Hava Durumu

Mehmet Terzi, maraton ve zaman tünelinde seyahat…

Yazının Giriş Tarihi: 03.12.2022 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.12.2022 17:35

Sevgili Mehmet Terzi’nin Kazablanka Akdeniz oyunlarındaki maraton yarışı ile ilgili anısı Türkiye atletizm tarihinin 1962-2022 yılları arasındaki 60 yıllık sürecinde, milli atlet, master atlet, idareci, federasyon üyesi, doktor, köşe yazarı ve araştırmacı olarak yer almış, yarım asrı devirmiş bir canlı şahidi olarak beni zaman tünelinde yıllar öncesinin anılarına götürdü…

Fas’ın Kazablanka kentinde 3-17 Eylül 1983 tarihinde yapılan 9’uncu Akdeniz oyunlarında, rahmetli Yücel Seçkiner ağabeyimizin başkanlığını yaptığı Türk kafilesinde, Rahmetli Jerfi Fıratlı TMOK temsilcisi, Orhan Kadıgil başkan yardımcısı, Özcan Mete atletizm ekip şefi, Muharrem Dalkılıç, İsmail Akçay ve rahmetli Orhan Altan atletizm antrenörü olarak görev aldılar. Ben de Dr. Ahmet Ertat, Dr.Ertan Anadol, Dr.Uğurtan Baysal ile birlikte doktor olarak kafilenin sağlık ekibinde yer almıştım. Türk sporcuları bu oyunlarda 15 spor dalında 11 altın, 8 gümüş, 19 bronz olmak üzere toplam 38 madalya kazanmıştı.

Şimdi bundan sonrasını Mehmet Terzi’nin ağzından dinleyelim: “1979 yılında Yugoslavya’nın Split kentinde yapılan Akdeniz oyunlarında maratonda elde ettiğim bronz madalyadan sonra, 1983 yılında Kazablanka’da yapılan Akdeniz oyunlarında altın madalyaya ulaştım. 2’inci olan Ahmet Altun’da benim antrenman arkadaşımdı. Genellikle uluslararası yarışlarda hedeflerimizi birlikte değerlendirerek yarışmalara katılıyorduk. Uluslararası yarışmalarda ülkemize birlikte kazandırdığımız madalyalarda, birbirimize olan destek ve katkılarımızın büyük rolü vardır. Kazablanka Akdeniz oyunlarında, Türk sporuna milli atlet, sporcu, antrenör, yönetici, federasyon başkanı, genel müdür, 3 dönem milletvekili, 55’inci hükümette spordan sorumlu devlet bakanı olarak hizmet etmiş, Türk sporunun bütün dallarında emeği ve katkısı olan değerli ağabey ve büyüğümüz rahmetli Yücel Seçkiner (Doğum1936, vefat:24.6.2019, 83 yaşında) genel müdürlük görevini yürütürken kafile başkanı olarak iştirak etmişti. Atletizmde son yarışma olan maratona katılmadan önce, duayenimiz kafilede atletizm antrenörü olarak başımızda bulunan, 1968 Meksika Olimpiyatları maraton 4’üncüsü İsmail Akçay, ben ve Ahmet Altun, kahvaltı için restoranın önüne gelince, kafile başkanımız Yücel Seçkiner bizlere, ‘Günaydın çocuklar, sizleri rüyamda gördüm, bugünkü maraton yarışında 1 ve 2’inci oluyorsunuz” dedi. Yarışta bizden daha iyi olan ve favori gösterilen atletler olduğundan Ahmet’le birbirimize baktık ve ‘Hayırlı olsun Yücel Ağabey’ dedik. O da ”Yarış sonrası görüşelim isterseniz, iddiaya da girelim’ deyince; ‘İddiaya gerek yok, biz gerekeni yapacağız’ diye kendisine söz verdik. Yarış öğleden sonra 15.00’de başladı. Hava sıcaklığı 37 derece, nem oranı yüksek, okyanustan sıcak rüzgâr esiyor. Bu zorlu şartlarda yarış başladı. Ahmet’le yarış öncesi ‘Su istasyonlarından hiç su almayalım. Su alırsak bu sıcak ortamda irademize hâkim olamayıp çok su içebiliriz, yarışı bitiremeyebiliriz‘  diye düşündük ve su almamaya karar verdik. Rakiplerimiz ise her 5 km’deki su istasyonlarında su takviyesi yaptılar. Biz yarış bitene kadar su içmedik. Bugün bilimsel olarak baktığımızda; bu uygulama bir risk olarak değerlendirilebilir ama bunu göze alıp kararımızı uyguladık. Sonunda sabır ve azimle yarışı kazandık. Ben 1’inci, Ahmet 2’nci olarak yarışı bitirdik. Genel Müdürümüz Yücel Seçkiner, stadyumda VİP tribününden benim birinci, Ahmet’in ikinci geldiğini görünce hızla oturduğu yerden fırlayıp, tribünle saha arasındaki 1 metrelik boşluğu aşıp sahaya inmeye çalışırken, tellere takılıp yüzüstü çimlere düşmüş, biz bu durumu sonradan öğrendik. Ahmet yarıştan sonra sevinçten beni havaya kaldırıp sevincimizi paylaşırken, Yücel Ağabey koşarak bize doğru geldi. ‘Bana inanılmaz bir mutluluk yaşattınız çocuklar” dedi. Daha sonra da her karşılaştığımızda, ”Terzi, Kazablanka’daki büyük başarınızı hiç unutmuyorum” diyerek bu anıyı benle paylaştı. Saygı ve rahmetle anıyorum değerli büyüğüm, ağabeyim Yücel Seçkiner’i, nur içinde yatsın.”

***

1983 Los Angeles olimpiyatlarında Terzi, 77 atletin yarıştığı maratonda 2.14.20 ile 16’nci olma başarısını gösterdi. Ahmet Altun 25’inci ve Mehmet Yurdadön 35’inci kilometrelerde yarışı terk ettiler. Mehmet Terzi 1984 yılında Atina’da yapılan 43’üncü Balkan şampiyonasında maratonu 2.21.30’lık derecesi ile birinci, Ahmet Altun 2.30.06 ile beşinci olarak bitirdi.

Bu anı bana 1966’da Sarajevo’da yapılan Balkan oyunlarında benim de 110 metre engellide, Çetin Ağabeyle milli forma giyip yarıştığımız şampiyonada, İsmail Akçay ve Hüseyin Aktaş’ın 50 bin seyirci önünde stada birinci (2.22.44) ve ikinci (2.25.55) olarak girdikleri yarışı hatırlattı. Bu yarışa İsmail Aktaş ve Hüseyin Aktaş, Budapeşte’de ünlü Nep stadında yapılan 8’inci Avrupa Atletizm şampiyonasında, İsmail’in 36 atlet içinde 2.28.18 ile 16’nci, Hüseyin Aktaş’ın 2.36.00 ile 22’nci olduğu yarışma sonrası Sarajevo’ya kafileden ayrı olarak gelip, maraton parkurunda parkuru tanıma ve antrenman yapma fırsatı buldular. (Akçay ve Aktaş’ın yarıştığı Avrupa Şampiyonasında maratonda birinciliği İngiliz Hogan 2.20.04.6 ile, ikinciliği Belçikalı Vandendrissche 2.21.43.6 ile, üçüncülüğü Macar Toth 2.22.02 ile kazanmışlardı.)

Sarajevo’da maratonun 42 kilometresi yol, son 195 metresi stat içinde koşuldu. Yarışın başlaması ile Aktaş ve Akçay, Bulgar Sarankov ile ilk grubu oluşturdular. İlk 20 kilometreyi Aktaş önde götürdükten sonra, 35’inci kilometreye kadar Aktaşla dirsek dirseğe beraber koşan Akçay, bu kilometreden sonra Bulgar Sarankov ile birlikte atak yapıp arayı açmaya başladılar. Bir ara havanın kararması ile İsmail Akçay yanlış bir yola girdiyse de 100 metre sonra yarışı takip eden Şevki Koru hocanın da içinde bulunduğu teknik yardım ekibinin uyarıları üzerine normal güzergâha geçiş yaptı. Stada önce Akçay, sonra Bulgar Sarankov’tan tempoyu arttırarak sıyrılan Aktaş, 50 bin seyircinin alkışları arasında yarışı birinci ve ikinci olarak bitirdi. Bu yarışmaya 3’üncü maratoncu olarak götürülen Feridun Topuzlu, yerini Avrupa şampiyonasında hırslı ve daha formda gözüken Hüseyin Aktaş’a, teknik heyetin ricası ile büyük bir hoşgörü gösterip terk etti ve yarışı takip ettiği arabanın içinden İsmail ve Hüseyin’e destek ve yardımda bulundu.

Yarışlar bitip yurda dönmek için otobüse geldik. Ön koltukları boş görünce Merdol’la ön sıraya oturduk. Kapıdan giren Rahmetli Çetin Ağabey “Ne arıyorsunuz yeni yetmeler, ne yaptınız, ne derece elde ettiniz de ön sıraya oturuyorsunuz, geçin arka koltuklara, ön sırada oturmayı İsmail’le Hüseyin hak ettiler” deyip bizi arka koltuklara gönderdi. O zamanlar takımın büyükleri bir lakırdı söyleyecek de biz çömezler itiraz edeceğiz, böyle bir şeyin olma ihtimali mümkün değildi. Ağabey atletlere soru sormak, yanlarında fikir beyan etmek için mangal gibi yürek gerekirdi.

***

1968 yılında Atina’da yapılan 27’nci Balkan oyunlarında (5-8 Eylül 1968) İsmail Akçay, 2.21.55 ile birinci, Hüseyin Aktaş 2.25.26.2 ile ikinci gelerek başarılarını tekrarladılar. İsmail Akçay, 1968 Mexico olimpiyatlarında 2.20.26.4 ile birinci gelen Habeşistanlı Mamo Wolde’nin arkasından, 2.23.45 ile dördüncü gelerek büyük bir başarıya daha imzasını attı.

1966 ve 68 yıllarında Hürriyet ve Milliyet gazeteleri tarafından yılın sporcusu seçilen İsmail Aktaş 1969 yılında TSYD üyelerinin oyları ile Cumhuriyet gazetesinde “yılın sporcusu” seçilirken, Milliyet gazetesinin “yılın sporcusu” için yaptığı halk oylaması sonucunda da 114 bin 376 oyla ikinci olan ünlü güreşçi Ahmet Ayık’ın önüne geçip birinci olmayı başardı.

Hüseyin Aktaş 1970 yılında Bükreş, Romanya‘da yapılan Balkan oyunlarında 2.27.51.2 ile ilk Balkan şampiyonluğu sevincini yaşadı.

Yine unutulmaz maratonlardan birisini de 1970 yılında koşulan 9. Uluslararası Atina maratonunda yaşadık. (1955 yılından beri 2 yılda bir yapılan Atina maratonu 1970 yılından itibaren her yıl koşulmaya başlanmıştı.)

6 Nisan 1970’de koşulan Atina maratonuna 26 Yunan ve 4 Türk yarışmacı katıldı. Bu maratonda İsmail Akçay, 2.25.30 ile birinci, Hüseyin Aktaş, 2.26.08 ile ikinci, Hamza Canavar, 2.32.55.2 ile üçüncü, Yılmaz Sakallı 2.33.50.6 ile dördüNcü gelerek inanılmaz bir başarıya imza attılar. Bu yarışta Akçay, stada girdikten sonra finişe 50 metre kala düşmesine rağmen kalkıp yarışı birinci olarak bitirdi.

***

60 ve 70li yıllarda Dünya tartan pistlerde yarışırken, Türk atletleri 1971 Akdeniz oyunları için İzmir’de ilk tartana kavuşana kadar balçık ve çamur içinde koşmaya devam etti.

Bu tarihlerde elde mevcut yıldız ve genç yeteneklerden hiçbiri spesifik branş antrenörleri tarafından antrene edilmediği ve yurtdışına branşları ile ilgili antrenörlerin bulunduğu ülkelere gönderilemediği için “istikbal vaat eden gençler statüsünden” “elit sporcu” olma statüsüne geçişi yapamadılar. Teknik branşlar ve atmalardaki başarısızlığımızı, stat, tartan pist, spesifik branş antrenörü gerektirmeyen kros ve maraton gibi yol yarışlarında başarılı olan kros ve maratoncularımız sırtladılar ve yüz akımız oldular. Salon yarışmalarında da yıllarca basket voleybol salonlarında parke zeminlerde ve İzmir Atatürk stadının altındaki nizami ölçülere sahip olmayan bugünkü adı ile Soner Çoşan pistinde yapılan antrenman ve yarışlarla elit ve master atletlerimiz, yurtdışında salon yarışmalarında Türkiye’yi temsil ettiler.

Ne yazık ki bugün de 80 milyonluk Türkiye’de, 2013 yılında açılan Ataköy‘deki salonla, bir yıl önce yarışmalara açılan Bursa Osmangazi salonu dışında uluslararası yarışma yapılacak salonumuz yok. Büyükşehir adı ile anılan Ankara’da, Antalya’da, İzmir’de, 18 milyonluk İstanbul’un Anadolu yakasında salonumuz yok.

Herhalde bu ayıp hepimize yeter. Mevcut olan içinde atletizm pistleri bulunan sahalarımızı yıkıp yeni yapılan statları, içine atletizm pisti yapmadan profesyonel futbolun emrine tahsis eden ‘dar görüşlü kafalar, eski statlarda binlerce seyirci önünde maç aralarında koşarak atletizmi yaşatan ve sevilmesini sağlayan Ekrem Koçak’ların, Cahit Önel’lerin, Osman Coşgül’lerin, Turhan Göker’lerin, İlhami Koç’ların kemiklerini sızlatıyorlar…

Bu vesile ile aramızdan ayrılan Yücel Seçkiner, yokluk ve fakirlik çekerek aramızdan ayrılan Hüseyin Aktaş, Türk atletizminin duayenleri Jerfi Fıratlı ve Naili Moran’ı rahmet ve saygı ile anıyorum.

KAYNAKLAR:

1-Mehmet Terzi ”Facebook’taki kendi kaleminden anıları” 2022.

2-“Akdeniz Oyunları ve Türkiye”, Cem Atabeyoğlu, TMOK Yayınları, No:2, Sayfa 81-93, Temmuz 2000, İstanbul.

3-TMOK’nin 100.yılı, TMOKYayınları, Altuğ İstanbulluoğlu, sayfa 351, 2008, İstanbul.

4-Atletin Sesi “Savulun Türkler geliyor”, sayı:52, sayfa:1-5, Kasım1966.

5-Atletin sesi, sayı 75, Ekim 1968.

6-“Atletizmi yaşatanlar”, Yücel Seçkiner, BTGM Yayınları, 1972,Ankara.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.