Cumartesi sabahı…
Çoğu insan için biraz daha fazla uyku, biraz daha geç kahvaltı demek. Ama benim için bambaşka bir anlam taşıyor: Bugün dersim var! Evet, yanlış duymadınız, cumartesi günü erkenden kalkıyor ve kurstaki öğrencilerimle buluşmaya gidiyorum.
Bugün cumartesi. Hava tam da insanın içini kıpır kıpır eden cinsten. Hafif bir esinti var, güneş bulutların arasından nazlı nazlı süzülüyor. Pencereden bakınca insanın içi ısınıyor. Şöyle derin bir nefes alıp “Ne güzel bir gün,” diyesi geliyor.
Sabahın o serin havasında kahvemi alıp yola koyuluyorum. Yol boyunca kafamda hep aynı tatlı telaş: "Bugün ders nasıl geçecek acaba?" "Şu yeni etkinliği uygulasam mı?" diye düşünürken, bir bakmışım kurstayım.
Öğrencilerimle göz göze geldiğimiz an, bütün uykusuzluk, bütün yorgunluk bir anda kayboluyor. Onların o pırıl pırıl bakışları, öğrenmeye hevesli halleri var ya… İşte öğretmen olmanın en güzel tarafı da bu bence.
Bugün onlarla yine dilin inceliklerine dalacağız. Belki bir hikâye yazacağız birlikte, belki bir şiir okuyacağız. Bazen kelimelerle oyunlar oynuyoruz. Cümlelerin dansına katılıyoruz sanki. Türkçe dersinde sadece kural ezberlemek yok bizde; sohbet var, kahkaha var, bazen derin düşünceler var.
Biliyorum, kimileri için hafta sonu ders demek biraz zor gelebilir. Ama inanın bana, işinizi severek yapıyorsanız, cumartesi sabahı bile şikâyet etmek yerine şükrediyorsunuz. Çünkü her derste yeni bir keşif var, her derste bir öğrencinin gözünde "anladım!" ışıltısını görmek var.
Bugün yine dolu dolu bir gün olacak. Belki bir kompozisyon yazacağız, belki de "en sevdiğin kelime ne?" diye küçük bir tartışma yapacağız. Her zaman planladığın gibi gitmiyor dersler. Zaten güzelliği de burada; hayat gibi, dersler de sürprizlerle dolu.
Belki ders çıkışında biraz yürürüm. Belki bir kahve alır, bankta oturup geçen insanları izlerim. Belki sadece gökyüzüne bakar, sessizce teşekkür ederim bu güzel cumartesi için.
İnsanın ruhuna dokunan şeyler hep küçük başlar. Güzel bir hava, sevdiğin bir hayal, içten bir sohbet, bir derste duyduğun anlamlı bir cümle… Bugün bu küçük şeyleri biriktirme günü. İnsanın içini ısıtan şeylerin peşinden gitme günü.
Hayat hızlı akıyor, biliyorum. Ama böyle güzel günlerde zamanın biraz yavaşlamasına izin vermeli insan. Her anın tadını çıkararak, her küçük detayı fark ederek… Çünkü mutluluk dediğimiz şey, bazen sadece bir cumartesi sabahının huzurunda gizlidir.