Hava Durumu

Türkiye kros (kır koşusu) birincilikleri krosun kralları (5)

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2025 00:09
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2025 00:09

1985, TÜRKİYE KROS BİRİNCİLİĞİ: (16 Şubat, Konya ) BÜYÜKLER(12.000 m.)

1- Mehmet YURDADÖN (İstanbul, FB): 38.53.3, 2-Mehmet Genç (Ankara): 39.08.7, 3-Mehmet Terzi (İstanbul, FB): 39.11.2, 4-Ahmet Altun (Ankara): 39.57.0, 5-Zeki Atlı (İstanbul, FB): 39.58.4, 6-Sefa Het (İstanbul, FB): 40.18.5.

GENÇ ERKEKLER (8000 m): 1-Rıza Erdal (Erzincan): 26.24.2, 2-Zeki Öztürk (Sivas): 26.38.8, 3-Hikmet Uyar (Ankara): 26.39.7, 4-Nihat Bağcı (İstanbul): 26.40.3, 5-Ahmet Koçak (İstanbul): 26.59.4, 6-Mehmet Kayan (İstanbul): 27.04.7.

ORTA GENÇ ERKEKLER (6000 m.): 1-Zekeriya Akdoğan (Konya): 19.21.3, 2-Haydar Doğan (İstanbul): 19.33.3, 3- Ahmet Çetinbaş (Sivas): 19.42.7, 4-Metin Bayram (Ağrı): 19.47.2, 5-Nevzat Yıldırım (Ağrı): 19.47.4, 6-Hamit Er (Sivas): 19.48.3.

BÜYÜK BAYANLAR (4000 m.): 1-Meltem Pertev, İstanbul): 15.45, 2-Nadire Çoşkun (Balıkesir): 15.50, 3- Ülker Kutlu (Ankara): 15.59, 4-Güneş Kaplan (Ağrı): 16.06.5, 5- Gülsüm Yılmaz (Isparta ): 16.12.7. 6-Nevriye Bilgin (Niğde): 16.29.6.

GENÇ KIZLAR (2000 m.): 1-Yasemin Kahyaoğlu (Konya): 7.03.8, 2-Bingül Altın (Ağrı): 7.05.2, 3-Türkan Vural (Sivas): 7.06.5, 4-Esin Dalkıran (Ankara): 7.06.9, 5-Melis Yenisey (İstanbul): 7.15.7, 6-Fatma Şimşek (Sivas) 7.23.8.

Geçmiş yıllarda Bolu’da FB Sosyal Tesisleri’nde Süleyman Candan ve Turgut Gür’ün organizasyonu ile katıldığım eski şampiyonlar gezisinde sevgili Mehmet’in sohbette söylediği şu sözler, günümüzde de geçerliliğini koruyor: “Sporda şampiyonluğa ve madalyaya giden yol Sağlık+Eğitim+ Branşa özgü düzenli ve bilinçli çalışmadan geçer. Sporda ve de atletizmde çalışma, bilime dayalı olmadıkça, bilimle iç içe olması sağlanmadıkça sadece yetenek olmakla başarının gelmesi mümkün değildir.”

Bir şampiyonun nasıl güç şartlar altında yetiştiğini gören ünlü gazeteci Kahraman Bapçum’un isyan yazısı, bizi 1980’li yıllara götürüyor: “Yurdadön’lerin sahibi kimdir?”

Yarışçı bir adam bu Yurdadön… Koşarken kendi kendisiyle, kilometrelerle ve rakipleriyle kavga etmesini biliyor. Sadece şu son günlerde kazandığı yarışın son 5000 metresini üç Bulgar ve –yarışı ev sahiplerine kaptırsalar daha az üzülecek olan- iki Romen atletiyle becelleşirken neler çektiğini bilmeyenler ne Yurdadön’ü anlar ne de bu yazıyı.

Üstelik güçlü bir adam bu Yurdadön. Parkurun çıkışlı bölümlerinde yakalayıp da geçemeyeceği rakip yok gibi… Demek ki solunum ve dolaşım sistemi tam yaptığı işe göre çalışıyor. Ama zayıf tarafları da var kuşkusuz. Düz yolda ve parkurun inişli yerlerinde sıradan adam gibi oluyormuş. Kayakçılıktan gelip de atletizm şampiyonu olan bu genç adamı tam bir atlet yapamamışız. Başkalarının zorlandığı yerlerde tavşanlaşan atlet neden düz yolda başkalarından daha iyi olamıyor? Kim arayacak bunun nedenlerini ve çaresini kim bulacak? Kendisi mi?

Gerçi kazandığı yarış bir özel koşu idi. Ama arkadaşımız Tongsir’e yarıştan sonra söylediği tartışılmaz: Bir sakatlık olmazsa yakında yapılacak Balkan Kros Şampiyonası’nda altın madalya onundur.

Ne var ki yaşı 27’dir Yurdadön’ün. Birkaç yıl sonra ister istemez koşmayı bırakacaktır. O zaman kendisi de, biz de merak içinde kalacağız: Acaba olacağı kadar oldu mu, ay yıldızlı eşofmana ve atletizm arşivlerine verebileceğini verdi mi? Diye…

Yurdadön, bize bugüne kadar getirdiği ve daha birkaç yıl getireceği madalyalara karşın çıkabileceği yere kadar çıkamadan gidecektir. Bunda hiç kuşku olmasın. Ondan önce nicelerinde olduğu gibi ve ondan sonra nicelerinde olacağı gibi…

27 yaşındadır Yurdadön. Kars’ta birkaç çocuğuna emekli aylığı ile bakan bir babanın oğludur. Spor Akademisi mezunudur, bölge antrenörü olarak 7.500 lira alır ayda. Hasta kardeşi ile beraber oturur ve ona bakar 3.000 lira kira vererek. Ve her sabah karanlıkta evden çıkıp 25 kilometre koşarak çalışır. Ne güzel ve ne rahat bir yaşam değil mi? Etiyopya’dan Amerika’ya, Surinam’dan Sovyetler Birliği’ne kadar dünyanın her yerinde zengin fakir, komünist, kapitalist, bağımsız sömürge farkı gözetilmeksizin her ülkede böyle şampiyonların bir sahibi vardır.

Ülkenin koşulları kimi görevlendiriyorsa odur şampiyonun sahibi. Türkiye’de ise Yurdadön’ler hep tek başlarına kalırlar. Bunlar bilinen şeyler, her zaman söylenen şeyler. Şimdi size bilmediğiniz bir konuyu anlatalım.

Günde 25 kilometre koşarak çalışan Yurdadön, atlet arkadaşı Sadık Salman’ın amca oğlu –kimsenin tanımadığı- Ahmet Salman’la birlikte çalışmıştır bir süre. Ve bu çalışmalarda çok kez Ahmet, Yurdadön’ü ekip gitmiştir. Yurdadön ve Sadık, bu çocuğun büyük şehirde yaşayıp atletizme yaklaşabilmesi için bir iş bulmak üzere çok kapının ipini çekmişler ve başaramamışlar.

Balkanlara sığmayan Yurdadön’ün ‘’Şimdiden beni geçiyor’’ dediği bu çocuk bugün köyünde tarlada çalışmaktadır. Varlıklarından haberimiz bile olmayan nice Ahmet’ler kim bilir nerededirler?

Yurdadön’ün söylediği bir gerçek daha var: Kendi gücünü bilmiyor. Kendisinden daha büyük, daha usta, daha güçlü rakiplerle koşması gerekir ki nerede olduğunu bilsin. Spor Vakfı’nın kuruluş senedinde bilmem ne şartı varmış da… İtici güç müdür, çekici kuvvet midir o yardımın özelliği şuymuş da. Bütün bunlar sadece laftır. Laf olmayan tek şey vardır: Yurdadön’ün çıktığı yere çıkan adamı daha yukarı çıkartamayan bir toplum Türkiye’den başka hiçbir yerde kalmamıştır.

Eczacıbaşı’lar, Tofaş’lar, Koç grubunun başka kuruluşları, Sabancı’lar, Sapmaz’lar ve daha aklımıza gelemeyenler! Bu yazı herkesten çok sizlere yazılmıştır.

Çünkü elli yıldan fazla bir süredir, ‘’Türkiye’de sporu ben yönetirim’’ diyen yüce devletimiz Anadolu yaylasının çocuklarını tarlalarından, okullarından çekip Şeref Kürsü’lerine çıkartamamıştır. Bu yolda emek veren, bu yola hayatını koyan yaratıcı kişileri de –Yurdadön’ü ortaya çıkaran Kars Gençlik ve Spor İl Müdürü Elfesiya Alptekin gibi- yaratıcı olduğu yerden alıp, bilmem nereye muhasebe yardımcısı yapmıştır.

Öte yandan yüzyılın başında Türkiye’ye çağdaş anlamda sporu getiren anlı şanlı kulüplerimiz de birkaç on yıldan beri hem kendi kendilerini, hem de sporun her dalını öldürmek için çaba sarf etmektedir.

Eczacıbaşı’lar, Koç’lar, Tofaş’lar, Sabancı’lar, Sapmaz’lar, Çukurova’lılar bu yazı herkesten çok size yazılmıştır.

Çünkü artık tek umut sizlerdedir. Ama siz bu işi yaparsanız, sizin reklamınız olurmuş. Bana ne be! Siz Anadolu çocuklarının içinden birkaç tane Yurdadön çıkarın ve onu yükselebileceği yere kadar yükseltin, firmanızın adını spor tarihine altın harflerle yazalım…

Üstelik spor tarihine bir kez yazılan, ekonomik çıkmazlar, politik bunalımlarla filan da silinmez. Sonsuza kadar orada kalır.

KAYNAKLAR:

1-Neriman Tekil (Doğum: 1918, İstanbul, Vefat: 28 Mayıs 2007, İstanbul) Atletizm Almanak; 1980-81-82-83 sayıları. 2-Necmi Tanyolaç (Doğum: 1928, İskeçe, Yunanistan, Vefat: 27 Kasım 2013, İstanbul): ”Yurdadön, olimpiyatlarda ilk 10’a girebilir.” Milliyet Gazetesi, 4 Mart 1978 tarihli sayısı. 3-Kahraman Bapçum (doğum: 1925, vefat; 21 Eylül, 2018) “Spor Dünyamızın 45 yılından” kitabı Yurdadönleri sahibi kimdir?” sayfa: 174-177, Kelebek Yayınları. Kasım, 2002, İstanbul, 4-Cem Atabeyoğlu (Doğum: 1924, vefat: 14 Şubat 2012, İstanbul) ”Türk Spor Tarihi Ansiklopedisi”, sayfa: 423, Fotospır Gazetesi Yayını, 1991.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.