Son 8-10 yıldır gözlemlediğim, gözlemlemekten de hicap duyduğum bir durum var. Ülke çapında tanınan bazı isimler öldüğünde, hayatları sosyal medya olmuş insanlar tarafından kötü ifadelerin hedefi oluyor. Bunu son örneği de Sırrı Süreyya Önder oldu. Yaklaşık iki hafta önce hastaneye kaldırılan Önder’den maalesef ki kötü haber geldi.
Ve bilindik şekilde sosyal medyanın ağızlarından pislik akan zevatları ölenin ardından yine konuştu. Tıpkı birkaç zaman evvel vefat eden Volkan Konak’ın ardından konuşulduğu gibi. Bu örnekler ne yazık ki geriye gittikçe artıyor.
Neyse ki Anadolu irfanı olarak özetleyeceğimiz eğitimin çok ötesinde olan hoşgörü, merhamet ve iyilik temelinde yükselen o bilinç hala halkımızda mevcut ve neyse ki sosyal medya bataklığı bu büyük çoğunluğa nazaran çok küçük bir azınlık. İnsanların fikirlerine katılmamız ya da katılmamamız insani hasletlerimizi çifte standartlı olarak uygulamamıza neden olmamalı. Hastalanan, hastanede yaşam mücadelesi veren sonunda da hayatını kaybeden birisinin ardından sosyal medyada üç beş beğeni almak uğruna kötü konuşanlardan uzak da durmak gerekli!
SÜREÇLER KİŞİLERLE KAİM OLMAMALI
Bazı sözler vardır klişedir ancak geçerliliğini her zaman sürdürür. Bunlardan bir tanesi de ‘birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde…’ sözü.
Evet kaotik bir coğrafyada bin bir türlü cenderenin ortasındaki Türkiye’de bizlerin birlik ve beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacımız var. Son dönemlerde ülke geleceğine imza atabilecek tarihi bir misyonun içerisinde olan Önder’in kaybı umarız ki süreci negatif olarak etkilemez. Çünkü süreçler kişilerle kaim olmamalı. Çevremizdeki ateş çemberi hiç olmadığı kadar sınırlarımıza yaklaştı.
İsrail ilerideki 5-10 yıl içerisinde bizim için çok büyük bir tehlike olacağını şimdiden belli etti. Bu şartlar içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’ndeki beraber yaşama isteği içindeki tüm vatandaşlarımızla birlik ve beraberlik içinde hareket etmeliyiz. Ülkemizin terörden arındırılması yeniden dünyada üst düzey noktalara gelmesi için oldukça akıllı sağduyulu ve kararlı olmalıyız. Dünyada çok büyük bir aks değişimi gerçekleşirken Türkiye’nin bu gelişmelerden etkilenmeyeceği düşünülemez. Bizler 16 büyük devlet kurduğumuzla övünen bir milletin evlatlarıyız ancak neden birçok devlet kurmak zorunda kaldığımıza dair düşüncelerimiz ne noktada buna da bakmalıyız.
KUBBEDE HOŞ SADA BIRAKMAK
Geçmişte birçok kişinin ölümünden sonra hakkında sövülüp sayıldı. Bundan sonra da ne yazık ki arsız sosyal medya tayfası sövüp saymaya devam edecek. Bu ülkeye bin tane Sırrı Süreyya Önder gelir geçer, binlerce insanın gelip geçtiği gibi. Önemli olan da bu kubbede hoş bir sada bırakmaktır. Vefat eden Sırrı Süreyya Önder de gerek sanatı, gerekse bu ülkenin öz evlatlarına yaptığı gibi çektiği çilelerle bu kubbede hoş bir seda bırakmıştır. Bugün kendi fikrime hiç uymayan birisinin ölmesinden ötürü insani olarak üzüntü duydum. Bunu söylemek de benim boynumun borcudur. Konjonktürel olarak vaziyet almayan birisi olduğum için rahatlıkla ifade etmenin gelecekte de konjonktür değişse bile bu sözlerimin arkasında olacağım için vicdanım oldukça rahat. Umarım elimiz telefonun ekranına gittiğinde de sağduyulu ve vicdanlı oluruz.