Hava Durumu

Ekonomi ve jeopolitik: Çin’in yatırımları

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2025 00:05

Son dönemde dünya haritası yatırımlarla yeniden çizilmekte ve bu yatırım gücü dünya politikalarında merkezi belirlemektedir. Bu merkezin en sessiz ama aynı zamanda en güçlü kalemi Çin sermayesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin, bu geniş yatırım stratejileri perspektifiyle bölgeler üzerinde ciddi nüfuz alanı elde derken, ekonomik büyümesini de büyük oranda geliştirmektedir. Çin’in dünya genelinde oldukça artan yatırım ayağı Türkiye özelinde de öne çıktı diyebiliriz.

Çin, yıllardır sadece ekonomik büyüme hedefi çerçevesinde değil, küresel etki alanını genişletme stratejisiyle de hareket ediyor. 2000’li yılların başından itibaren altyapı yatırımlarına, finansal rezervi biriktirmeye ve devlet destekli şirketlerini küresel bir marka haline getirmeye odaklandılar. “Kuşak ve Yol” girişimiyle bu hazırlıklar somut dış politika araçlarına dönüştü. Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’dan Orta Doğu’ya uzanan bu stratejik hamleler sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir hamlenin de bir parçası olarak planlanmıştır.

Çin’in ekonomik ve siyasi yükselişinin ana faktörü olan itici güçlerden biri net olarak ekonomik yatırımlarıdır diyebiliriz. Çin, özellikle deniz yolu aktif olan ülkelere yatırım yapmayı tercih ederken, yabancı limanları kiralamak ve liman operasyonlarından hisse almak gibi politikalar takip ettiğini söylemek doğru olacaktır. Bunun yanında Çin yatırımları genel itibarıyla ortaklarına da ekonomik fayda sağlaması üzerinden düşünüldüğünde oldukça önemli bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu noktada en önemli birkaç örnek, Çin-Pakistan ekonomik ilişkileri diyebiliriz; zira Çin’in Sincan bölgesini Pakistan’ın Gwadar Limanı’na bağlayan karayolu ve demiryolu projesi öne çıkmaktadır. Bu, Çin ve Pakistan arasında ekonomik bir koridor olarak Pakistan açısından oldukça önemli bir yatırımdır; zira projenin uygulanması ve sonrası için Pakistan içerisinde oldukça büyük bir istihdam oluşmaktadır.

Diğer yandan Çin’in Afrika’da yatırımlarını ele alırsak; bu noktada Çin’in Afrika’da önemli bir finansör ve yatırımcı olduğunu belirterek Afrika imalat sektöründe önemli bir yatırım çalışması yürütmüştür. Afrika’nın uzun vadeli potansiyeli, düşük nakliye maliyetleri ve yerel malzeme pratiği Çin açısından oldukça önemli. Afrika açısından da Çin yatırımları daha fazla Afrikalının fabrikalarda istihdam ediliyor olmasını beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede yukarıda bahsettiğim Çin yatırımlarının ortaklarına fayda sağlaması alanı oldukça önemli. Fakat bunu şu önermeyle vermek gerekli: Gelişmekte olan ülkeler büyüme açısından Çin yatırımlarını çekmek isterken, gelişmiş ülkeler Çin yatırımlardan oldukça endişe eden bir konumdadır.

Avrupa Birliği ve ABD, bu noktada Çin yatırımlarından endişeliler diyebilirim; zira hem Avrupa hem ABD, Çin yatırımlarını düzenleme yoluna gitmiş siyasi, denetleyici ve hukuki yapılarını kullanarak Çin yatırımlarını bloke etmeye çalışmışlardır. Fakat durum bekleneni vermemiştir. Avrupa Birliği bugün Çin’in en büyük ticari ortağı konumunda yer alıyor. Almanya, Hollanda, İtalya, Çin'e en çok mal ihraç eden ve ürün ithal eden ülkeler arasında yer alıyor. Çinli otomobil şirketi BYD, Avrupa pazarında oldukça önemli bir oyuncu; zira BYD, Avrupa pazarında TESLA satışlarını da geçerek önemli konumunu arttırmış vaziyette. BYD, ayrıca gelişmiş sürücü desteklerine de büyük yatırımlar yapıyor. Şirketin DeepSeek'in R1 AI modelini benimsemesi düşük maliyetle TESLA’nın tam otonom sürüş teknolojisini bu noktada tehdit etmektedir. BYD özelinde söylememiz gereken diğer şey ise aynı zamanda büyük bir batarya üreticisi konumunda olmaları. Bu durum da yatırımlarını Avrupa içerisinde genişletme fırsatı sunuyor. Şunu da belirmek gerekli; bu, satışların önemli ölçüde artmasının yanı sıra, 2024 tarihinde Avrupa Birliği devlet sübvansiyonlarının rekabeti güçleştirdiği gerekçesiyle Çin menşeli elektrikli otomobil markalarına vergi getirmişti. Bu duruma rağmen BYD, Avrupa pazarında önemli bir yatırımcı olarak ön plandadır. BYD bu noktada Macaristan’da önemli bir yatırım olarak görülecek üretim tesisini de konumlandırıyor.

Çin’in otomotiv sektöründe yatırımlarını arttırmak adına seçeceği güzergahlardan biri de Fas; zira otomotiv sektörü oldukça güçlü konumda ve Avrupa ile ticaret anlaşması söz konusu. Çinli enerji, elektrikli araç ve batarya üreticilerinin Fas'a 10 milyar dolarlık yatırım yaptığını belirtmemiz gerekli. Fas, bu noktada Çin’i büyük bir ortak olarak görse de Trump’ın gümrük vergileri Fas’ı vurabilir. Bu noktada ABD’den büyük baskılar gelme ihtimali de çok yüksek. Nijerya ve Fas arasında yapılması planlanan doğal gaz boru hattı çalışmalarını ise Çinli yatırımcılar üstlenmiş durumda. Pekin yönetimi, yüksek hızlı tren hattı, güneş enerjisi santralleri ve teknoloji merkezleriyle Fas’ı çevrelemiş gibi gözükmektedir diyebiliriz; zira Çin, dediğimiz gibi Afrika’da oldukça büyük bir ortak konumunda.

ABD’de ise gümrük vergilerinin etkisiyle elektrikli otomobil çerçevesinde Çin yatırımları ABD’ye geçmeyecek ama uluslararası büyüme adına Çin yatırımları için Güneydoğu Asya ve Güney Amerika en önemli konumlar diyebiliriz.

Türkiye bu noktada nerede? Çin yatırımları için Türkiye çok önemli bir merkez, stratejik bir geçiş noktası, lojistik üs ve bölgesel pazara erişim kapısı olarak öne çıkmaktadır diyebilirim. Türkiye, Çin’in Kuşak ve Yol girişimi çerçevesinde Orta Koridor güzergâhında kilit bir ülkedir. Çin, bu güzergâh üzerinden Avrupa pazarına ulaşmayı daha kolay hale getirmektedir. Çinli firmalar Türkiye’nin lojistik merkezi olması yolunda büyük yatırımlar yapmaktadırlar. Çin, bu noktada İstanbul’da bulunan Kumport Limanı’nı satın almıştı. Bu yatırım ki Türkiye’nin en büyük limanlarından biri olduğunu düşünürsek, lojistik merkezi açısından Çin için oldukça önemli bir yatırım olmuştur. Ayrıca Çinli firmaların lojistik çalışmalarında Akdeniz ve Ege limanları önemli bir noktadadır. Bunun yanında lojistiğin diğer olmazsa olmazı demiryolu projelerinde Çin yatırımlarını görebiliriz.

Türkiye’ye özellikle diğer bir yatırım aracı yenilenebilir enerji alanlarında gelmektedir. Güneş paneli ve rüzgâr türbinleri, Çin yatırımları açısından oldukça önemli ki bu noktada Türkiye, yüksek potansiyeliyle öne çıkan bir ülke konumundadır. Finansal ve teknolojik yatırımların da son dönemde arttığını söyleyebiliriz. Dünyanın en büyük bankalarından olan ICBC Türkiye’de faaliyetlerine devam etmekte ve büyük altyapı yatırımları ve projeleri için krediler sağlamaktadır. Teknoloji noktasında Huawei ve ZTE gibi önemli firmaların yatırımları söz konusudur. Bu noktada 5G noktasında yol haritası, dijital altyapı çalışmaları, akıllı ulaşım sistemleri ve yerli üretim stratejileri üzerine kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. Türkiye, 5G'yi devreye aldığında başta otonom sürüş olmak üzere ileri teknolojilerin günlük yaşam içerisinde daha fazla yer edinmesi mümkün hale gelmiş olacak. Diğer yandan Xiaomi'nin Türkiye'deki girişiminin çok önemli olduğunu belirtebiliriz. Bu noktada önemli bir istihdam sağlanmış durumdadır.

Ve tabii ki elektrikli otomobil yatırımları BYD’nin Türkiye’de yaklaşık 1 milyar dolar yatırımla, yıllık 150 bin araç kapasiteli elektrikli ve şarj edilebilir hibrit otomobil üretimi ve diğer sürdürülebilir ulaşım teknolojileri için Ar-Ge merkezi noktasında çalışmaları söz konusudur. Manisa’da kurulan üretim tesisi ile BYD, yatırımlarını buradan yönlendirecek ki Türkiye pazarında etkileyici bir performans beklentisi söz konusu. Diğer yandan Çin otomobil devlerinden Chery, Samsun'da 1 milyar dolarlık fabrika yatırımı yapacak. Bu noktada yeni nesil elektrikli araçlar ve parçalarının üretimini gerçekleştirecek fabrikalar kurulacak. Yatırımlar mobilite teknolojilerine yönelik AR-GE merkezi ile desteklenecek. Bu noktada istihdam rakamları da yukarı çekilmiş olacak.

Çinli firmaların Türkiye’ye yatırımları daha fazla artacaktır; zira Türkiye’nin belirli avantajları söz konusu. Bunlardan biri şüphesiz jeopolitik konumu, diğeri ise Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği oldukça önemli. Bu sayede Türkiye’den Avrupa’ya gümrüksüz ihracat yapabilmekte, bu da doğal olarak Çin firmalarının Türkiye’de üretim yapıp Avrupa’ya açılmalarını teşvik etmektedir. İlaveten, Türkiye büyümeye oldukça açık bir pazar konumunda. Gıda, teknoloji otomotiv gibi sektörlerde Türkiye pazarında pay sahibi olmayı hedeflemektedirler diyebiliriz.

Sonuç itibarıyla; Türkiye açısından baktığımızda Türkiye'nin Avrupa ile bağlantılı geniş kara yolu ulaştırma ağı, limanları ve gelişmiş altyapısının yanında Gümrük Birliği ve serbest ticaret anlaşmaları, üretim kapasitesi, zengin insan kaynağı ile Çinli şirketlerin ticari faaliyetlerini Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesine genişletmesi için en iyi seçenek konumunda diyebiliriz. Çin, bu yatırımlarını bu sebebiyetle Türkiye özelinde daha fazla arttırmak isteyecektir. Dünya genelinde ise Çin yatırımları oldukça genişleyen bir alanı oluşturmaktadır ve son dönemde bu yatırımlarla Çin ekonomik gelişimlerin yanı sıra jeopolitik açıdan önemini artırmaktadır. Aslında başlıkta söylediğim gibi ekonomik yatırımlar jeopolitik kazançları beraberinde getirmektedir.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.