24 Şubat 2022 tarihinde Rusya, Ukrayna’ya karşı “özel askerî operasyon” adı altında işgal girişimine başlamıştır. Bu noktada bilindiği gibi Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devleri (ABD), Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımlarla ticari olarak dünyadan tecrit etmeye çalışmıştır. Bu yaptırımların temel amacı, Rusya’nın savaşı sürdüreceği ekonomik olanakları devre dışı bırakmak ve bu sayede Rusya’nın askerî hızını kesip savaşı sonlandırmasını sağlamaktı. Bu yaptırımlar bugüne baktığımızda yoğunlaştırılmış olsa da Rusya’nın savaşı bitirmesini sağlayamadı. Tabii bunun birkaç nedeni söz konusu.
Avrupa Birliği, Rusya’dan savaşın başında ham petrol ve petrol ürünleri, uranyum ürünleri, kömür ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ithal ediyordu. Avrupa Birliği, ana hattıyla Rusya’ya enerji noktasında %40 bağımlı hâldeydi diyebiliriz. Bu bağımlılık aslına bakarsak Rusya’nın elini güçlendirmekteydi, özellikle işgal başlarken; zira Rusya’nın enerji finansmanı devlet gelirlerinin büyük kısmını oluşturmakta ve bu vasıtayla savaşı olacak en iyi şekilde enerjiyle finanse etmekteydi. Bugüne kadar bu konuda birçok şey değişti. Avrupa Birliği, Rusya’ya olan enerji bağımlılığını neredeyse tamamen bitirmiş durumda. Rusya, bu noktada gelirlerini kaybettikçe doğal gaz ve petrol tedarikini Asya’ya kaydırmaya başladı. Bu da temelde yeni sorunlar oluşturmakta diyebilirim.
Rusya’ya karşı Avrupa’dan ve ABD’den derin enerji yaptırımları gelmeye başladıktan sonra, ki bu yaptırımlar, deniz lojistiği, ham petrol ve LNG gibi enerji ürünlerinin ihracatı, diğer yandan özellikle Rus petrolüne uygulanan tavan fiyat uygulaması, 18. yaptırım paketinde kararı alınan Kuzey Akım I ve II için herhangi bir işletmenin işletme, bakım veya gelecekteki kullanım faaliyetlerinde bulunmasını engelleyen kapsamlı bir işlem yasağı, Rus ham petrolünden elde edilen rafine petrol ürünlerinin işlendiği yere bakılmaksızın ithalatının tamamen yasaklanmasını kapsar, bu durum Rusya’yı Avrupa’da oldukça boğmuş vaziyette.
Bu yaptırımları aşmak için yani “gölge filo” sistemi oluşturarak ki bunlar oldukça maliyetli tankerlerden oluşmakta olsa da bakımsız ve mülkiyeti olmayan tankerler diyebiliriz, bu filolarla Rusya yaptırım uygulanan ürünlerin taşımacılığını gerçekleştirilmekte. Fakat bu noktada Avrupa Birliği bu tankerlerin tespit edilmiş olanlarına ciddi yaptırımlar uygulamaya başlamış ve Avrupa limanlarına girişlerini yasaklamıştır. Ayrıca bu filoların herhangi bir sızıntı durumunda geçtiği bölgeler için ciddi çevresel ve mali riskler yaşadığını söylemek gereklidir.
Avrupa, tüm bu yaptırımların yanında Rus gazına ve petrolüne bağımlığını oldukça azaltmış ve aynı zamanda alternatif kaynaklara yönelim sağlamıştır. Rusya’nın 2022 tarihinden bu yana hem miktar hem de gelir açısından Avrupa’ya yaptığı enerji ihracatı oldukça düşüş göstermiş vaziyette diyebiliriz.
Rusya hâlâ Ukrayna’daki işgali sürdürmekte ve savaşın finansmanı için gaz ve petrol satışına oldukça ihtiyaç duymakta ve b için alternatif pazarlar oluşturmak zorunda. Özellikle Rusya’ya yönelik yaptırımların genişlemesi sonrasında Rusya’nın petrol ihracatında Asya ve Okyanusya’nın payı %81 oranlarına gelmiş vaziyette. Bu da direkt olarak ihracat rotasının ağırlıklarının değiştiğini göstermektedir. Burada ise en büyük alıcılar Hindistan ve Çin, diğer yandan ABD ve Avrupa’nın gözünde Rusya’nın savaş finansmanını karşılayan ülkeler konumunda. Rusya’nın enerji hedefi ise Asya’nın en büyük tedarikçisi hâline gelmektir diyebilirim.
Bu hedef için Şanghay İş Birliği Örgütü zirvesi oldukça önemli bir konumda yer aldı. Özellikle Rusya için bu zirve aynı zamanda bir dayanışma zirvesi hâlini aldı diyebilirim.
Gazprom ile Çinli CNPC şirketi tedarikler noktasında yeni bir mutabakat imzaladı. Bu mutabakatla Sibirya’nın Gücü II doğal gaz boru hattının inşası için anlaşıldı. Aynı zamanda Sibirya’nın Gücü hattından geçen doğal gazın 44 milyar metreküpe çıkarılması noktasında anlaşıldı. Bu rakam kısaca Çin’e yılda 50 milyar metreküp doğal gaz tedarikinin hedeflendiğini göstermektedir. Burada en önemli husus şüphesiz bu tedarik ücretinin yarısının yerel para birimleriyle yapılıyor olması. Bu da doğal olarak daha ucuz bir tedarik manasına geliyor. Tabii bu coğrafi yakınlıkla de doğrudan bağlantılı. Avrupa Birliği’nin Rusya’dan doğal gaz alımına 2027 tarihine kadar yasak getirmesi planlamaları çerçevesinde Asya’ya açılan tedarik, Rusya için bir can damarı oluşturuyor diyebilirim.
Peki ABD burada ne yapmayı planlıyor?
İlk bazda Hindistan, özellikle Ukrayna işgalinin başlamasından bu yana Rusya’dan daha uygun fiyatla petrol alıyor. Hindistan, petrol ihtiyacının hâlihazırda %40’ını Rusya’dan karşılıyor. Bu durum direkt olarak ABD radarında; zira Trump, Rusya’dan alınan petrol nedeniyle Hindistan’a %50 gümrük vergisi getirdi. ABD, şu an için petrol alımında Çin’i göz ardı ediyor; zira Hindistan’daki rafineriler petrol ithalatının tamamını Rusya’dan yapmayı planlamakta. Bu sebeple Hindistan üzerindeki baskı oldukça artmış durumda. Burada önemli bir konuda yaptırımlar sonrasında Suudi Arabistan'ın devlet petrol şirketi Saudi Aramco ve Irak'ın devlet petrol şirketi SOMO, Rusya rafinelerine uygulanan yaptırım sonrasında Hindistan merkezli Nayara Energy şirketine petrol satışını durdurmuştu. Bu durum da Hindistan’ın Rusya’ya petrol bağımlılığını arttıran unsurlar arasında diyebilirim. Trump bu konu özelinde Çin ve özellikle Hindistan’ı baskı altında tutmaya devam edecektir; zira bu şekilde yaptırımlar etkinliğini koruyabilecektir.