Kısa bir molanın ardından, merhaba!
Bir haftada o kadar çok felaket yaşadık ki; tatile çıkarken ki temennilerimin hepsi suya düştü.
Yangınlar, depremler ve son gelen şehit haberleri; umudu, sevinci aldı götürdü.
Her geçen gün toplumun gerginliği artıyor, sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyüyor.
Huzurumuzu kaçıran gelişmelerin çoğu şüphesiz ekonomideki problemlere dayanıyor.
Malum tatil sezonunun ortasındayız; haliyle turizm konusu revaçta.
Fethiye’de bir minibüs şoförünün isyanına denk gelmişsinizdir:
“Haziran bitti hâlâ kimse yok. Minibüsler gibi sahiller de boş…”
Hâlbuki Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, nisan sonunda yaptığı açıklamada:
“Türkiye'nin turizm geliri yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 5,6 arttı. İlk çeyrekte yıllıklandırılmış turizm geliri 61,6 milyar dolar, ziyaretçi sayısı 62,3 milyon kişi oldu. Turizm gelirleri, cari dengedeki olumlu seyri destekliyor. 2025'te 64 milyar dolar turizm geliri ve 65 milyon ziyaretçi hedefine ulaşmayı öngörüyoruz” demişti.
Rakamlarla ilgili problem yok ama veriler Ege’nin halini yansıtmıyor!
Fethiye, Marmaris gibi gözde destinasyonlar kan ağlıyor…

***
Geçen sene pahalılıktan şikâyetçi olanlar Marmara’nın gözdesi Erdek sahillerine akın etmişti.
‘Bu yıl durumda değişiklik olacak mı?’ diye merak edenlere bildireyim; Erdek’in gözde sahillerine ilgi yoğun.
Özellikle Çuğra, okulların kapanması ve sınavların bitmesiyle birlikte hareketli günlerine kavuştu.
Ancak Ege ve Akdeniz için aynı şeyleri söylemek mümkün değil.
Sosyal medya paylaşımlarına aldanıp, yanlış yönlendirme yapmamak adına Burkon Turizm ve Kongre Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Genel Başkan Yardımcısı Hasan Eker ile görüştüm.
Elbette tek sorun otellerin doluluk oranı değil.
Özellikle ünlülerin başlattığı adisyon paylaşma akımı; turizmcilere yönelik öfkeyi körüklüyor.
Buna ‘Yunan Adaları’nda tatil yapmak daha ucuz’ söylemi de eklenince yerli turist ülkesini terk ediyor.

Soru-cevap kısmıyla sizi baş başa bırakıyorum…
***
SEÇENEK HER ZAMAN VAR
Fethiye’de şezlong ücreti 4 bin lira, Bodrum’da 14 bin lira. Restoranların fahiş fiyatları da cabası. Ege ve Akdeniz’de sahillerin boş kalması bu duruma bağlanıyor. Bilgi verir misiniz?
Her sektörün yüksek fiyat veren kuruluşları var. Önce şunu kabul edelim ki; turizm lükstür! Lüks yerler elbette olacak. Ancak restoranların, otellerin yüzde kaçı çok pahalı?
Yıllardır gündeme getiriliyor; medyanın popüler konusu bu.
Bodrum, Alaçatı, Çeşme gibi gözde turizm noktalarından adisyonlar paylaşılıyor.
Bilinen lüks tesislerin adisyonları paylaşılıyor. Oralara gidenler bu fiyatları biliyor; ancak sosyal medyada sürpriz gibi paylaşılıyor!
Pandemiden sonra ekonomik olarak zorlanıyoruz. Ülkedeki enflasyonist ortam yalnızca sahilleri değil, şehir merkezlerinde de yiyecek fiyatlarını yükseltti. Tüm şehirlerde lüks mekânlar var.
Ancak Bodrum’da 150 liraya da lahmacun satılan yerler de mevcut!
Lüks bir tercihtir.
Şunu diyebiliriz: Türkiye’de lüks tüketim maliyeti arttı.
Personel, gayrimenkul maliyeti artınca esnaf da fiyatları yükseltti. Sezonluk sektör olduğu için 3-4 ayda kazanıp, 12 ayı geçirmek zorunda kalıyorlar. Turizm bölgelerinde, şehir merkezlerine göre 4 kat daha fazla artış gerçekleşti. Ancak seçenek her zaman var.
ŞİKÂYET EDİN!
Peki, durumu suistimal edenler yok mu?
Maalesef yüzde 10-15 oranında fırsatçılık yapanlar var. Onların ön plana çıkarılması turizme çok zarar veriyor. TÜRSAB, valilikler, yerel yönetimler turizm için çok çalışıyor. Bu tip mağduriyet yaratan işletmeleri biz de istemiyoruz.
Bir uyarıda bulunmak istiyorum:
Fiyat etiketi koymak zorunludur!
Eğer yemek yediğiniz yerde hem fiyatları görmüyor hem de yüksek bir bedel ödüyorsanız, Ticaret Bakanlığı’na, Tüketici Hakları’na şikâyet edin.
Mağdur edenlere ciddi cezalar verilmeli ki caydırıcı olsun.
NEYİ KIYASLIYORUZ?
Pek çok kişi yurt dışında tatil yapma maliyetinin, yurt içine göre daha ucuz olduğunu belirtiyor. Konuya açıklık getirir misiniz?
Kıyaslama eşitler arasında olmalı.
Türkiye’de ‘her şey dahil’ otelleri, yurt dışında üç yıldızlı otellerle karşılaştırıyorlar!
Yurt dışında iki öğün yemek yenilen oteli, Antalya’da beş yıldızlı otellerle kıyaslamak hatadır!
‘Türkiye’de 150 bin, Yunanistan’da 75 bin lira’ diye başlıklar görüyorum. Ama oteller denk mi?
Yunanistan’daki aynı fiyat ve kalitedeki tatili Ayvalık’ta, Çeşme’de de yapabilirsiniz.
BÖLGESEL DÜŞÜŞ
İşletmeciler kan ağlasa da, Bakanlık verilerine göre sektör iyi durumda. Türkiye’de turizmin son durumunu değerlendirir misiniz?
Ege ve Akdeniz sahillerinde otellerde boşluk var. Marmaris, Fethiye ve Kemer’de durum kötü. Ancak turist sayısında düşüş yok, bölgesel düşüşler yaşanıyor. Zaten Turizm Bakanlığı’nın verilerine göre de düşüş çok az.
Tur operatörlerinin az olduğu, bireysel turistin gittiği yerlerde ciddi düşüş mevcut. Büyük tur operatörlerinin, tur düzenlediği yerlerde düşüş daha az. Ekonomiden iç turizm çok etkilendi.
Türkiye’nin nüfusu 80 milyon; 2 milyonun bazı yerleri doldurması yeterli değil. Hizmet kalitesine ve fiyatlarını uygun tutmaya özen göstermeyen işletmeler boş kaldı.
Avrupa’ya çok turist kaçıyor. Eskiden Avrupa tercihti, şimdi buna Mısır, Uzak Doğu eklendi.
Son bir mesajınız var mı?
Katma değeri yüksek turizm talep ediyoruz, bunun için emek veriyoruz!
Ülke kaynaklarının ucuza verilmemesini istiyoruz!