Ağıralioğlu merkeze yürüyebilir mi?

Geçtiğimiz günlerde Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu partisinin il başkanlığı binasını açmak üzere Bursa’ya geldi.

Akşam saatlerinde olacak açılışa kadar yoğun bir programı vardı.

Genel Başkan Ağıralioğlu sabah Bursa basınıyla buluştu.

Uzun sayılabilecek bir konuşmanın ardından gelen sorulara da uzun cevaplar verdi.

Siyasetçilerin bilinen özelliklerinden birisi olduğu için ve arada satırbaşlarını kullanacağımızdan ötürü uzun konuşan siyasetçiden genelde şikayet etmeyiz.

Siyasetçilerin ön plana çıkan özelliklerinden bir tanesi de tüm programlara geç kalmasıdır.

Yavuz Ağıralioğlu çok dakikti; Anahtar Parti İl Başkanlığı’nın ilan ettiği saatte gelmesi bizi olumlu olarak şaşırttı.

Darısı diğer siyasilerin başına…

Kendisi basın buluşmasının yeri konusunda il yöneticilerine şikâyetini dillendirse de bana kalırsa sıcak bir günde gölge ve rüzgârlı ferah bir yerde basın toplantısı yapılması iyiydi.

Sanırım sesini bizlere dolayısıyla da topluma ulaştırmada sıkıntı olacağını düşündü.

Anahtar Partililerin de yoğun bir katılımı vardı.

Tabiri caizse iki dirhem bir çekirdek giyinip gelmişler.

Birbirlerine ve gazetecilere karşı nazik ve dikkatliydiler.

Gelen anket sonuçlarından dolayı heyecanları artmış diyebiliriz.

Bursa’daki anket sonuçları 4 buçuk görünüyor.

Anahtar Parti’nin ülke genelindeki anket sonuçları da 3,2 seviyesinde çıkıyor.

***

Anahtar Parti Genel Başkanı Yavuz Ağıralioğlu’nun konuşmasına ve sorular karşısında verdiği cevaplara gelirsek…

Kendisi oldukça tecrübeli bir politikacı, uzun yıllar siyasetin milliyetçi kanadının ana akımında yer almış bir isim.

Sözlerinden tecrübesi ön plana çıkıyor.

Üzerinde hemfikir olduğumuz üzere; merkeze yürüyen siyasal akımların iktidara daha kolay yürüyeceğini iyi biliyor!

Konuşmalarından gördüğüm kadarıyla da kendisini ve Anahtar Partiyi merkeze taşıma stratejisini benimsemiş.

“Bize partiyi AK Parti kurdurdu. Bizler 2002’de AK Parti’nin yapacağız dediği şeylerin aradan geçen 23 yılda yapılmaması sebebiyle parti kurduk” sözleriyle AK Parti ve Erdoğan’ın 2002 yılında merkez sağdaki büyük boşluğu görerek merkeze yürüyüşüne atıfta bulundu.

Milli görüş geleneğinden gelen Recep Tayyip Erdoğan ve yakın çalışma arkadaşlarının merkez sağ liberal politikaları benimsemesi ve büyük bir iradeyle uygulaması hem ülkeye hem AK Parti’ye çok şey kattı.

Ağıralioğlu’nun da ifade ettiği gibi ülkemiz dünya ekonomisinden aldığı payı yüzde 0.93’ten 1,50 seviyesine çıkarttığında büyük bir refaha kavuşmuştu.

Herkesin İsteği Merkez

Gelelim Yavuz Ağıralioğlu’nun stratejisinin işleyip işleyemeyeceği sorusuna.

Yani Anahtar Parti 2002’de merkeze yürüyen AK Parti’nin son yıllarda eski milli görüş politikalarına dönmesinin ardından ortaya tekrar çıkan merkezdeki boşluğa yürüyebilir mi?

Türk siyasetinde 5-6 tane ana kural vardır.

Bu kurallar tıpkı kek tarifi gibidir; kurallara uyup-uygulayan siyasi lider ve parti başarılı olur.

Bunlardan ilki merkezde yer almaktır.

Geçmişte Bülent Ecevit bile ‘ortanın solu’ diyerek partisini merkeze, kendisine göre sağa çekerek CHP’yi ilk ve son defa tek başına iktidara taşıdı.

AK Parti’de milli görüş çizgisinden merkez sağ çizgiye geçerek iktidara ulaştı. Ancak Recep Tayyip Erdoğan gibi çok önemli bir liderle bunu gerçekleştirebildiler.

Merkez siyasette sıcak bir soba gibidir.

Görüldüğü gibi de AK Parti ne zaman merkezden uzaklaşsa o kadar oy kaybetti ve yıprandı.

Kökleri milliyetçi kanattan gelen Yavuz Ağıralioğlu partisini merkeze çekme gayretinde ancak şu an için milliyetçi söylem ağırlığından kopamamış gibi duruyor.

Merkez sağın en büyük alameti farikalarından olan ekonomik refaha ulaşma, alt yapı imarındaki başarıları, dünya ile entegrasyon, dünya piyasalarıyla direkt kontak kurabilme konularındaki söylemleri gelişme kaydetmeli.

Yürümek istediği yol doğru ancak bu yolu kendisi ve kadrosu yürüyebilir mi?

Bunu çok kestiremiyorum.

Ancak benim önemli gördüğüm nokta başarının nasıl elde edileceğini çözmüş, seçmenin eğiliminin ne olduğunu idrak etmiş!

Oylarda Geometrik Büyüme İddiası

Konuşmasını anketleri dillendirerek bitirmişti.

Tam bu noktada Ağıralioğlu’na hedeflerinin ne olduğunu ve olası bir erken seçimde yüzde kaç almayı hedeflediklerini sordum:

“Oylarımızda geometrik bir artış bekliyoruz. Yüzde 3’lerde tutunmak Anahtar Parti’yi yüzde 6’lara taşır. Sonrasında yüzde 10 gelir. Yüzde 10’da tutunursak geometrik olarak yüzde 20’yi alırız. Yüzde 20, 30’u getirir. Yoğun bir baskı ortamında anketlerde bunu yakalamak önemli. Biz merkezden de oy alacağız, sinirli Kürt’ten, dindar Kürt’ten de oy alacağız, küskün AK Partili’den de CHP’liden de oy alacağız, Alacağız herkesten oy alacağız” diyerek cevap verdi.

***

Ağıralioğlu’nun aklındaki planı anladığıma inanıyorum.

Bunu gerçekleştirmek için söylemlerini, merkezde bulunan ve yüzde 65 civarında olan seçmene göre daha ince şekilde dizayn etmesi gerektiğini düşünüyorum.

Halkı kendisine inandırırsa; hedef kitlesi iktidarı atayan bir kitle!

Partililere genel havaya bakınca İYİ Parti’ye benzerlikler görüyorum.

Seçimlere kadar partisini ve kendisini olabildiğince merkez sağa taşıyamaya çalışacağına eminim.

Son yıllarsa Suriyeli göçmenlerden ötürü çok büyük tepki veren seçmen için Ağıralioğlu’nun milliyetçi kökleri de bir avantaj olabilir.

Coşkulu etkili bir konuşması vardı.

Sert bir dil kullanması da açıkçası sertlikten bıkmış seçmen için önemli bir artı haline gelebilir.

Kısacası Ağıralioğlu ve Anahtar Partisi’nin merkeze yürüyüşünün akıbetini merakla bekliyorum.

Kişisel kanaatim Anahtar Parti’nin ana akım milliyetçi oyları alabileceği, İYİ Parti’nin yüzde 6 civarı oylarını kendisine yönlendirebileceği ve yüzde 15 seviyesine oturabileceği yönünde.

Oylarının geometrik olarak büyüyerek merkez sağ iktidarı haline gelebilmesi için söylem ve kadro eksikliklerinin olduğuna inanıyorum.

Mesela 27 Mayıs da Yavuz Ağıralioğlu suikaste kurban giden merhum Gün Sazak’ı anarken 27 Mayıs 1960 darbesiyle ilgili bir açıklama yapmamış.

Dediğim gibi milliyetçi köklerinin getirdiği reflekslerle hareket ediyor.

Geniş bir kitle partisi olmanın yöntemi belli ama uygulaması zor bir konu.

Tabii ki siyasetin ne getireceği bilinmez…