Hava Durumu

Liseye girişte altın anahtar: Sıralama okuryazarlığı

Yazının Giriş Tarihi: 12.07.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.07.2025 00:05

LGS sonuçları açıklandı. Bu yıl sınava giren tam 963 bin 142 öğrenciden 719’u 500 tam puan alarak Türkiye birincisi oldu. Geçen yıl bu sayı 352 idi. Yani, neredeyse iki katına çıkan bir “birincilik enflasyonu”yla karşı karşıyayız. İlk duyduğunuzda kulağa hoş gelebilir: “Ne güzel, başarı artmış!” Ama işin iç yüzüne bakınca tablo o kadar da şenlikli değil…

Bu yıl sınavdan sonra öğrenci ve öğretmenlerden yükselen sesler umut doluydu: "Çok zorlamadı", "Beklediğimizden iyiydi", "Türkçe uzun ama yapılabilir", "Matematik düşündürdü ama zorlamadı"... Bu ifadeler ilk bakışta “bir bahar havası” estirdi. Ama sınav açıklandıktan sonra fark ettik ki aslında bu bahar havasının altında fırtına gizliymiş.

Daha net bir ifadeyle: Amiyane tabirle pis yanıldık.

Zor mu kolay mı? Asıl mesele bu değil...

Sınavın zorluğu ya da kolaylığı her yıl tartışma konusu olur. Ama LGS gibi sıralama sınavlarında asıl belirleyici olan kimin ne kadar doğru yaptığı değil, kimin senden bir tık daha fazla doğru yaptığıdır. Yani mesele bilgi değil, denge oyunu. Yüz binlerce kişinin yarıştığı bir sınavda 1 netlik fark bile kader belirler.

Bu yıl yüzdelik dilimlerdeki kaymalar da bunu net şekilde ortaya koydu. Geçen yılki netlerle 245 puan alan bir öğrenci yüzde 61,5’lik dilimde yer alırken bu yıl aynı netlerle 230 puan alıp yüzde 56’ya girmiş. Puanlar düşmüş ama sıralamalar yukarı kaymış. Bu, sınavın puanlama yapısının farklı işlediğini ve asıl belirleyenin sıralama olduğunu kanıtlıyor.

719 birinci ne anlama geliyor?

Bu kadar çok birinci olması “Sınav kolaydı, herkes döktürdü!” gibi yüzeysel bir düşünceye götürebilir bizi. Ancak bu, beraberinde ciddi bir tercih karmaşası da getiriyor. Özellikle Fen Liseleri, nitelikli Anadolu Liseleri ve proje okulları gibi yüksek puanla öğrenci alan kurumlarda müthiş bir yığılma olacak.

Puanlar aynı, sıralamalar dip dibe. Peki bu ne demek?

Her 1 netin altın değerinde olduğu,

Okul tercihinde binlerce öğrencinin aynı dilime sıkıştığı,

Rehber öğretmenlerin bu yıl daha çok zorlanacağı,

Öğrencilerin ve velilerin psikolojik olarak yıpranabileceği bir tercih süreci…

Peki ne yapmalı? Velilere ve öğrencilere yol haritası

Bu noktada “panik” değil, “plan” zamanı. İşte birkaç öneri:

1. Yüzdelik dilim odaklı tercih yapın.

Puan değil, sıralama önemli. Yüzdelik dilimler okul türlerine göre nasıl değişiyor, geçen seneki taban yüzdeliklerle karşılaştırın.

2. Okulun sadece ismine değil, ruhuna da bakın.

Sırf “isim yaptı” diye bir liseyi tercih etmeyin. Okulun size ne kattığı, hangi ortamı sunduğu, sosyal imkânları, öğretmen kadrosu çok daha önemli.

3. A-B-C planı oluşturun.

Gerçekçi, hayalci ve garantici tercihleri bir arada yapın. 15 tercihinizi stratejik olarak sıralayın.

4. Rehber öğretmenlerle bire bir görüşün.

Kendinizi anlatın, hedeflerinizi netleştirin. Unutmayın, sınav tek bir anlık gösterge; asıl olan, uzun soluklu eğitim yolculuğunuz.

5. Moral ve motivasyonu yüksek tutun.

Sınavdan sonra hayat bitmiyor. İyi bir okul sizi bir adım öne taşıyabilir ama sizi “siz” yapan yine kendi emeğiniz, duruşunuz ve öğrenme arzunuzdur.

Evet, bu yıl LGS birincilik rekoru kırıldı ama unutmayın: Herkes birinci olabilir, fakat kendi yolunu çizebilen azdır. Bu yüzden çocuğunuzu etiketlerle değil, potansiyeliyle değerlendirin. O potansiyeli parlatacak okul, tabelası en parlak olan değil; öğrenciyi en çok parlatandır.

Tercih süreci herkes için hayırlı olsun. Unutmayın: Okul bir araçtır, hedef iyi insan ve donanımlı birey olmaktır.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.