…