Yine yandı canımız…
Yine alevler yükseldi Ege semalarına…
Yine İzmir…
Yine orman…
Yine ciğerlerimiz kavruldu.
Daha önceki yangınları unutmamıştık ki bu geldi kapımızı çaldı. 2021 yazındaki büyük yangınlar hâlâ kulaklarımızda çatırtı sesi gibi çınlıyor. Marmaris’in, Bodrum’un, Manavgat’ın dumanı dağılmadan şimdi İzmir'de benzer bir senaryo. Ama bu senaryo her defasında aynı sonucu doğuruyor: Geri dönmeyen ağaçlar, kaçamayan hayvanlar, içimize sinen is kokusu…
Bir yanda orman yanıyor, öte yanda “neden oluyor bu yangınlar?” sorusu havada yanık kokusu gibi asılı kalıyor.
Efendim sabotaj mıymış…
Elektrik hattı mıymış…
Cam şişeden güneş mi yansımış…
Hangisi olursa olsun: Bir ihmalkârlık, bir tedbirsizlik, bir başıboşluk var. Ormanlar bu kadar yanmaya müsaitken, hâlâ her yangında “yetersiz kaldık, rüzgar şiddetliydi” gibi klasik cümleleri duymaktan bıktık.
Bakın, bu işin ABC’si belli:
- Ormanlık alanlarda yaz boyunca giriş yasakları ciddi denetlenmeli.
- Piknik ateşi, mangal keyfi, sigara izmariti gibi ihmalkâr davranışlara ağır yaptırımlar uygulanmalı.
- Termal kameralar, yangın gözetleme kuleleri, insansız hava araçları aktif bir şekilde kullanılmalı.
- En önemlisi de: İnsan eğitilmeli.
Yani ormana “gitme” demek yetmiyor artık. İnsan ormanı tanımalı, doğaya saygı duymalı. Çünkü orman sadece ağaçtan ibaret değil. Orman: Su demek, hava demek, yaşam demek, geleceğimiz demek.
Geçen gün biri “Yanan yerler neden hep deniz manzaralı oluyor hocam?” diye sordu. Ne diyeyim?
Acı bir soru bu.
Çünkü altında büyük bir şüphe, derin bir sitem, geçmişten gelen bir öfke var.
“Buralar yakılıp rant alanı mı yapılıyor?” diye düşünen çok insan var. Bunu yalnızca teoride değil, pratikte de destekleyen örnekler gördük. Bir yıl sonra o yanan yerin lüks villalara dönüşmesi, halkta güven bırakmıyor. Her orman yangınında bu kuşku tekrar hortluyor. Ve bu kuşku, sadece devletin değil, hepimizin ortak yüküdür.
Orman yandığında sadece ağaçlar değil, güven de yanıyor çünkü…
Şimdi yapılması gereken belli:
1. Yanan alanlara bir çivi bile çakılmamalı.
2. Ağaçlandırma çalışmaları hemen başlatılmalı.
3. Halk bilinçlendirilmeli.
4. Rant kokusu alan girişimlerin önü daha fikir aşamasında kesilmeli.
Ve en önemlisi…
Bir daha böyle bir tabloyla karşılaşmamak için, “yangın çıktıktan sonra” değil, “yangın çıkmadan önce” önlem alınmalı.
Yoksa biz böyle konuşuruz, ormanlar böyle yanar…
Biz böyle bakarız, kuşlar bir daha geri gelmez…
Bir fidanın gölgesinde serinlemek isteyen her insanın yapabileceği bir şey vardır.
Unutmayalım:
Orman gelecektir. Orman vatandır.
Ve vatan sadece sınırlarla değil, yeşille de korunur.