Hava Durumu

Hukuk ve ticaret

Yazının Giriş Tarihi: 13.05.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.05.2025 00:05

Bir ülkede güven duygusu kaybolmuşsa kimse o ülkeye para da vermez, kredi de açmaz, yatırım da yapmaz. Kurların rekor kırıp, ilan edilmiş ekonomik önlem ve programların bir gecede çöpe atılmasının birinci nedeni ülkede hukuk düzeninin olmayışı büyük bir güvensizlik yaratır.

Ülkemizde kamu otoritesi, yönetemediği, kontrol altına alamadığı her şeyi yasaklamaya eğilimlidir. Zamanında Las Vegas’ı turizm cennetine dönüştüren, bugün Çin’e özel statü ile bağlı 33 km2 büyüklüğündeki Makao adasını, otelleri, eğlence merkezleri, alışveriş olanakları ve kumarhaneleri ile Uzakdoğu’nun en büyük turizm ve eğlence cennetine dönüştüren Amerikalı iş adamı Steve Wynn, Turgut Özal zamanında, Akdeniz kıyıları ve özellikle Antalya’yı bir turizm cenneti haline getirmek için yaptığı projelerden neden vazgeçtiğini şu cümlelerle özetlemişti.

“Türkiye’ye yatırım yapmayacağım, çünkü bu ülkede hukuk işlemiyor. Kanunların sık sık değiştiği ve uygulanmadığı bir yerde insan namusu ile para kazanamaz.”

Aynı konuda Ford Otosan Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, mart ayının son günlerinde bir TV programında şunları söylemişti: “İnsana, ülkeye baktığı zamanda öngörülebilirlik, çok çok önemli. Hukuk sistemi çalışmayan ülkelere, yatırımcı çekmek kolay olmuyor.”

Gerçekten de öngörülebilir bir hukuk düzeni olmadan ekonomik gelişme de olmuyor. İstanbul’un seçilmiş Belediye Başkanı ve partili üyelerin tamamının oyu ile Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu suç örgütü yönetirken (!) terör örgütüne de yardım etme (!) suçlamaları ile gözaltına alınması gibi bir siyasi operasyon, ülkenin siyasi geçmişinde hiç yaşanmadı. Bu durum, siyasi rakibi elimine etme manipülasyonları yoluyla, Başbakan Süleyman Demirel’in, Bülent Ecevit’i, Başbakan Tansu Çiller’in Mesut Yılmaz’ı, tek parti döneminin milli şefi İsmet İnönü’nün Adnan Menderes’i seçime katılmalarını engellemek için sudan bahanelerle gözaltına alıp toplumla iletişimini kesmesi gibi bir durum.

Şurası çok açık, Türkiye demokrasiden uzaklaşıp hızla bir Ortadoğu veya Orta Amerika’daki muz Cumhuriyetlerinde olduğu gibi otokratik bir rejime dönüşerek, dünyadaki kredisini hızla tüketmekle meşgul.

AB (Avrupa Birliği) ile üyelik görüşmelerine 2005 yılında başlayan Türkiye ise Avrupa ülkelerinin kapılarında bırakın üye olmayı, eğitim, iş, gezmek için vize alma taleplerinde bile gittikçe daha zor şartlarla karşılaşıyor. Türkiye’deki ekonomik zorluklar emekliler ve asgari ücretle çalışan kesimler için yaşam şartlarının giderek güçleşmesi, siyaseten tek adam rejiminin açmazları, artan tutuklamalar, seçilmişlerin görevden alınıp yerlerine kayyum atamaları, sürekli düşen eğitim kalitesi, AB ülkelerini çok endişelendiriyor.

Avrupa Parlamentosu (AP) mayıs ayı olağan toplantısında “Türkiye ile AB arasındaki üyelik görüşmelerinin kalıcı olarak dondurulması”nı öngören raporu kabul etti. Rapor Avrupa Komisyonuna tavsiye niteliğinde… 2024 yılında AB ülkelerine en çok iltica başvurusunda bulunan ülkeler içinde Suriye 150.766, Afganistan 87.382, Venezuela 73.817 kişi ile ilk 3 sırada yer alırken, Türkiye 55.705 kişi ile 4. sırada.

Dikkatinizi çekerim, iltica başvurularında 51.529 kişi ile Türkiye’nin arkasında 5.ci sırada bulunan Kolombiya’nın bile AB ile vize serbestisi anlaşması var. (Kaynak: EVAA)

KAYNAKLAR:

1-M.Ali Yılmaz, ”Antalya neden Makao olamadı?” Oksijen Gazetesi, sayı: 219, 21-27 Mart 2025, sayfa: 2

2-Sözcü Gazetesi: “Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile tam üyelik görüşmeleri durdurulsun” haberi. 10 Mayıs 2025, sayfa:11.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.