Geçen hafta 6 Şubat Depremi’nin yıl dönümünü geride bıraktık.
Kamu kurumları, belediyeler, sivil toplum kuruluşları, konuyla ilgili akademik odalar birçok anma programı gerçekleştirdi.
Büyük markalar dokunaklı reklamlar çekti.
İşi ‘depremcilik’ olanlar -böyle bir unvan olmasa bile kendilerine deprem uzmanı diyen tacirler- TV ekranları ve gazete sayfalarında arz-ı endam etti.
Vatandaşlar da özellikle sosyal medya hesaplarından 'unutmadık' tarzı paylaşımlarda bulundu.
Yapılan etkinliklerde de en çok 'sesimi duyan var mı?' ifadesi kullanıldı ki trajedi artsın.
Aralarında dahiyane şekilde saat 04:17'ye etkinlik planlayanlar da vardı.
DÜĞÜNLE CENAZE ARASINDA FARK KALMADI
Aradan 2 yıl geçti, 6 Şubat depremi de halkla ilişkiler etkinlik takviminin ne yazık ki gediklisi oldu.
Bundan sonra anladık ki her 6 Şubat etkinliklerle 'kutlanacak'.
Kutlama sözünü özellikle söylüyorum!
Çünkü tüm bu yoğun etkinlik silsilesi etkinlik yapmaya hasret kurumlar ve mini mini dünyalarında moda tabirle 'duyar kasarak' bir şeye malik olduğunu sanan insanlarımız için yine tabiri caizse 'baba' bir etkinlik haline geldi.
Günün sonunda dernekler ve insanlar yaza kadar (17 Ağustos) halkla ilişkiler etkinlik takvimine çentik atıyor.
Ta ki 17 Ağustos gece 03:02'ye kadar.
Hiç o gözle baktınız mı?
Bilmiyorum ama düğünlerle cenazeler birbirine fena halde benzerler!
3'ÜNCÜ BİR DEPREM KUTLAMASINA HAZIRLANIN
Geldiğimiz noktada 6 Şubat ve 17 Ağustos depremi anılmıyor adeta kutlanıyor. Gün sonunda herkes huzurlu hatta önemli bir etkinlik tarihini boy geçmedikleri için de mutlular!
Konuyla ilgili anma törenleri düzenleyip; bülten yollayan kurum ve derneklerin gönderdiği fotoğraflarda inci gibi dişleriyle sırıtanlar -gülümseyen kelimesi yerine sırıtan kelimesini özellikle kullanıyorum- oldukça fazla.
Toplum olarak her türlü değeri alıp içini güzelce boşaltmak konusunda mahiriz
-uzman-.
Yazımın ana odağı siyaset değil sadece devletimizin bölgede 200 bin küsur konutu teslim ettiğini öğrendim.
Anma törenlerinde dişe dokunur tek gerçek de buydu.
Bu tip 'unutmadık', 'sesimi duyan var mı?' sloganlarıyla ete kemiğe bürünen anmaları, kutlamaya çevirmeler tekil boyutta kişilerin vicdanlarına iyi gelmesinin ötesine geçmiyor.
Kurumlar için yasak savma aracı olan bu kutlamalar, reklamcıları zengin eden özel günlerden birisi sadece.
Reklamcılar Sevgililer Günü öncesi kepenkleri erken açtı.
Bu mantıkla sosyal medya hesaplarına; anne, baba ve çocuklarından daha özenli bakan canım vatandaşlarım, duyar kasacakları üçüncü bir deprem yıl dönümü daha edinebilirler.
Zira 17 Ağustos 1999'u unutmadıysak; 6 Şubat 2023 neden oldu? diye bir soru gelir, tüm bu kutlama havasını dağıtır.
Üçüncü deprem anmasını kaçımız görür de sonraki yıllarda kaçımız kutlama havasına çevirir bilemiyorum.
17 Ağustos 2025'e dek, bu kadar deprem duyarı kâfi, o tarihte hatırlamak üzere…
*******
BİRİSİNDEN UTANDIK, DİĞERİYLE GURURLANDIK
Tatsız bir konudan diğer tatsız bir konuya geçmek istiyorum.
İlk parladığı yıllarda sadece AK Parti için değil Türkiye'deki kadın siyaseti için de önemli bir değer olan Özlem Zengin kura çekiminde bize göre (Türkiye kamuoyu) kendisini bitiren şekilde, yeğenini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a tanıştırmak istemişti.
Amacına nail oldu, yeğen Erdoğan’la tanıştı.
Aynı tarihlerde sosyal medyada Sivas-Zara Kaymakamı Enes Emircan Buyuran'ın sosyal medyada viral olan görüntüleriyle de içimiz ısındı.
Özlem Zengin'in yeğeni ile -isminden çok yeğen olması önem arz ettiği için ismini zikretmek istemedim- ülkeye dair ümitlerimiz zedelenirken, sevgili kaymakamımız Enes Emircan Buyuran ile yüzümüz ağardı, kendisiyle gurur duyduk.
Bakalım ikisinin kariyerleri nasıl devam edecek?
*********
GÜNDEMİN GEDİKLİSİ TRUMP
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, ortaya koyduğu yaklaşımlarla ve ifadeleriyle dünyayı sallamaya devam ediyor.
Trump, Meksika sınırına örmeye başladığı duvarla ve Gazze'ye dair planları ifşa etmesiyle dünyada büyük tepkiler gördü.
Geniş yetki verdiği Elon Musk ile de Amerikan devlet hiyerarşisinde de tepkiler alıyor.
Gazze ile ilgili düşünceleri kendi kişisel fikri olmasının ötesinde Amerikan politikası olarak -bana kızacaklar ama- uygulanacak.
İki milyona yakın Filistinlinin bölgeden Mısır'a gönderilmesi gündemde; yapacaklar!
Mevcut reel politika içinde bunun önünde duracak bir güç görmüyorum.
ABD GÜCÜNÜN ZİRVESİNDE
Yazının bu bölümü özellikle siyasal İslamcıları memnun etmeyecek ama devam etmeliyim…
Amerika Birleşik Devletleri gücünün zirvesinde ve 90'larda siyasal İslamcıların 'ABD 20 yıla yıkılacak' tezi absürtlüğünü sürdürüyor.
Bir uyarlama yapmak gerekirse:
ABD, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Kanuni Sultan Süleyman devrini yaşıyor. Trump'ın, Elon Musk'ı ataması bana; Kanuni'nin çocukluk arkadaşı Pargalı İbrahim'i vezir-i azam yapmasını hatırlattı.
Makbul İbrahim Paşa gün geldi, maktul İbrahim Paşa olmuştu.
Time Dergisi’ne Amerika'nın iki numarası olarak lanse edilerek kapağına basılan Elon Musk, bu gücünü sürdürecek mi, orası karışık!
Net olan şu ki kuruluş felsefesi olarak Roma ve Osmanlı’yı örnek alan ABD gücünün zirvesinde!