Eskilerin tabiri ile, ‘’Siyaset, okula, camiye, kışlaya girmemeli’’ deyişi, zamanımızda bu konunun ne kadar önemli olduğunu bir kere daha gösteriyor.
Tabii bunlara sporu da eklemek lazım.
Cumhuriyet dönemi olimpiyat tarihimize geri dönersek, henüz 7 aylık bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, 1924 Paris olimpiyatlarına 40 erkek sporcuyla katıldı, madalya alamadı. 1928 Amsterdam olimpiyatlarına da 40 sporcuyla katıldık, yine madalya alamadık. Savaşlardan, erkek nüfusu tükenerek çıkmış genç Türkiye Cumhuriyeti olimpiyatlardaki ilk madalyalarını, 1936 Berlin Olimpiyatları’nda Grekoromen güreş branşında 61 KG’de Yaşar Erkan ile ALTIN, Serbest 79 KG’de Ahmet Kireççi ile BRONZ olarak aldı.
Berlin Olimpiyatları Türk spor tarihinde kadın sporcularımızın katıldığı ilk olimpiyat oldu. Eskrim dalında, Suat Fetgeni Aşeni ile Halet Çambel Türk kadınını temsil eden ilk sporcularımız oldu.
Berlin Olimpiyatlarında Amerikalı zenci atlet Jesse Owens, 4 Altın madalya: (100 m.:10.3, 200 m.: 20.7, uzun atlama: 8.06 m., 4x100 m:bayrak 39.8) Hitlerin ‘’üstün ırk’’ kavramını yıktı. Ancak Amerikalılar, ancak faşizan düşünce bakımından Hitlerden aşağıya kalmayan ırkçı Amerikalılar, ‘’ yeni milli kahraman’’ olan Owens’in siyahi olmasını kabullenemediler, Olimpiyat dönüşünde İskandinavya turnuvasına katılmadığı gerekçesiyle onlara 4 altın madalya kazandıran Jesse Owensi müebbet (ömür boyu) boykotla cezalandırdılar. (!)
Türkiye için Paris olimpiyatları, 1984 Los Angeles Olimpiyatları’ndan 40 yıl sonra, altın madalya alamadığımız ilk olimpiyat oldu.
Paris Olimpiyatlarını, 3 Gümüş+5 Bronz Toplam=8 madalya ile 64. sırada kapattık. Paris olimpiyatlarından aklımızda kalacak tek konu kafilemizin rüküş kıyafetleri olacak. Son olimpiyatta altın madalya alamayışımızın nedenleri arasında siyasetin gırtlağına kadar spora da girmiş olması önemli bir faktördür. Bu nedenle sporda başarılı olabilmek için siyasetin ve siyasilerin spordan uzak durması gerekiyor.
Önümüzdeki 3-4 ay içinde federasyon başkanları seçimleri yenilenecek. Yine liyakat yerine sadakat felsefesi ‘’bizden olsun da çamurdan olsun’’ düşünüşü ile siyasi irade federasyon seçimlerine müdahale ederse, 1928 Los Angeles olimpiyatlarında da hiçbir netice alamayacağımız ortadadır.
Örnek mi istiyorsunuz;
- Sokak köpeklerinin itlafı (öldürülmesi) konusunda siyasiler karar verirse bu ‘’siyasi bir karardır’’. Eğer konu ile ilgili kanun hazırlanırken, konuşulurken veterinerler odası davet edilirse bu “soruna bilimsel çözüm arayışı olur’’. Veterinerler bu komisyona davet edilmedi. Eğer edilselerdi ”köpekler ötenazi haklarını kullanıyorlar’’ gibi anlamsız bir açıklama siyaseten yapılmazdı.
- Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi, bununla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi sözleşmesi, 45 Avrupa Ülkesi ve Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011’de kabul edildi. 1 Ağustos 2014’te yürürlüğe girdi. Bu anlaşmayı imzalayan aynı siyasi erk, 30 Mart 2021’de meclis onayı olmadan ve mecliste konu oylanmadan bu anlaşmadan çekilme kararı aldı. Sözleşme kaldırıldıktan sonra 2024 yılının ilk 7 ayında Türkiye’de 225 kadın öldürüldü.
- Doktorlara ve sağlık personeline fiziksel şiddet ve mobbing uygulamasına ait yasa teklifi için siyasiler, TBMM araştırma komisyonunun 2013 yılında sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı hazırladığı 66 maddelik öneriler listesini bugüne kadar tartışmaya bile açmadı konunun tarafının yani doktorların örgütü olan Türk Tabipler Birliği ile yine konuya taraf olan sağlık personelinin örgütleri ile konuyu hiç görüşmedi ve tartışmadı. Günümüzde halen sağlık çalışanları gün geçtikçe artan oranda fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalıyor.
KAYNAKLAR:
1- Prof. Dr. Üstün Dökmen ‘’Roblox: Çocuk ve Sansür’’, Cumhuriyet gazetesi, Pazar eki: 25 Ağustos 2024