Hava Durumu

Ayağa kalkmadan fark edemeyiz

Yazının Giriş Tarihi: 29.07.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.07.2025 00:05

Eski Çin’deki o tuhaf infaz geleneğini bilirsiniz.

Hani idam mahkûmları, son gecelerinde cellâtlarıyla birlikte yiyip içerlermiş ya…

Gülüşmeler, şarkılar, pirinç rakıları… Sabaha kadar eğlence.

Ve cellât sabah olup da kılıcını savurduğunda, başlar birer birer düşermiş yere.

Ama kimse fark etmezmiş. Çünkü cellât çok hızlıymış.

Bir mahkûm, sabah başının hâlâ yerinde olduğunu zannedip “infaz gecikti mi?” diye sorunca cellâtın verdiği cevap yüzyıllar sonrasına bile tokat gibi çarpmış:

“Gecikmedi. Kellen çoktan gitti.

Sen sadece farkında değilsin.

Ayağa kalktığında anlayacaksın.”

Bakın dostlar, bu hikâye bir infaz masalı değil.

Bu hikâye; hayatı fark etmeyenler için yazılmış bir ayna.

Zaman zaman hepimiz kellemiz yerindeymiş gibi davranıyoruz.

Sanki her şey yolundaymış gibi.

Sanki bir şey olmamış gibi.

Ama bazen çok şey oluyor...

Saygımız gidiyor,

Samimiyetimiz gidiyor,

Vicdanımız gidiyor,

Ahlakımız, merhametimiz, duyarlılığımız gidiyor da biz hâlâ koltukta pinekliyoruz.

Ayağa kalkmadığımız için fark etmiyoruz.

Hayat bu kadar hızlıyken, biz hâlâ geçmişe bakarak karar veriyoruz.

Teknoloji dörtnala giderken biz hâlâ kalıplaşmış düşüncelerle karar veriyoruz.

Çocuklarımız ellerindeki telefonda dünyayı keşfederken biz hâlâ odanın duvarlarını izliyoruz.

Sonra bir sabah uyanıyoruz…

Bir bakmışız;

evdeki çocuk büyümüş ama biz onun dünyasına hiç girememişiz,

eşimiz yıllarca sustuktan sonra bir gün gitmiş ama biz yıllardır sessizliğini fark etmemişiz,

anne-babamız yaşlanmış, artık sesleri cılız çıkıyor ama biz hâlâ “nasılsa hep varlar” sanmışız…

Sonra oturup “Ne zaman oldu bunlar?” diye soruyoruz.

Oysa çoktan olmuştu.

Biz sadece fark etmedik.

Tıpkı cellâtın dediği gibi:

“Kelleniz gitti. Ama siz hâlâ yerinde sanıyorsunuz.”

İnsan bazen sessizce tükenir.

İlişkiler sessizce biter.

İşler, fırsatlar, dostluklar, hatta hayat bile sessizce çekilir insanın elinden.

Ve insan ancak “ayağa kalktığında” fark eder.

Bugün neyin farkında değilsiniz?

Neyi hâlâ var zannediyorsunuz?

İçinizde kırılan ne var?

Gözünüzün önünde eriyen kim var?

Bakın; fark etmek, tedavi etmenin ilk adımıdır.

Bir şeyi fark ettiğinizde artık ona müdahale edebilirsiniz.

Ama fark etmediğiniz sürece, ne hayatı yaşayabilirsiniz ne de sevdiklerinizi.

O yüzden bu yazıyı okuyan dostum, bir iyilik yap kendine.

Şimdi değilse bile bugün içinde bir ara ayağa kalk.

Gerçekten kalk. Fiziksel olarak.

Yavaşça doğrul. Etrafına bak. İçine bak. İnsanlara bak. Hayata bak.

Kaybettiklerini bir say, unuttuklarını hatırla.

Kırdığın kalpleri düşün.

İhmal ettiğin duaları, ertelediğin kararları, “zamanla hallederim” dediklerini gözden geçir.

Çünkü belki de senin de kelle çoktan gitmiş olabilir.

Ama sen hâlâ güldüğün için farkında olmayabilirsin.

Şimdi sor kendine:

Ben gerçekten yaşıyor muyum?

Yoksa hâlâ kellesi gitmiş ama ruhu oturan mahkûmlar gibi miyim?

Hayatın cellâdı hızlı olabilir.

Ama sen hâlâ ayakta durmayı seçebilirsin.

Ve belki de bugün, yeniden başlamak için en doğru gündür.

Çünkü bu yazıyı sonuna kadar okuyabildiysen, hâlâ bir şeyler için geç kalmış değilsin.

Ayağa kalk.

Fark et.

Ve değiş.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere sevgiyle kalın…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.