Tekrara düşmek istemem…
YKS de bittiğine göre şu sınav dosyasını artık kapatalım.
Hafta sonu milyonlarca genç, gelecekleri için ter döktü.
Bu cümleyi kurarken de dikkatli olmaya çalıştım.
Çünkü aslında toplum tarafından dayatılan bu algı yanlış.
Geleceğimizi belirleyen asla bir sınav olamaz!
Ancak öğrenci psikolojisi böyle değil.
Tüm arkadaşlarınız ders çalışırken, öğretmenlerinizin, ailenizin ve hatta komşularınızın bile dilinde hep sınav varken; ‘Üniversitede hangi bölümü tercih edeceksin?’ diye sorarlarken başka bir hayatın mümkün olduğunu idrak etmek zor.
Elbette okumak çok güzel ama artık iyi bir hayatın anahtarı değil!
Bakın bu konuda Sinirbilim Uzmanı Sinan Canan ne diyor:
“Gelecek dönemin gençlerine hep söylüyorum; diploma beş para etmeyecek. Diplomaların hiçbir değeri yok, isterseniz 30 tane alın. Üniversitelerde yan dal, çift dal yapın, sertifikalar alın. Hiçbiri bir işe yaramayacak.
Herkes size şunu soracak: Sen ne yapabiliyorsun? Sen farklı ne yapabiliyorsun?
Bir işte çok iyi olun, o kadar iyi olun ki siz yokken o işi kimse yapamasın!”
***
Bu düşünceye sorsak hepimiz katılıyoruz ama sistem zihnimizi ele geçirdiği için sınav stresinden ve kazanma hırsından vazgeçemiyoruz.
Şimdi de YKS çıkısında yorumlarını paylaşan bir gencin söylediklerine bakalım:
“Hayatımda hiç bu kadar öğrenciye, insan bünyesine zarar veren bir sınav süreci geçirmemiştim. Zaten ben çok çalışmadım. Ama Milli Eğitim’i kınıyorum. Öğrenciyi asla kabiliyetleriyle, potansiyeliyle değerlendiren bir sınav değildi. Birçok insan, birçok şeyden feragat ederek buna hazırlandı. Ve bu feragat ettikleri şeyler onları insan yapan şeylerdi; sosyalleşme, spor, sanat vb.
Dünyada birçok örneği var; insanları bütünsel değerlendiren sınavları tercih ederim. Zekâ çeşitleri var ama bizi sadece akademik olandan sınava alıyorlar. Hedefim barajı geçmekti ama ben arkadaşlarıma acıdım. Ben hiçbir şeyden vazgeçmedim. Ama onlar feragat etti…”
Sosyal medyada paylaşılan bu gencin videosu yüz binlerce beğeni aldı.
Yorumlar arasında ‘Başımızdaki siyasetçilerden daha bilinçli’ ifadesi dikkatimi çekti.
***
Her zamanki gibi en çok matematik sorularından şikâyet ediliyor.
‘TYT’de süren, AYT’de beynin yetmiyor’ cümlesi her şeyi özetliyor.
-X’te ayt2025 tagıyla paylaşılmış.-
Tabii yalnızca öğrenci tarafından bakmam eleştirilebilir.
Bu nedenle başka bir görüşe daha yer vereceğim.
Bu defa söz öğretmende:
“Ders kitaplarını bilen bir fizikçi, matematikçi olarak söylüyorum ki çocuklarımız emeklerinin karşılığını alamayacakları bir uygulama ile karşılaştılar. Soruları soranların samimi olarak oturup bunları çözmeye kalkmasını isterim.
Onların her biri tek bir konuda uzman. Ve sırf bu konuda soru çözüyorlar.
Biz ise bu çocuklardan 4 yıl hem fizik, kimya hem matematik, geometri, biyoloji çözmelerini istiyoruz.
Yetmiyor; yüksek bir hızla 2 dakika 15 saniyede soruyu okuyup, işlemleri bitirip, doğru cevabı işaretlemeleri gerekiyor.
Her öğrenciye şunu diyorum: Sizin konuyu bilmenizin hiçbir önemi yok, bilginize değer vermiyorlar. Araç kullanan iyi bir sürücü olabilirsiniz bunun da önemi yok. Dünya şampiyonu pilot olmanız isteniyor…”
Pek çok görüşe yer vermek istedim.
Böylece ‘tek taraflı düşünüyorsun’ denmesinin önüne geçmek niyetindeyim.
Elbette her ülkede çeşit çeşit sorun var.
Belki Amerika’da ya da İspanya’da da öğrencilere mikrofon uzatsak aklımıza gelmeyen şikayetler sıralar.
Ama yanlış olan bir şeyi, diğer kötü uygulamaları göstererek kamufle edemeyiz.
Bu bir teselli olamaz!
***
Parantez açayım:
Sınava geç kalan öğrencilerin yaşadıkları da kameralara yansıdı ve buna da değinmemi isteyenler oldu.
Her sene benzer görüntüler gündemi epeyce oyalıyor; aklım almıyor.
Belki psikolojik olarak açıklaması vardır.
Ancak sistem kötü diye pes edemeyiz.
Tüm sene ders çalışanlar, sınava geç kalarak emeklerini heba ediyorsa bunun tek açıklaması sorumsuzluktur.
-Tabii ki olağanüstü hâller dışında.-
Hele kılık kıyafetini tercih ederken kurallara uymayarak; okul kapısında olay çıkaranların başka bir amacı olmalı.
Bir çeşit protestoysa bu, bildireyim işe yaramıyor…