Takvimin hemen hemen tüm tarihleri, herhangi bir günle doldurulmuş durumda.
Kimisi:
7 Şubat Kartpostal Atma Günü, 1 Mart Tek Başına Tatil Planlama Günü, 19 Haziran Boş Boş Gezme Günü gibi boş ve gereksizken, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü ise son derece önemli bir gün.
Suni imal edildiği konusunda dünyanın hem fikir olduğu pandemi sürecinde ana kriz konusu gıda fiyatlarındaki kalıcı artış olmuştu. Gıda fiyatlarının kalıcı artışı, tarımın stratejik önemini en az savunma sanayii kadar artırmış durumda. Tarımın bel kemiği olan çiftçilerimiz, üretme iradesi olmasa insanlığın büyük bir krize girmesi işten bile değil.
14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü’nü önemli kılan diğer bir faktör de -ağızlarda ve basın bültenlerinde yerli yersiz şekilde kullanılan; hatalı ve boş kullanımdan ötürü etkisi azalan, galat-ı meşhur durumuna düşen- ‘farkındalık’ durumu. Geldiğimiz noktada teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin temel gıda maddelerinin üretimi konusunda çiftçilerimizin eline bakıyoruz.
Bu durum insanlık tarihinde yerleşik hayata geçişten, kıyamet gününe kadar devam edecek.
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de tarımın önünde girift hale gelmiş sorunlar yumağı oluşmuş durumda.
Gıda fiyatları tekil tüketici için gittikçe artarken, üretici fiyatları beklenen seviyede değil.
Buna ek olarak ülkemizdeki çarpık aracı sisteminden ötürü de üretici kârsız çalışırken, tüketici de ancak fahiş fiyatlarla gıdaya ulaşabiliyor.
GIDA TERÖRÜ BAKAN’I DEVREDEN ÇIKARTABİLDİ
Ülkemizde tarımın önündeki en büyük sorunlardan bir tanesi olan aracıların devreden çıkartılmasıyla ilgili olarak belki de cumhuriyet tarihindeki en cesurca mücadeleyi Bursa’nın yetiştirdiği bir isim olan Faruk Çelik verdi dersek; konuyu bilen taraflı-tarafsız herkes de buna itiraz etmez.
Dönemin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Çelik’in et ve hâl lobisine karşı verdiği mücadele meyvelerini toplama aşamasına gelirken görevden alınması ile süreç akamete uğramıştı.
Milyarlarca liralık çok büyük bir pastanın sahipleri olan lobinin eli sanırım Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne uzanabilecek kadar kuvvetliydi.
Çelik döneminde yapılan çalışmalardan birisi de üretim desenine uygun planlı ekimdi.
Çiftçileri oldukça heyecanlandıran bir konuda, kanayan bir yara haline gelen desteklemelerin düzenlenmesiydi.
Geride kalan zamanda Çelik’ten sonra gelen iki ardılı net bir ilerleme kaydedemezken şu an görevde olan İbrahim Yumaklı’nın çalışmaları Faruk Çelik’in kaldığı yerden devam niteliğini taşıyor.
Tarım Bakanlığı’nda tarımsal desteklemeler konusunda köklü bir revizyon hazırlığının bulunduğu duyumlarını alıyoruz.
SORUNLAR NET, ÇÖZÜM BELLİ, İRADE GEREKLİ!
Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı sıkı para politikalarını temel taşlarından birisinin üretici fiyatlarının baskılanması olduğu görebiliyoruz.
Ancak artan girdi maliyetleri çiftçilerimizi her geçen gün daha da zor bir duruma düşürüyor.
Her planda olduğu gibi Şimşek’in planı da revize edilebilir.
Üretici fiyatlarının düşük tutulması çiftçinin üretimden çekilmesine kadar gidebilecek bir zincirleme etkide bulunabilir.
Bunun yerine aracıların gelirleri ciddi bir şekilde mercek altına yatırılmalı ve mutlaka ürünlere fiyat tahdidi konulmalı.
Aracıların fahiş kârları eritilebilirse üretici işlerini sürdürebilecek rakamlar kazanabilirken, tüketiciler de rahat bir nefes alabilecekler.
Konunun uzmanları bu fiyat tahterevalli çıkmazından çıkmanın yolunu anlatırken benim gibi konuya kafa yoran gazeteciler yazarken aklıma bir mantıksızlık geliyor.
Tüm bunları ülke yöneticileri bürokratlar hiç bilmiyor da gazeteciler mi anlatma tasasına düşmüş?
Buradan bakınca birileri ahkâm kesiyor, bilmişlik taslıyor gibi duruyor.
Ancak görünen köy o kadar yakın ki gazeteci bile olsak kılavuzluk yapabiliyoruz.
Kör göze parmak gibi sorunlar ve çözümleri çok net.
Kısacası sorunlar belli, çözümler belli, çözüm için irade gerekli!
TARIMIN TEMEL SORUNU ARACILAR
Son olarak şunu da söylemeden geçemeyeceğim.
Çiftçilerimiz belki rantabl olması, tüketim şekilleri vb. dolayısıyla eleştirsek de birkaç milyon TL vererek yeni ve güçlü traktörler almaktan geri durmuyor.
Ancak aracılar onların yılın 12 ayında kar kış, yağmur, güneş demeden çalışıp ürettikleri üzerinden hiç emek sarf etmeden milyarlar kazanıyor.
Üreticiler birkaç milyonluk traktöre binerken bu aracılar 35-40 milyonluk lüks araçlara binip saray yavrusu evlerinde oturuyor.
Çarpıklığın temeli de buradan başlıyor!