Hava gücü kavramı, savaşta hava araçlarının etkin bir askerî kuvvet olarak kullanılması fikrine dayanır ve bu fikir, 20. yüzyılın başlarında havacılığın gelişmesiyle birlikte ortaya çıkmıştır. Hava gücü, özellikle keşif bombardıman hava üstünlüğü ve lojistik destek noktasında oldukça önemli bir alandır. İtalyan generali ve teorisyeni olan Giulio Douhet, modern hava gücü kavramının kurucularından biridir ve “Il dominio dell’aria” (Havanın Hâkimiyeti) adlı eserinde hava kuvvetlerinin kara ve deniz kuvvetlerinden bağımsız, stratejik bir kuvvet olması gerektiğini savunmuştur. Douhet, bu eserde ayrıca geleceğin savaşlarının havadan kazanılacağını ve savaşın seyrini değiştirebileceğini, hava üstünlüğünün savaşın en kritik belirleyicilerinden biri olduğunu belirtmiştir.
Bu görüşler, bugün geldiğimiz noktada oldukça önemli; zira hava gücü ve hava kuvvetleri, askerî doktrinde ve stratejik caydırıcılıkta üstün roller üstlenmektedir. Bugün askerî doktrinde hava üstünlüğü, düşman hava araçlarının kendi hava sahasına girmesini önlemek, düşman hava kuvvetlerini etkisiz hâle getirmek, operasyonların başarısı için çok önemli bir temeldir. Ayrıca karadaki ve denizdeki hedeflere hassas ve yıkıcı saldırılar düzenleyebilme kapasitesi sunar.
İstihbarat, gözleme ve keşif açısından da hava gücü oldukça önemli. Gelişmiş hava araçları, düşman hareketlerini izleme ve bilgi toplama açısından kritik öneme sahip. Hava kuvvetlerinin güçlü olmasının gerekliliği, aynı zamanda lojistik ve caydırıcılık açısından da oldukça önemlidir.
Hava kuvvetleri gücü, temelde sayısal büyüklükle değil, teknolojik üstünlükle ölçülür. Beşinci nesil savaş uçakları, hayalet yetenekleri, gelişmiş aviyonikleri ve ağ merkezli harp kapasiteleriyle hava muharebesinin geleceğini temsil edilmektedir. Ayrıca, insansız hava araçları (İHA/SİHA) ve hipersonik silahlar da hava gücünün ayrılmaz bir parçası hâline geliyor. Yapay zekâ ve otonom sistemler, gelecekte hava operasyonlarının seyrini tamamen değiştirecek ve hava gücünün önemi daha da artacak.
Türk Hava Kuvvetleri, bu noktada NATO’nun en güçlü hava kuvvetlerinden biridir. Envanterinde bulunan F-16’lar, modernizasyonla birlikte daha güçlü hâle gelecekken, yerli ve millî hava gücü oluşturma çalışmaları, hava kuvvetlerinin gücünü daha da arttıracak. Türkiye, bu noktada Milli Muharip Uçağı KAAN’ı beşinci nesil savaş uçağı çerçevesinde geliştirmeye devam etmektedir.
KAAN, tamamen üretime geçmesi sonrasında Türk Hava Kuvvetleri’nin hava gücü ve hava üstünlüğü sağlamasında önemli bir konumda yer alacak. HÜRJET ise bu noktada hem eğitim ve hafif taarruz uçağı olarak geliştirilmekte. Yakın hava desteği açısından oldukça kritik bir tasarım. Türkiye’nin hava gücü açısından diğer avantajı İHA ve SİHA çalışmalarıdır; zira bugünün savaşında SİHA ve İHA’nın yeri tartışılmaz bir noktaya gelmiş vaziyette ve gücünü ispat etmiştir. Ayrıca Baykar, Bayraktar, Kızılelma gibi insansız savaş uçakları ve ANKA-3 gibi gelişmiş insansız savaş jetleri, Türkiye’nin hava gücünü yukarıya taşıyacaktır.
Türkiye, yerli ve millî sistemlerini geliştirirken, millî projelerin yanında F-35 ve Eurofighter Typoon savaş uçakları alımı noktasında da çalışmalarını sürdürmekte. Ayrıca F-16 modernizasyonu kapsamında çalışmalar devam etmektedir. Türkiye, yerli ve millî savunma sanayisini inşa ederken, aynı zamanda hava gücünde bir boşluk yaşamamak, caydırıcılığını korumak ve bölgesel üstünlüğünü sürdürmek adına stratejik alımlar yapmak zorunda. Bu yüzden özellikle alımlarda son noktaya gelinen Eurofighter uçaklarının envantere eklenmesi oldukça önem arz etmektedir.
Eurofighter savaş uçakları, Avrupa’nın en büyük üç savunma şirketi olan İngiliz BAE Systems, Fransız Airbus ve İtalyan Leonardo’dan oluşan bir konsorsiyum tarafından üretilmekte. Eurofighter, aerodinamik olarak son derece verimli bir delta-kanat ve kanard tasarımına sahip. Yüksek irtifada manevra kabiliyeti oldukça başarılı ve dünyanın en hızlı yeni nesil savaş uçaklarından biri.
Uçağın gövdesi radar görünürlüğünü engelleyici malzemelerden üretilmiş ve bu stealth teknolojileri kadar ileri boyutta olmasa da radara yakalanma tespiti zorlaştırılmıştır. Gelişmiş hedef tespiti izleme ve saldırı kabiliyeti oldukça başarılı, ayrıca füze karşı tedbir sistemleri oldukça gelişmiştir. Eurofighter, geniş bir silah yelpazesi taşıma kapasitesine de sahip. Genel itibarıyla, hem hava üstünlüğü hem de yer hedeflerine karşı hassas saldırılar için tasarlanan bir savaş uçağı diyebilirim.
Türkiye, hâlihazırda 40 adet Eurofighter için çalışmalar yürütmekte ancak kesin sayılar resmî açıklamadan sonra netleşecektir. Bu noktada İngiltere ve Almanya açısından olumlu geri dönüşümler alınmaya başlandığı belirtilmişti. 23 Temmuz itibarıyla ise Der Spiegel kaynaklı habere göre Almanya, Eurofighter savaş uçakları için onay vermiş durumda. Ayrıca Türkiye ve İngiltere savunma bakanları, Eurofıghter Typhoon için mutabakat zaptı imzaladı. Eurofighter savaş uçakları, İngiltere’de montajlanıp, Almanya üzerinden tedarik edilecek.
Bu savaş uçağı alımı, Almanya ve İngiltere’nin alım noktasında olumlu yaklaşım haberleri, İngiltere’yle mutabakat imzalanması ve Almanya’nın onay vermesi sonrasında Yunanistan ve İsrail basınında ciddi bir panik havası baş göstermiş vaziyette. Zira İsrail'in C14 haber sitesi, “Türkiye, Orta Doğu'nun en güçlü hava kuvvetlerinden birini kurmaya yakın” başlığıyla öne çıkmış; ayrıca bu alımların gerçekleşmesi çerçevesinde İsrail ve Yunanistan oldukça endişeli. Bu alımların ve görüşmelerin engellenmesi noktasında büyük çalışmalar yürütülüyor. Bu noktada İsrail’de muhalefet ve hükûmet arasında da Türkiye’nin askerî gücünün gelişimi noktasında karşılıklı çatışmalar yaşanmaktadır.