Hava Durumu

Zihnine bir nefes aldırmaya ne dersin?

Yazının Giriş Tarihi: 29.04.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.04.2025 00:05

Bir itirafta bulunarak başlayayım mı?

Geçenlerde telefonumun şarjı bittiğinde, kendimi boşlukta gibi hissettim.

Evet evet, bildiğin boşluk! Sanki dünya durmuş da ben bir köşede yapayalnız kalmışım gibi...

Sonra düşündüm: Gerçekten yalnız mı kaldım, yoksa sadece dijital dünyadan mı koptum?

İşte o an anladım: Ruhumun da şarja ihtiyacı varmış. Ve bu şarjın kablosu, ekranda değil, hayatın tam içinde saklıymış.

Bugün gel, seninle şöyle içten bir sohbette "dijital detoks"u konuşalım. Çayını kahveni al, rahat bir yere otur. Çünkü bu yazı, bildiğin yazılardan biraz farklı olacak.

Dijital Detoks Ne Demek?

Hemen ciddi bir tanım bekleme benden.

Dijital detoks, basitçe şudur:

Bir süreliğine telefonlardan, bilgisayarlardan, sosyal medyadan, bildirimlerden uzaklaşmak.

Yani ekrana bakmamak değil sadece; ekranın sana sunduğu dünyadan bilinçli bir şekilde çekilmek.

Biraz daha açık söyleyeyim:

WhatsApp mesajına anında dönmek zorunda kalmamak,

Instagram'da kim ne yapmış diye stres olmamak,

E-postalara bakmadan da nefes alabileceğini hatırlamak.

İşte hepsi bu!

Kısacası, kafanı, ruhunu ve kalbini dijital yüklerden hafifletmek.

Neden Dijital Detoksa İhtiyacımız Var?

Hani bazı günler olur ya, hiçbir şey yapmamış olsan bile aşırı yorgun hissedersin?

İşte o yorgunluk, çoğu zaman bedenden değil, ruhtan gelir.

Sürekli gelen mesajlar,

Sonsuz sosyal medya akışı,

Bitmek bilmeyen e-postalar...

Beynimiz, "dur!" deme fırsatı bulamadan oradan oraya savruluyor.

Ve günün sonunda, hiç susmayan bir gürültünün içinde kayboluyoruz.

İşte tam bu yüzden dijital detoks gerekiyor:

Ruhumuzun sessizliği duymaya,

Kalbimizin kendi ritmini hatırlamaya,

Hayatın gerçek yüzüne yeniden dokunmaya ihtiyacı var.

İlk Adım:

Küçük Kaçışlar Planla

Sana kimse "Hemen her şeyi bırak!" demiyor. (Ben de beceremem zaten.)

Ama küçük kaçışlar planlamak mümkün.

Mesela:

Sabah uyanır uyanmaz telefonu eline alma.

Kahvaltıyı sadece kahvaltı yaparak geçir. (İnternete bakmadan, haberlere dalmadan.)

Haftada bir gün, sosyal medya uygulamalarını telefonundan sil.

Bunlar küçük gibi görünür ama etkisi büyük.

Çünkü bu küçük boşluklar, zihninde kocaman ferah alanlar açar.

Peki Nasıl Yapılır Bu Dijital Detoks?

Şöyle pratik birkaç önerim var:

Telefonu başka bir odada şarj et. Özellikle gece yatarken. O sana bakmasın, sen ona bakma.

Ekransız saatler belirle. Mesela her akşam 8’den sonra ekran yok.

Gerçek defter kullan. Notlarını telefona değil, bir ajandaya yaz.

Bildirimleri kapat. İnan bana, dünya sen 10 dakika sonra mesaj yazsan da dönmeye devam ediyor.

Ekran yerine başka bir şey koy. Evet, boşluk oluşacak. O boşluğa müzik dinlemek, resim yapmak, kitap okumak ya da yürüyüş ekle.

Dijital Sessizlik Saati

Bu yazıyı bitirdiğinde bir saatlik bir deney yapmanı istiyorum.

Telefonu sessize al, mümkünse uçak moduna geçir.

Bilgisayarı kapa.

Televizyonu açma.

Sadece bir saat.

Ve bu bir saatte şunları gözlemle:

Akıllı telefonun olmadan kendini nasıl hissediyorsun?

Aklın sürekli telefona mı gidiyor?

Yoksa bir süre sonra daha mı hafif hissediyorsun?

Sonra da kendine şu soruyu sor:

"Ben kimim, ekransızken kimim?"

Cevabı, emin ol, çok hoşuna gidecek.

Gerçek Hayat, Bildirim Sesinden Daha Güzel

Unutma:

Bir fotoğrafı paylaşmadan da güzel bir an yaşayabilirsin.

Bir manzarayı çekmeden de onu kalbine kazıyabilirsin.

Bir kahkahayı story atmadan da doyasıya hissedebilirsin.

Dijital dünya var olsun, güzel şeyler sunuyor.

Ama arada sırada ondan çıkıp gerçek hayata dokunmak, ruhumuzun en büyük ihtiyacı.

En sona "Türkçe öğretmeni gözüyle" özel bir bölüm

Ekran Orucu ve Dilin Korunması

Bir Türkçe öğretmeni olarak ekran orucuna bambaşka bir açıdan daha bakıyorum: dilimizin korunması.

Bugün dijital dünya ile büyüyen nesiller, hızlı tüketilen içeriklerle "kısaltılmış" bir dil kullanmaya başladı.

"nbr" (ne haber?)

"slm" (selam)

"by" (bay bay)

gibi ifadeler, yazılı ve sözlü iletişimimizi zayıflatıyor.

Harflerin, kelimelerin hakkı verilmeyince, düşünceler de sığlaşıyor. Çünkü dil, düşüncenin evidir. Dilin daralması, düşüncenin de daralması demektir.

Ekran orucu; gençlere, çocuklara ve hatta yetişkinlere dili yerinde ve özenli kullanmayı yeniden hatırlatmak için harika bir fırsat.

Bir günlüğüne ekranı bırakıp bir hikâye yazmak,

Günlük tutmak,

Bir kitabın cümlelerinde kaybolmak,

Sohbet ederken karşımızdakine tam anlamıyla kulak vermek...

İşte bütün bunlar, sadece ekran bağımlılığını değil, dil yoksullaşmasını da önlemeye yardımcı olur.

Ben öğrencilerime küçük bir ekran orucu ödevi veriyorum bazen:

"Bu hafta sonu ekranlardan uzak kal ve bana yaşadıklarını yazılı bir metin olarak anlat."

İnanır mısın, o yazılarda daha canlı, daha içten, daha zengin bir Türkçe görüyorum. Çünkü insanlar gerçek hayatı yaşarken, kelimeler de gerçek oluyor.

Özetlemek gerekirse...

Ekran orucu sadece ruhumuza değil, dilimize de iyi geliyor.

Türkçemizi yaşatmak istiyorsak, ekranın ötesindeki dünyayı da yaşamalıyız.

İlham Verici Alıntılar

"Bütün o ekranlar kaybolduğunda, geriye sadece gerçek hayat kalır."

(Nicholas Carr)

"Dijital sessizlik, düşüncelerimizin yeniden büyümesine izin verir."

(Cal Newport)

"Bir kitap, bin ekrana bedeldir."

(Anonim)

Ekransız Aktivite Önerileri

Sabah kahvaltısını sessizlik içinde yapmak.

Bir hikâye ya da şiir yazmak.

Bir ağaca yaslanıp gökyüzünü izlemek.

Aile büyüklerinden bir anı dinlemek ve yazıya dökmek.

Origami, örgü gibi elleri meşgul eden işler denemek.

Akşam mum ışığında oturup düşünmek.

Günlük tutmak: "Bugün neler hissettim?" diye kendine sorular sorarak.

Kapanışta sana küçük bir söz bırakıyorum:

"Bazen en iyi bağlantı, bağlantıyı kesmektir."

Haydi şimdi, dijital dünyadan bir adım geri çekil ve kendi dünyana bir adım yaklaş!

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.